Pages

24 Nisan 2016 Pazar

Kitap Yorumu: Usta Serisi 2: Büyü Ustası - Maria V. Snyder


Merhabalar !

Bu haftasonum resmen dolu dolu bir şekilde Yelena Zaltana ile geçti. Uyudum, kalktım, yemek yedim ve kitap okudum. Döngü aynen bu şekildeydi. Bir daha bu fırsat ne zaman elime geçer, bilemiyorum. 

Usta serisine geçen ekim ayında başlamıştım. Zehir Ustası beni benden almıştı. Çünkü tam sevdiğim türde bir kitaptı. Tarihi, aşk ve entrika dolu bir kurgusu vardı. Aynı zamanda fantastik de! Hal böyle olunca seriye baya bağlandım ve artık devam etmeliyim dedim. Zehir Ustası'nı ilk okuduğum gibi hatırlamıyorum elbette ama Valek, Yelena, Ari ve Janco karakterlerini unutmak imkansız. İlk kitabın sonunda bu karakterlerin yolları ayrılıyordu. Çünkü Yelena'nın bambaşka bir meselesi vardı. Büyü yeteneğini keşfetmek ve ailesine ulaşmak. Akıl hocası Irys ile Zaltana çiftliğine giderek yıllardır görmediği annesini, babasını ve dengesiz ağabeyi Leif'le tanışır. Leif cidden dengesiz ve bir o kadar itici bir karakter. Şahsen kitap boyunca ona sinir olarak okudum. Ve her Yelena'yla yalnız kaldıklarında tedirgin oldum. Adamın ne yapacağı belli olmuyordu ki zaten başına süper bir bela açtı. Yeni, dost mu düşman mı belli olmayan Cahil'e merhaba deyin! (Adı cidden Cahil...) Bu karakteri de çözmek çok zor. Bir öyle bir böyle. Ben bile ne tepki vereceğimi şaşırdım. Yelena n'apsın! 
Bu kitapta baya yeni karakterler ortaya çıktı.Çoğunu sevdim. Yelena'nın annesi özellikle komedi. Kadın canı sıkıldıkça ağaç tepelerine çıkıp, saklanıyor. Babası süper yaratıcı biri. Hoş, bulduğu bir karışım yüzünden ortalık karışmıyor değil. Kitabın kurgusu böyle başlıyor aslında. Yelena'nın büyü yeteneği sayesinde Irys, bu olayı çözmesi için ondan baya yardım alıyor ama Yelena henüz yeteneğini nasıl kullanacağını bilemediği için kızımız yine oradan oraya savruluyor. Kaçırılıyor. Dayak yiyor. Atağa geçiyor. Ve bir ata sahip oluyor. Evet yanlış duymadınız. Yelena tam bir kahraman olma yolunda. Atı Kiki'yi çok seveceksiniz. Sizden benden zeki yahu. :D 

Konuyu Valek'e getireyim. Bu kitaba başlamamın sebebi Valek'ti açıkçası. Acaba Barrons mu okusam dedim. Sonra yok ya Valek'i bayadır okumuyordum dedim ve başladım. Ama beyimiz 285.sayfada geliyor. (Merak edenlere bildiriyim.) Geliyor ama beni hayal kırıklığına uğrattı. Nerede o ilk kitaptaki Valek? Ya da kitapta az yer aldığı için ben pek şeey edemedim. Böyle geliyor, Yelena'yı ya zor anlardan kurtarıyor ya da kızı yiyip, bitiriyor. Ay bir de papağan gibi 'aşkım' demeye başladı. Ki o kelimeden nefret ederim. Valek söyleyince sanki karşımda da bana söylemiş gibi yağlarım eridi. Ama yine de bu kitapta pek tatmin olamadım. Dediğim gibi az yer almasından kaynaklı olabilir. Kitabın spot ışıkları hep Yelena üzerindeydi ve üçüncü kitapta da öyle olacağı kesin. Çünkü kitabın sonunda olaylar hem tatlı bir olaya bağlandı hem de süper karıştı. Final kitabı aksiyon dolu olmazsa ben de neyim!

Ve tek diyebileceğim kesinlikle okuyun bu seriyi. Hiç sıkıcı bir sahnesi, anı yok. Karakterler yerinde durmuyor. Her yeni gelen karakter ya sizi şaşırtıyor ya da nefis bir şekilde etkiliyor. Bayılıyorum bu seriye! Ateş Ustası'na kadar şimdilik yorum burada bitiyor. Valek'i bol bol görme dileği ile...

Kocaman sevgiler, öpücükler: Jane

Kitap Yorumu: Karanlık Zihinler 2: Buz Kapanı - Alexandra Bracken


Merhabalar !

Favori distopya serime devam ediyorum. Beni bilen bilir distopya türüne aşığım. Açlık Oyunları ile başladım bu türe ve Karanlık Zihinler sayesinde daha da bağımlı oldum. Yaklaşık bir sene önce okumuştum kitabı ama etkisi hala devam ediyor. Hazır durum böyleyken ikinci kitabı Buz Kapanı'nı okudum. Chubs, Ruby, Liam... Fırlatın üstüme!

Karanlık Zihinler ne kadar etkileyici ve şaşırtıcıysa Buz Kapanı da ona denk şuan. Yazar olay kurgusunu öyle güzel işlemiş ki... İlk kitabın sonunda Ruby, Liam'ın 'iyiliği' için hafızasını silip, yanından ayrılınca 'haaayır, olamaz' demiştim. Bu kitap için ne desem bilemedim ki. Böyle ağzınıza bir parmak bal çalıp, kaçıyor. Tadı damağımda kaldı. 

Olaylar giderek daha da kızgınlaşıyor. Ruby belanın içinden çıkamıyor. Bu kızı sürekli tehlike buluyor. Ama yeni ekibine bayıldım. Bu karakterlerimiz ağzı iyi laf yapan Vida, masum mu masum Jude, Liam'ın tam zıttı olan abisi Cate. Ekibe bir merhaba deyin. Çünkü üçüncü kitapta çok sık karşımıza çıkacakları kesin.

Kitaptaki olaylardan bahsedemeyeceğim çünkü birbirleriyle bağlantılı ve spoiler içerikli. Ama emin olun Ruby'nin zekasına, ekibinin çalışma şekline ve yazarın sürprizlerine bayılacaksınız. Tabii son sayfalarda yine 'olamaz!' dedirtti. Bunlara ek olarak Liam Stewart'a aşıksanız daha da aşık olacaksınız. Aşık değilseniz de aşık olacaksınız. Adamın hafızasından Ruby silinmesine rağmen 'ben niye sana sarhoşum' modundaydı. Bazı yerlerde haklı olarak ters tepkileri de oldu. Ama öyle romantik konuşmaları oldu ki, sen gerçek olamazsın ya cidden dedim. Yazar bizdeki çıtayı böyle almış en tepelere koymuş. Sonra gel de gerçek hayatta Liam Stewart'ı bul da mutlu ol. (Evde kalacak olan Jane yazıyor...)

Bu kitap hakkında daha ne desem ki ? Benim favorilerim arasında. Kalın olmasına rağmen su gibi okutturdu kendini. Üçüncü kitabı ve hikayelerden oluşan ara kitabını okumak için sabırsızlanıyorum ama acele etmeyeceğim. Çünkü sırada bu seriye eş değerde müthiş kitaplarım var. Onları okuyana kadar görüşmek üzere!

Kocaman sevgiler, öpücükler: Jane

23 Nisan 2016 Cumartesi

Kitap Yorumu: Ay Günlükleri 2 - Scarlet / Marissa Meyer


Merhabalar!

İnanabiliyor musunuz, Ay Günlükleri serisine geçen haziranda başlamışım! Bir sene olmuş neredeyse ve anca seriye devam ediyorum. Bu böyle olmayacak dedim ve yeni serilere sınır çizdim. Önceliğim devam eden serilerim ve büyük bir heyecanla okuyorum. Ve eğer hala Ay Günlükleri ile tanışmadıysanız lütfen Cinder'ı edinin. Bu seri bir harika dostum!

Yazarımız, küçüklüğümüzden beri duyduğumuz Grimm Masallarını alıyor bir güzel kendince işliyor. Ama öyle güzel kurgular yaratmış ki... Serinin ikinci kitabını bitirdim ve 'aşşık oldum.' İlk kitap Cinder'dı. Bildiğimiz Cinderalla. Elbette bu yeni kurguda hiç de masum ve masaldaki gibi mutlu sona ulaşan biri değil. Bizim Cinder'ımız büyük bir mücadele içinde çünkü kendisi Prenses Selene. Ve Ay Kraliçesi Levana onu öldürmek istiyor. Kaçış yollarına düşen Cinder, yol üzerinde yeni bir yoldaş edinir. Kaptan Thorne. Kendisi şuan favori karakterlerimden biri. Süperötesi şapşal, komik ve seriye renk katan biri. Bir diğer ise Cinder'ın robot arkadaşı Iko. Bu üçü süper ekip oldu.

Gelelim Scarlet tarafına. Scarlet da ilk başlarda sıradan biri gibi görünüyor. Babaannesi bir gün ortadan kaybolur ama Scarlet onun kaçırıldığına emin. Yine de yaşamına devam ediyor ve günlerden bir gün Wolf diye biriyle tanışıyor. Hikayeyi çaktınız mı ? 'Büyükanne, neden ağzın bu kadar büyük ? Seni daha iyi yiyebilmek için!' ve karşınızda Kırmızı Başlıklı Kız ile Kurt hikayesi. Yazar seriye resmen dönüm noktası eklemiş. Cinder ve Scarlet öyle bir yerde karşılaşıyorlar ki... Kurguya bayıldım. Ekip giderek güzelleşiyor. Cinder ve Kai çiftinden sonra Scarlet ve Wolf çifti favoriler arasına girmek üzere. İlişkileri biraz hızlı oldu ama yine de çok sevimliler.

Bunların dışında... Kurguya cidden bayıldım. Yazar öyle güzel kafa patlatmış ki, okurken mest oldum. Özellikle 3.kitap olan Cress'i fena merak ediyorum. Çünkü arka kapak yazısını okuyunca 'bu kesinlikle tam benlik olacak' dedim. Thorne'u daha çok okumak istiyorum. Serideki favori erkek karakterim oldu. Cinder'la Scarlet'ı karşılaştırmak istemiyorum çünkü çok farklılar. Ama Cinder bana daha yakın geliyor. 

Ve son olarak... Alın bu seriyi. Dönemin en iyilerinden. Artemis Yayınları seriyi tamamladı bile! Kapak tasarımlarından tutun çevirisine kadar miss gibi bir seri. Kitaplığınızın gözdesi olacaklar!

Kocaman sevgiler, öpücükler: Jane

Kitap Yorumu: Ateş Serisi 3- İntikam Ateşi / Karen Maria Moning


Merhabalar !

Bu yazıyı yazmada baya zorlandım. Nasıl yazsam, şunu da eklesem mi ? Yok yok, sil bunu şunu yaz. Barrons'lu olan her kitap yorumu zor olacak sanırım. Adam süper gizemli. Hakkında gram bilgimiz yok. Kitabı anlat anlat nereye kadar. Kitap karakterlerinin dedikodusunu burada yapmazsam nerede yapacağım daha ? O yüzden artık dayanamadım ve oturdum başladım rastgele yazmaya...

Ateş Serisi, dehşet ötesi bir şey arkadaşlar. Yazarımız her kitapta kendini süper geliştiriyor. Daha ne kadar şaşırtabilir derken ağzınız açık bir şekilde kitabı bitiriyorsunuz. Ki kurgu üç kitaptır İrlanda'da geçmesine, aynı mekanlar olmasına rağmen hiç sıkılmadan okudum. Böyle aptal aptal sırıtmalar... Bana ne oldu, bilemiyorum...

Kapalı kutu Barrons ve çılgın kız Mac ile seri kaldığı yerden devam ediyor. Şöyle de bir şey var. Aralarında süper romantik şeyler olmuyor. Toplasınız 3 belki 4 sahnede yakınlaşıyorlar. Hatta yakınlaşma da değil. Bir bakış, iğneleyici ama anlamlı sözler ve mimikler. İşte bunlar tüm süre boyunca kitapta sırıtmanıza sebep oluyor. Bu kadar kısıtlı olmasının sebebi elbette Barrons. Bayan Lane kelimesi kusacağım yakında. Hoş, etekleri tutuşunca Mac demesini biliyor... Neyse.

Bu kitapta Barrons daha da az var. Sürekli gizemli işler peşinde. Ortaya çıkınca da zaten yerinde durmuyor. Ya Mac'i azarlıyor, ya öğüt veriyor ya da öldürücü bakışlarından birini atıp, gidiyor. Mac ise elbette yerinde durmuyor. Vlane ile fena yakınlaştılar. Ne iş ? Hayır, Vlane'i sevmesem göz devire devire okurum ama kereta işini biliyor. Mac'le diyalogları beni benden aldı.

Lord Master olayı kaldığı yerden devam ediyor. Mac hala kız kardeşi için savaş vermekte. Ve yazar kitabın sonunu öyle bir bitirmiş ki 'aw shit! (ve daha nice amerikan film küfürleri...)' oluyorsunuz.

Ya seri aksiyonla, heyecanla, komikliklerle ve sinir krizleriyle dolu. Bayılıyorum bu seriyi okumaya. Sonuna kadar değeri hakkediyor. Karakterler on numara. Ergence hareketler yok. Barrons deseniz tam bir 'hard'! Ve tabii kitap bitince aklınızda milyon soru kalıyor. 'Şimdi ayvayı yedin canım, ne olacak?" Tüm soruların cevabı elbette Rüya Ateşi'nde. 'Thanks GOD' moduna gireceğim çünkü serinin devam eden iki kitabı elimde mevcut. Okumak için avuçlarım kaşınıyor. Ek bilgi vereyim: serinin 4.kitabından itibaren -Rüya Ateşi- Artemis Yayınları devraldı. Artemisciğimiz de mis gibi seriyi tıkır tıkır çıkarıyor. Umarım çevirilerde tuhaflıklar olmaz. Genelde yayınevleri değiştiği zaman serilerdeki kitaplar evrim geçiriyor. Okuyup, göreceğiz.

Şimdilik bu kadar. Amma, müthiş kitaplarla döneceğim. Bu aralar sadece devam eden serilerime odaklandım ve hepsi birbirinden değerli. Hadi kaçtım!

Kocaman sevgiler, öpücükler: Jane

13 Nisan 2016 Çarşamba

Kitap Güncellemeleri 2 - Kış Biterken...

Merhabalar!

Jane olmayı özledim. Hem de deli gibi! Saatlerce bilgisayar başında oturup, blog'a yazmayı özledim. Tam iki buçuk aydır blog'a bir şey yazmıyorum. Ama her şeyin takibindeyim. Blog 300.000+ tıklanma almış. Daha açılalı üç yıl olmadı ve siteyi ziyaret yapanların oranına bakın! Bunu apayrı değerlendireceğim. Ve bir sürprizim olacak ama her şeyin kesinleşmesini bekliyorum. Onay olur olmaz hem buradan hem Instagram'dan duyururum. Ve haftasonu başlayacak olan İzmir Kitap Fuarı'nda şimdiden eğlenceler ! Ben yine ve yine fuara katılamıyorum. Bu sene fuarsız geçireceğim. :(

Gelelim yokluğumda neler okudum. Şimdi bunlara uzun uzun yorum yapmak isterdim ama açıkçası detaylı konulara girecek kadar taze bilgilerim yok. Birçoğunu kütüphaneden alıp, okuduğum için kitaba açıp da bakamıyorum. O yüzden bende bıraktıkları etkilerden bahsedip, en taze kitap yorumlarına geçeceğim.

Çöküş ve Yükseliş / Leigh Bardugo: Bir seri daha bitti. Martı Yayınları'ndan çıkan Grisha serisine geçen sene başlamıştım. Aslında kurgusu çok sağlam ve alışık olduğumuz bir şey değil. Ama sanırım yazar biraz acemiliğe kaçmış. Kurgu iyi ama karakterler zayıftı. Seride favori karakterim Nikolai idi ve Karanlıklar Efendisi'ni de seviyordum nedense. Seri güzel bitti. Final kitabı fena da değildi ama seriye çok ümitlenerek başlamayın derim. 3/5 


Harry Potter ve Azkaban Tutsağı | Harry Potter ve Ateş Kadehi: Harry Potter serisinin kitaplarını da bitirmeye hazırım! Kütüphaneden aldığım Azkaban Tutsağı ve Ateş Kadehi kitaplarını arka arkaya okudum. Yemin ederim başım dönmüştü. :D O kadar müthiş geldi ki... Kitaplar bitince ben neredeyim ya, havasında oldum. Seriye devam etmek için sabırsızlanıyorum. Artık filmlerini izlerken, kitapları daha eğlenceliymiş demeye başladım. Kitaplar bambaşka arkadaşlar. Yazar adeta döktürmüş. Yaş 21 ama ruhum Harry Potter'a aşık. İstanbul sonrası kaldığım yerden devam edeceğim seriye. 5/5


Zac ve Mia - A.J. Betts: Gelelim Pano Yayınları'ndan çıkan Zac ve Mia'ya... Ya kitap çok açık kapı bırakarak bitti. Böyle tam kurgunun moduna girdim ve hoop kitap bitmişti. Ki ben böyle hastalıkla mücadele eden karakterleri olan kurgulara bayılırım. İşin içine aşk, bağlılık ve biraz felsefi düşünceler girince ayılıp bayılırım. O yüzden bu kitabı cidden sevdim. Çok akıcıydı ve sıkmayan bir kurgusu vardı. O karakterlerin güçlü olmaları, kendileriyle ve çevresindekilerle mutlu olma çabaları... Nasıl desem ? Tam anlatamadım da. Yazma yeteneğimi kaybediyorum sanırım. :D Siz okuyun, ne demek istediğimi anlayacaksınız. 4/5


Tatlı Hesaplaşma - Wendy Higgins: Go!Kitap'tan çıkan ve inanılmaz bir okuma kitlesine oluşan bu seriyi de bitirdim. Serinin geneli tam bir çerezlik. Böyle sıkmayan, sayfaları hızlıca okutturan bir dili var. Kurgusu da aslında çok iyi ama yazar tarafından 'çok etraflıca' işlenememiş. Bence. Seriyi bitirdim ama böyle nasıl desem içime sinmedi. Meeh, yani. Okuduğum için pişman da değilim ama bu seriden çok daha iyileri var. Onlara öncelik tanıyın. Ama karşınıza bu seri çıkarsa da şans verin. Belki siz daha çok seversiniz. Özellikle de genç fantastik serilerine yeni başlayanlara öneririm. 2/5



Devrimin Kızı - Amy Engel: Yabancı Yayınları'ndan çıkan ve bana adeta 'çerezim' diyen seriyi de bitirdim. (Ne çok seri bitirmişim!) Serinin kitapları cidden ince ve tam çerezlik. Böyle sabah başlayın, akşam biter. Kurucunun Kızı, hoşuma gitmişti. Ama kurgusu bir distopya için basit kalıyordu. Yine de bir distopya delisi olarak seriye devam ettim. Final kitabı 'ehh' derecesinde. Ne iyi ne kötü. Onaylamadığım yönleri de vardı onayladığım da... İlk defa distopya okuyacaklar varsa öneririm. Dili ağır değil ve iki kitaplık bir seri. 3/5

Daha iki kitap daha var ama onlara ayrı muamele yapacağım. :D Artık kış bitti. Sevdiğim mevsimlerden ilkbahar ve en sevdiğim aylardan olan nisan ayı geldi. Okunacak bir sürü müthiş kitap var elimde. Okumak için avuçlarım kaşınıyor. İzlenecek milyon dizi ve film var. Bir ara onlara da değineceğim. Sürprizler de gelir. Yani güzel günler bizi bekliyor. Jane'in tatili bitti ve artık hep buralardayım. Arada belli edin kendinizi.

Kocaman sevgiler, öpücükler: Jane