Pages

3 Eylül 2018 Pazartesi

Konser Macerası - Imagine Dragons / 2018 Evolve Turu - İstanbul


Merhaba
Size bugün inanılmaz konser maceramdan bahsedeceğim. Yani benim başıma geldiği için şaşırmadım. Nerede anormallik var ben oradayım. Olsun, seviyorum bu hayatı. Çılgınlık güzel şey arkadaşlar.
Şimdi gelelim Imagine Dragons hayranlığıma... Efenim 2012 yılında ortaya çıktıkları anda kendilerine vuruldum. Radioactive şarkısını duymayan kalmamıştır herhalde? Heh, işte o şarkıyla vuruldum onlara ve o günden beri deli gibi dinliyorum. Sanırım sağlam takip ettiğim tek grup. İstisnasız her şarkısına vuruluyorum. Karşılaştırmak gibi olmasın ama diğer gruplardan farklı olduklarını düşünüyorum. Şarkı sözleri hiç boş değil. Zaten albümlerini dinleyince hiç boş şarkıları olmadığını keşfedeceksiniz. Tabii bu bir müzik zevki... Beğenmeyenler vardır. Ne diyebilirim ki? Çok şey kaçırıyorsunuz dostum!
Gelelim konser olayına... Yıl 2013 ve ben o zamanlar üniversite sınavlarıyla boğuşuyorum. Bir gün canım sıkıldı, Youtube'da takılıyorum ve grubun bir canlı performansına denk geldim. AMAN TANRIM! O canlı performanslarını izledikten sonra 'Acilen konserlerine gitmem lazım!!!' moduna girdim. (Merak edenler için: Link.) Hatta önüme gelene bu videoyu izlettirip, beğenmeyen olursa ölümcül bakışlar atıyordum. Ki beğenmeyen yoktu sanırım. 😎
Gel zaman git zaman... Üniversiteyi ilk senemde kazandım, gitmedim. İkinci kez hazırlandım. Hayatımın en manyak üç yılını geçirdim. Erasmustu, aşk acısıydı, dedikodular, mezuniyet, Ankara laneti, depresyon, iş hayatı derken, oradan oraya savrulurken arka planımda hep Imagine Dragons çalıyordu. Ve beni duydular! Evolve Turu'nun Avrupa kısmında İstanbul'a gelmeye karar verdiler. *Yeeeey*

Süper zamanlama! Çünkü çalışıyorum, param var ve dilediğim gibi gidebilirim. Avantajlı biletleri kaçırdığım için normal ayakta kısmına bir güzel yatırım yaptım. Kardeşim de gelsin diye bir güzel fedakarlık da yaptım. (İkimizin bilet ücretiyle sahne önü alırmışım yav...) 
Bir ay öncesinden geri sayımlar... Şarkıları hiç dinlememiş gibi dinleyip dinleyip şarkı sözleriyle kafayı yemeler... Nasıl heyecanlıyım! Deli gibi en taze canlı performanslarını izliyorum. Dan sahneye üstü çıplak çıktıkça 'Allaaaam bizde de böyle çıksın, iki gözüm bayram etsin.' demeler... 
Hellö. Konser günü.
Sabah erkenden kalktım. Sanki bayrammış gibi bir hazırlanmalar... Özel buluşmalarıma giderken bile böyle hazırlanmıyorumdur... Neyse. Konser öncesi enerji depolayalım dedik kardeşimle. Öğlen bir güzel hamburger gömdük. Sonra Kabataş'tan Karaköy'e yürüyerek favori tatlıcıma gidip bir güzel çikolatalı krepler gömdük. Ay çok yedik, yürüyerek Küçükçiftlik Parkı'na gidelim dedik. İyi halt yedik...

Aslında süper zamanda gitmişiz. Gittiğimiz anda uzun bir kuyruk olmasına rağmen çabucak içeri girdik ve normal ayakta kısmında bile en önde yer kaptık. Nasıl mutluyum! Imagine Dragons, konserlerinde ikinci küçük bir sahne daha oluşturuyor. O sahnede slow şarkılar söyleyip, tekrar ana sahneye dönüyorlar. Biz işte o küçük sahnenin tam önündeydik! Yani elimi uzatsam Dan'e dokunacağım. Nasıl mutluyum! Sonra her şey değişti...
İlk önce kardeşim kalabalıktan çok bunaldı, hava almaya gitti. Ben de bacaklarımı iki yana kocaman açıp yer kaptırmamaya çalıştım. Daha konsere çok var deyip Instagram'da takılırken hafiften başım döndü. Ben de bir de azıcık panik atak da var. Yalnızım, etraf çok kalabalık... İçimden sürekli sakin ol sakin ol deyip telefona odaklanmaya çalıştım. Yok, olmuyor. Yavaştan görüntü gitmeye başladı. Kulaklarımda uğultu. Bir anda her yer kapkaranlık olunca 'Merhaba öbür dünya,' diyesim geldi. İşin ilginç yanı bilincim tamamen açık. O sırada telefonumun titrediğini hissettim ama göremiyorum! En son birilerine suyunuz var mı derken birinin üzerine yığılmışım...
Kızcağız beni kalabalıktan uzaklaştırırken sürekli bileğimi ovalayıp, iyi misin iyi misin diyordu. Birkaç saniyeliğine gidip geldim sanırım çünkü hatırlamıyorum. Sonra görüntüler yavaş yavaş gelmeye başladı. Çimenlik alana uzanıp iki-üç saat dinlendim. O sırada kardeşim de gelmiş 'Noldu sana ya, merak ettim,' diyor. Ah ah Imagine Dragons uğruna ölüyordum kardeşim!
Sağlık her şeyden önemlidir tabii ama en güzel yeri kaptırdığımız için baya hayıflandım. Konser anı yaklaştıkça kendi kendime baya söylendim. Olsundu.
İlk önce sürpriz bir şekilde Sertab Erener çıktı... 5-6 İngilizce şarkı söyledi. Herkes ölü modda. Sonra ön grup The Vaccines çıktı. Müthiş bir grup! Kesinlikle göz atın. Onlar da 5-6 şarkı söylediler ve şaşırtıcı bir şekilde erkenden gittiler. Allaaaah. 
Sıra geldi benim aslanlarıma. Nasıl heyecan dorukta. Öyle heyecanlı bir çıkış yaptılar ki herkes çığlık çığlığa! Ya yiğidi öldür hakkını yeme. Tam 1 saat 45 dakika boyunca sahnede kaldılar ve inanın enerji hiç düşmedi. Tam tersine o kadar memnun kaldılar ki Dan, "Şu ana kadar ki en yüksek enerjiye sahip bir sahnedeyiz. Sizi hissediyorum. Enerjiniz mükemmel. Harikasın İstanbul!" diyerek bizi daha da gazladı. 

Ya, sıfır hayal kırıklığı... Diğer performanslarından eksik hiçbir şey yapmadılar. Sanki turun ilk konseriymiş gibi öyle enerji dolulardı ki... Şu ana kadar gittiğim en en en en iyi konserdi. Verdiğim parayı sonuna kadar hakkettiler. Beklentimin çok üzerindeydi her şey. Dan'in üstü çıplak çıkması... Davulla olan gösterileri... Bazı şarkılarını söylerken yaptığı çılgınlıklar... Canlı performans zaten müthiş ötesi... Adamda deli ses var. Şarkı seçimleri çok iyi! O küçük sahnede slow şarkıları söylerken içim erimedi değil... Orada olup, ona uzanabilirdim. Ama asıl ağlamaklı olduğum an ise Amsterdam şarkılarını söylemeleriydi... En eski şarkılarından biri ve bende de yeri çok ayrıdır. Son zamanlarda bu şarkılarını canlı söylemiyorlardı. Dün konserde sanırım aniden karar verdiler. Çünkü hiç beklemiyordum. O an izlerken ve dinlerken mutluluktan birazcık ağlamış olabilirim...
Ay bir de üç tane Türk bayrağı çıkardı sahneye. Öpüp, eğildi falan... Türklerin gönlünü kazandın Imagine Dragons! Dediğiniz gibi, bu ilk gelişiniz ama son olmayacak.
Ah ah... Şu an rüya gibi geliyor. Hayatımın en unutulmaz anlarından biri oldu. Bayılmasaydım iyiydi ama olsundu. Dan'i canlı görüp, dinledim ya... Oh be. Artık canlı videolarını daha havalı hissederek izleyeceğim. Çünkü ben de o konserlerden birindeydim ve anı yaşadım.
Son olarak... Bir daha geldiklerinde kesinlikle sahne önü alacağım... O kadar ilgili ki!!! Dün kıskançlık krizlerine de girmiş olabilirim. Allaaaam. Dan Reynolds gerçeğini yaşadığım için şükürler olsun. Amin.

Kocaman sevgiler, öpücükler: Jane

1 Eylül 2018 Cumartesi

Kitap Yorumu: İle - Oruç Aruoba

En güzel aydan merhabalar!

Eylül ayına bayılırım! Sonbaharın habercisi. Nisan ayına da bayılırım. İlkbaharın göz bebeği. Ama ne yazık ki yılın en kötü zamanlarını da bu aylarda yaşarım. Ay umarım bu ay müthiş güzel geçer. Geçsin... Her eylül ayı okulla ilgili bir koşuşturmam olur. Bu sene de öyle. Güzel haberlerim olunca yazacağım.
Şimdi gelelim Oruç babaya. Ben çok sevdim Oruç Aruoba'yı. Sürekli onu okuyasım geliyor. Şansıma, iş arkadaşlarımdan biri de okuyormuş. Hatta bizzat tanıyormuş da! 😏 
Azıcık dedikodusunu yaptıktan sonra bana "İle" kitabını getirdi. Kitabı hemen bitirmek istemedim ama anında bitti. Oruç Aruoba ile delicesine aşk yaşıyorum. Tekrar Kafkaokur'a sonsuz teşekkürler.
İşte, size birkaç favori alıntılarım. Özellikle yengeç burçlarına gelsin... 💜

"Sevdiğin, bilemediğindir."

"Sevmek, içini açmaktır."

"Kararsız mısın;
korkuyor musun;
istemiyor musun?
diye sordum; sen de, hepsine birden, Evet dedin.
Bunlar çok farklı şeyler oysa ki:-
'Kararsızlık' kişinin ötekine yönelik;
'korkmak' kendisine yönelik;
'isteksizlik' de ilişkiye yönelik,
yetersiz kalmasıdır.
Bunlar varsa, ilişki de hep biraz kaykık kalır.
İlişki, tam olmak için, kişilerde tam bir kararlılık, tam bir güvenlilik, tam bir isteklilik gerektirir-
karşılıklı;
birlikte..."

"İlk buluşmalarımızdan birinde, sana şuna benzer birşey söylemiştim-
Şimdi yapmamız gereken, yalnızca ikimize özgü, bir yeni dil geliştirmek, kurmak, yaratmak - öylesine ki, bir üçüncü kişi, bizim birbirimize söylediklerimizi işitecek olsa, bunlardan hiçbirşey anlamasın."

Ah ah daha ne çok beğendiğim alıntılar var ancak bu dördünü paylaşmak istedim. Önerileriniz olursa yazın gençler.

Kocaman sevgiler, öpücükler: Jane