Pages

2 Şubat 2020 Pazar

Kitap Önerisi: Evelyn Hugo'nın Yedi Kocası - Taylor Jenkins Reid

Merhabalar! 

2020'deki okuma listemle gurur duyuyorum ve kitapları okudukça sizinle paylaşmak için sabırsızlanıyorum. Ancak şöyle bir sorunum var; kitapları okuduktan hemen sonra blog'a yazmaya üşeniyorum. Bunun sebebini çözememiştim ama bugün dank etti: Bilgisayarım! 10 küsur yıldır kullanıyorum ve öldü ölecek modunda. Yıl 2020 ve ben hala onun keyfini bekliyorum. :( Yeni bilgisayar almak için kolları sıvadım ama bu bahane değil elbette. Gelsin yorumlar gelsin şenlik yazılar. *teyteytey*

Efenim, Locke Lamora'nın etkisinden çıkmaya çalışırken kucağıma Evelyn Hugo'nun Yedi Kocası düştü. Aslında İngiliççe okuyacaktım. (Allah beni kahretmesin sürekli 'amaan bu kitabı orijinalinden okurum' deyip deyip duruyorum, hadi hayırlısı.) Sonra Türkçe baskısı gelince dedim ki niye beynimi zorlayayım ve rahat kafayla okuyayım. (İngilizce okurken bir baş ağrısı tutuyor beni... Beynimi rahatlığından ediyorum tabi...)

Kitabı iki günde falan bitirdim. Ne oluyor derken kitap bitiyor arkadaşlar. Metin tertemiz, kurgu harika, çeviri efsane... Öf, çok iyiydi! Kitabı okurken aklımdan milyon tane tilki geçti. Teoriler patlattım. Ve bu yorumun sonunda bombayı atıp, kaçacağım.

"Ama gerçek şu ki övgü bağımlılıktır. Ne kadar çok övgü alırsan, ayakta kalmak için daha fazlasına ihtiyaç duyarsın."

Evelyn Hugo'nun nasıl yedi kocası oldu bunu okuyoruz. İlkten hafife aldım, nasıl olabilir ki yea, klasik Hollywood hikayesi dedim. Ama okudukça göz yaşı pıt ve şaşkınlıklar içerisinde kaldım. Tamam, çok abartmayayım ama hikayeyi çok benimsedim. Klişe yok, yapmacıklık yok, özentilik yok...

Kimdir bu Evelyn Hugo ve Yedi Kocası... Evelyn, 50'lilerin en ünlü isimlerinden biridir. Çafçaflı bir hayat, başarıyla tırmandığı bir kariyer, dillerden düşmeyen güzelliği ve arka arkaya gerçekleştirdiği evlilikleri. Özel hayatını hem göz önünde yaşıyor hem de hiç anlatmadığı sırlarını saklıyor. Ta ki bunları halka açıklamaya karar verene kadar!
Bunu da direkt kendisi yapmak istemiyor ve gözüne kestirdiği gazeteci Monique'ye hayat hikayesini kitaplaştırmasını istiyor. Neden Monique'yi seçiyor diye soracaksınız. Kitabın sürprizi o. Valla ben son ana kadar tahmin etmemiştim.
Birkaç gün boyunca Evelyn anlatıyor, Monique ses kaydı alıp, notlar yazıyor. Anlattığı kısımlar harika. Bizi alıp 1950'li yılların Los Angeles'ına uçuruyor yazar. Yazarımız bir yandan bu sektöre yabancı olmadığı için Hollywood'un birçok gizli saklısını da kendi kalemiyle dile getiriyor. Tahmin ettiğimiz şeyler ama okuması ayrı keyifliydi. 

Evelyn fırsat yakalamak için evleniyor, aşık olup evleniyor, sarhoş olup evleniyor, bir şeyleri saklamak için evleniyor... Evleniyor da evleniyor. Ona göre her evliliğinin bir sebebi var. Bazen göz devirdim ama cidden bunlar yaşanıyor. O yüzden harika bir gerçek hikaye sizi bekliyor.

"İnsanların dünyaya başka insanları bulmak için gönderildiğine inanırım."

Bu kitabın gerçek bir hikayeden esinlenildiğini düşünüyorum kesinlikle. (Dahiyim!) Hatta okurken aklıma hep Taylor Swift geldi. Şu ana kadar bir evlilik yaşamadı ama o kadar çok sevgilisi oldu ki hakkında hep konuşuldu. Nefret edildi. İftiralar (?) atıldı, davalar açıldı, elinden ödül alındı...Bla bla bla... Bana ne! Ama bir de onun gözünden gerçekler var elbette. 
Tam da bu kitabın üzerine iki gün önce Netflix'te yayımlanan belgeselini izledim: Miss Americana. İzlerken böyle hem üzüldüm hem acıdım hem de hak verdim. Sonra dedim ki; oha bu belki de acındırma reklamıdır. Öyle bir dönemdeyiz ki kime, nasıl inansak bilemiyoruz. Hep kafalarda bir soru işareti... O yüzden bu kitabı sevdim ama hayatı sorguladım da. Ön yargılarımız ve biz. 

Çok derinlere girmeyeceğim. Kitap okumanızı öneririm. Hatta yazarın yayımlanan üç kitabı daha varmış ama bu kitapla patladı bir anda. Diğer kitaplarını da okuyacağım inş. 

Kocaman sevgiler, öpücükler: Jane