Pages

30 Nisan 2018 Pazartesi

Kitap Yorumu: Kuş Uçar Kanat Ağlar - Şükrü Erbaş

Merhaba!

Gerçek hayattan nefret ediyorum. Güzel giriş cümlesi oldu... Cidden hayatın monotonluğundan nefret ediyorum. Kitap okuma düzenim de bozuldu okuduğum kitapları blog'a yazma düzenim de... Yine de Nisan ayı bitmeden şiir kitabımı okudum geldim. Diğer okuduğum kitapları Mayıs ayı içerisinde paylaşacağım. Bir ara yorum bombardımanına maruz kalabilirsiniz. Aman dikkat. 😃
Gelelim bu ay okuduğum şiir kitabına... Şükrü Erbaş'ın Kuş Uçar Kanat Ağlar kitabını keşfetmemin de bir hikayesi var efenim. 
12 Nisan'da Ortaköy'de Necatigil Şiir Ödül'üne katıldık ofisten bir arkadaşımla. 
1980 yılından beri Behçet Necatigil anısına düzenlenen bu ödül töreninde her yıl bir şaire ödül veriliyor. Bu yıl Şükrü Erbaş ödül sahibi oldu. Bizzat orada olup, onun sesinden kendi şiirini dinlemek benim için bir onurdu. Atmosfer çok güzeldi. İyi ki böyle bir etkinliğe katılma fırsatım oldu dedim.
Tören çıkışı Beşiktaş'taki Kırmızı Kedi Kitapevi'ne uğradık ve Şükrü Erbaş'ın bu Şiir-Hikaye tarzındaki kitabını aldık. İlk defa böyle bir tarz okudum. Şiir ve kısa hikaye karışımından oluşuyor kitap. Çok anlamlı ve etkileyici sözler de vardı. İyi ki okumuşum dedim. Hem ödül töreni sayesinde Şükrü Erbaş'ı tanımış oldum hem de bu ay onun bir şiir kitabını okumuş oldum. Cidden bu aralar değişik isimler okuyorum ve bundan çok memnunum. Aynı yerde saymak istemiyorum. Bu deneyimleri yaşadıkça da sizinle paylaşmak istiyorum. Umarım bu konuda etkileyici olabiliyorumdur. 😍
Size severek okuduğum birkaç alıntıyı bırakıyorum ve kitabı okumanızı öneriyorum.

"Dokunmak hayal etmekten büyükmüş."

"Ölüler, yaşayanlarda yaşar, bunu hiç unutma."

"İlk acı değilsin, dedim. Son acı da olmayacağım, dedi. Sevmenin ötesini görmek istemiştim, dedim. Oradan geliyorsun, dedi. Sözcüklerden duvar örülmezmiş dedim. Kurduğun konaklarda insanlar kendini seviyor, dedi. Yalnızlık hiç geçmiyor, dedim. Yazıyorsun ya, dedi."

"İnsan geçmişini sevmeden yaşayamazmış."

Kocaman sevgiler, öpücükler: Jane

14 Nisan 2018 Cumartesi

Kitap Önerisi: Puuung'un Aşkı - Puuung

Merhaba!

Size çok mu çok ponçik bir kitap önerisi ile geldim. Böyle havalar güzel, istediğim şeyler gerçekleşiyorken bu modumu bozmak istemedim ve içinizi kıpır kıpır edecek bir kitap önerisi yapayım dedim. 
İlk önce Puuung'tan bahsedeyim. Güney Koreli bir illüstrator. Yaptığı çizimleri Instagram sayfasında sık sık paylaşıyor. Kendi kişisel hayatından ilham alarak ortaya enfes bir çizgi roman çıkardı. Love is... olarak tanımladığı bu çizimleri gerçekten de aşkı yansıtıyor. Ben ilk kez kitabı elime aldığımda sırıtmadan duramadım. Çok, çok güzel olmuş. Çizimlerle beraber bir iki cümlelik yazılar da yer alıyor. Böyle aşık olası geliyor insanın. 
Kitapla ilgili yazılacak pek bir şey yok aslında. Alıp, incelenmeli. Size örnek olsun diye birkaç alıntı bırakacağım. Ayrıca yukarıda linkini bıraktığım Instagram sayfasında da bakabilirsiniz.
Cidden Puuung'un Aşkı, yılın en ponçik kitabı. 🙌



Kocaman sevgiler, öpücükler: Jane



13 Nisan 2018 Cuma

Kitap Yorumu: Bir de Baktım Yoksun - Yekta Kopan

Merhaba

İlkbahar gelmiş, benim en sevdiğim ay nisan gelmiş! Nasıl mutlu olmam. Tabii her ne kadar nisan ayını çok sevsem de her yıl bu zamanlarda başıma bir iş geliyor. Bakalım, bekliyorum bu sene ne olacak...
Boş boş da beklemiyorum. Okuma listemi giderek genişletiyorum. Öyle ki okunacak kitaplar aldı başını gidiyor. Kitaplığımın abartısız 2.5 rafı kuzu kuzu beni bekleyen kitaplarla dolu. Kendime kitap almama diyeti uygulamaya karar verdim. En azından doğum günüme kadar -14 Temmuz- yeni kitap almayacağım. (Amin.)
Gelelim yeni keşiflerime. Ben baya baya öyküler okumaya başladım. Bu maceramı yakın bir zamanda blog'da ayrı bir yazıyla anlatacağım. Çünkü size minik sürprizim olacak. 👀 
Gel gelelim öykü okuma maceramdaki yazarlara... Aslında öykü yazan ne çok yazarlarımız varmış... Ben hep roman odaklı olduğum için öykü türüne yeni geçiş yapabildim. Yakın zamanda Yekta Kopan'ın Bir de Baktım Yoksun kitabını okuma fırsatım oldu. 2010 Yunus Nadi Öykü Ödülü ve 2010 Haldun Taner Öykü Ödülü'ne sahip bu kitabında 6 adet birbirinden farklı öykü yer alıyor.
Bu öykülerin tek ortak noktası "baba" temasını içermeleri. Kitabın genel olay döngüsü bu şekilde geçiyor. Evet, farklı karakterler ve kurgular okuyoruz ama hepsinde bir baba teması yer alıyor. 
Bu tarz kitaplarda yer alan her öyküyü aynı tatla okumak biraz zor bence. Ben her birinden farklı tat alarak okuyorum. Mesela Bir de Baktım Yoksun'da en çok Portobello 22'yi (ikinci öykü) çok sevdim. Tekrar tekrar okuyabilirim. Diğer öyküleri de zevkle okudum ama bu öykünün yeri bende ayrı. Sırf Portobello 22 için bile kitabı önerebilirim. 😄
Şaka bir yana, öykü türünde bir şeyler okumak istiyorsanız Yekta Kopan'ı öneririm. Diğer kitaplarını da okuyacağım. Yazar inanılmaz güzel yazıyor. Çok etkileyici bir kalemi var. 
Size sağlam bir alıntı bırakıyorum ve yeni kitabıma başlamaya gidiyorum. 💛

"Hayal dünyasının vaat ettikleriyle gerçek yaşamın sundukları arasındaki gerilime, belirsizliğe dayanamayan insanlar yok mudur, vardır!"

Kocaman sevgiler, öpücükler: Jane