Sookie Stackhouse'a merhaba deyin ! Okurken Sookie ile gülüp,düşünmeye ve eğlenmeye hazır olun. Bu seriye hangi akılla ara verdim bilmiyorum ama sonunda geri döndüm. Ve okunacak tam 10 kitabı var şuan da. Son 3 kitapta yolda ! Uzun bir yolculuk beni bekler...
Liseye ilk başladığım zamanlar vampir romanlarına kafayı takmıştım. Gündemde olan her vampir romanlarını topluyordum. Güneyli Vampir -bir diğer adıyla Sookie Stackhouse- serisini ilk kitapevinde görmüştüm. Kitabın kapağı ve ismi çok hoşuma gitmişti. Kitabı aldım, eve geldim ve serinin 2. kitabını aldığımı farkettim. İş öyle olunca uzun bir süre kitaba dokunmadım. Habire ilk kitabını alıp seriye başlıcam dedim ama fırsat bulamadım. Bir gün sahafta ilk kitabı bulunca kaptım ve iki kitabı arka arkaya okudum. Daha sonrasında devam edemedim. Sınavlar, okul falan derken zaman geçti. Geçen gün kitaplığımın tozunu alırken kitapları elime alıp baktım. " Eh artık bu seriye devam etmenin zamanı geldi." Diyerek yeniden okumaya başladım. İşte, seriyle tanışmamın hikayesi bu.
Seri biraz yetişkinler için. Ama bu demek değil ki 15 yaşındaki biri okuyamaz. Eğer bir kitap kurduysanız ve vampir temalı romanları seviyorsanız seriye başlayın derim. Aşk, romantizm, gizem, macera ve heyecan, yeri geldiğinde komedi bol bol seride var. Özellikle Sookie'nin düşüncelerine bayılıyorum. Çoğu zaman onunla aynı şeyler düşündüğümüzü farkediyorum.
Yeni serilerde ilk kitaplar her zaman riskli olurlar. Özellikle benim için. İlk kitap bana bir tat, heyecan vermezse kitabı zorda olsa bitiririm ama ilk işim onu sahafa götürmek olur. Böyle olunca her seriye balıklama atlamam. Atlarsamda şansıma artık. Fakat bu serinin ilk kitabında her şey çok iyiydi. Yazar beni ters köşeye yatırdı. Olaylar hiç beklemediğim bir şekilde sonlandı. İlk kitabın konusuna gelirsek ; Sookie Stackhouse, sarışın ve mavi gözlü güzel bir kızdır. Büyük annesiyle beraber Louisina-Bom Temps'de ufak bir kasabada yaşamaktadır. Çapkın bir abisi de vardır. Jason Stackhouse. Sookie, Marlotte adında bir barda çalışan sıradan bir garson olarak görülebilir. Ama müthiş bir yeteneği var. İnsanların düşüncelerini okuyabiliyor. Çoğu zaman okumamaya çalışıyor ama elinde değil. Bu yeteneği yüzünden hiç bir erkeklede beraber olamıyor. Fakat bir gün bara bir vampir gelir. Bill, uzun boylu esmer ve yakışıklı biri. Sookie'nin ilgisini çekiyor çünkü hem vampir hemde sonunda düşüncelerini okuyamadığı biri bara gelmiştir. O gece Bill'in hayatını kurtarmasıyla tanışırlar. Şimdi diyeceksiniz ki bir insan vampiri nasıl kurtarsın ? O kasabada daha doğrusu bu seride insanlar vampirlerin olduklarını biliyorlar. İşi ticarete dönüştürmek için vampirlerin kanlarını çekip satıyorlar. Vampir kanı, insanları çabuk iyileştiren ve insana daha çok kuvvet veren bir şey. O gecede bir çift barın arka tarafında Bill'in kanını çekerlerken Sookie Stackhouse, bir şekilde Bill'i kurtarır. Ve yakınlaşmalar başlar. Kasabadaki herkes vampir Bill'in Sookie ile beraber olduğunu biliyordur. Sookie'nin patronu Sam, iş arkadaşları Arlene ve Charlsie, abisi Jason'ın arkadaşı Rene kasabanın şerefi Andy, kasaba polisleri ve ayrılmaz ikili olan Kenya ve Kevin da dahil olmak üzere herkes bu ilişkiden haberdardır. (Ne çok isim saydım değil mi ? Okurken her yeni karakterler ismiyle kafam karışmıştı ama bakın şimdi ezbere yazabiliyorum. :D Okudukça hepsini kavrayıp,tanıyorsunuz.)
Ve işin ilginç yanı Bill kasabaya geldikten sonra nedenleri belli olmayan ölümler gerçekleşmeye başlar. Kasabada çok tanınmayan Maudette ve Sookie'nin iş arkadaşı Dawn arka arkaya öldürülünce tek katil Bill olarak görülür. Bir diğer suçlu olarak görülen ise Jason Stackhouse'dur. Çünkü öldürülenler onun eski kız arkadaşlarıdır. Ama hiçbir şey göründüğü gibi değildir ve sıradaki kurban Sookie'dir. Bill onu korumaya başlar. Bir gün vampirlerin olduğu bir bara giderler. Araştırma yapıp, ölen kızlarla bir bağlantı bulabilmek için.Ve başlarına çoook yakışıklı, vampir yaşına göre epey yaşlı ve güçlü bir bela alırlar. Eric, o kadar yaşlı ve güçlü ki Bill bile karşısında saygıyla durur resmen. O yüzden şuan favorim Eric. İlk kitapta kendini çok belli etmese de ileriki kitaplarda Sookie'ye takıntılı olacağı belli. Zaten bu kitapta bile Sookie'yi tanıdıktan sonra peşini bırakmadı. Onun yeteneğini kendi adamlarının üzerinde denemeye kalkıştı. Her neyse... Tabii kitabın sonunda asıl katilin kim olduğunu öğreniyoruz ama baya şaşırtıcı bir isimdi.Ve ilk kitap katilin bulunmasıyla biter. Şahsen ben okurken hiç sıkılmadım. Okurken merak ettim, güldüm, eğlendim, vay be dedim. Kısacası seriye başlangıç için yazar cok güzel ve sürükleyici bir kitap yazmış. Diğer kitaplar için sabırsızlanıyorum.
Kitaptaki karakterlere gelirsek... Bill karakteri bana biraz soğuk geldi. Zaten kitaplarda ağır başlı, çok fazla korumacı ve somurtan erkek karakterleri sevmem. O yüzden Eric karakteri daha çok hoşuma gitti. Sookie zaten arkadaşımmış gibi hissettim. Onun dışında... Sookie'nin abisi Jason ve patronu Sam'i de çok sevdim. Ah bu arada Sam kitabın sonlarına doğru bizi şaşırtıyor. Sookie ilk öğrendiğinde baya gülmüştüm.Eğlenceli ve şaşırtıcı bir kitaptı. Bu serinin birde dizisi var. True Blood diye. Şuan 6.sezonda sanırım. Ama sadece ilk bölümünü izledim ve açıkçası sevmedim. Ne karakterleri oynayan oyuncuları ne de genel olarak diziyi sevemedim.
Kitaplarını okumanızı tavsiye ederim. Dizisi için pek bir şey diyemem. Seveni var sevmeyeni var... Karar size kalmış ama öncelik kitap derim. Sookie ile tanışın , hayal dünyanız renklensin.
Bill : "Bunu yaparsam seni mutlu eder miyim ?"
Sookie : "Şey, evet."
Bill : "O halde, yapacağım."
Serinin bir diğer kitabı Şehir Ölüsü'nde görüşmek üzere !
Sevgiler,öpücükler ; Jane
Ben serinin dizisini de çok beğeniyorum, her ne kadar kitaptan uzaklaşmış olsa bile.. İlk başlarda ben de beğenmemiştim ama sezonu bitirince vay be dedim ve hemen kitapçıya koştum :) Sonralardan fark ettim ki kitap serisi daha akıcı :)
YanıtlaSilBen dizisini begenmedim kafamda oluşturdugum karakterlerle alakali degil kitabi daha guzel ve etkileyici
YanıtlaSil