Pages

17 Mart 2017 Cuma

Yabancı Dizi Dedikodusu: The Vampire Diaries - Final


Merhabalar!


Ay, dayanamadım ve geçen hafta final yapan The Vampire Diaries için yazı yazmak istedim. Çünkü bu dizi benim ilk izlediğim yabancı dizilerden biridir. (İlki Gossip Girl) Hatta bu diziyle beraber yaşlandım diyebilirim. İlk izlemeye başladığımda lise 2'ye gidiyordum. 15-16 yaşlarındaydım sanırım. Hatta iki arkadaşımla eş zamanlı izliyorduk. Her bölüm izlediğimizde sınıfta oturup saatlerce dedikodusunu yapıyorduk. İngilizcemizi bile geliştirmişti sevgili Elena. Sürekli, "Are you okay?" repliği ile sınıfta havamız oluyordu. Hey gidi günler hey!

2.sezondan sonra serinin ilk dört kitabını okudum. Hala da kitaplığımda duruyorlar. Ama kitap ile dizi arasında uçurum farkı var. En basiti; Elena kitapta sarışın. Dizide ise esmer güzeli. Ve kitapta bir süre sonra olaylar süper karışıyor ve açıkçası beni sıkmaya başlamıştı. 4'ten sonra kitaba devam etmedim. Diziye ise tam gaz devam ettim. Elena'nın en büyük aşkı Stefan'ı bırakıp, Damon'a geçmesine rağmen. Her sezonun bölümünde gereksiz parti, kutlama ve ergen sahneler olmasına rağmen. Dengesiz karakterlere ve bitmek bilmeyen kötü karakterlere rağmen. Sevdiğimiz karakterler de dahil olmak üzere tahmin edemeyeceğiniz karakterleri öldürüp öldürüp, bir şekilde geri getirmelerine rağmen. Gel zaman git zaman 8 sezonu devirmişiz yahu. Yıllar ne çabuk geçiyor. Şimdi üniversiteden mezun olmak üzereyim. 

Ve dizi geçen hafta bitti. Bir günümü diziye harcadım. Yarım kalan bölümleri bitirip, hemen finale geçtim. Ve kocaman bir pof! Yani az buz olayları biliyorsunuzdur. 6.sezondan sonra Elena'yı canlandıran Nina Dobrev diziden ayrılmıştı. (Sebebi bence Ian Somerhalder'la olan sancılı ilişkisiydi.) 7.sezonda Nina olmadan yine de güzel toparladılar. Sonra 8.sezonun final olacağı açıklandı ki buna sevindim. Giderek saçmalıyorlardı. Ve son dakikada Nina'yı final sahnesi için getirdiler. (Sanki parası bitmiş de 'aa son bölümde oynayıp da bari birkaç senelik harçlığımı çıkarayım dermiş gibi...) Böyle resmen şu da olsun bu da olsun diye hızlandırılmış bir final sahnesi çekmişler. Memnun kalmadım ama sanki dizi bitmiş gibi de gelmiyor. Böyle sanki yarın yeni bölüm gelecekmiş gibi. 😒

Tabii yan dizi niteliğinde olan The Originals'ın daha final sezonu yayımlanmadı. O da yarın başlıyor. TVD'deki karakterleri görebilecekmişiz. Ki o karakter kesin Caroline. O da ayrı bir olay. Resmen beraber olmadığı erkek kalmadı. Ama yine de seviyorum sarışını. Dizide gelişme gösteren tek karakter bence. Resmen herkesi toparlayan o oldu.

Bir de TVD'nin bize kattığı en güzel şey bence Michaelson ailesiydi. Klaus, Elijah, Rebekah, Kol ve Fin'in aksanları, karizmaları, cool'luktan ölen halleri... Yani getirdikleri karakterlerden en en en iyileri onlardı. Ah bir de Stefan'ın dostu Lexi var. Bence kesinkes Lexi'yi öldürdüklerine pişman senaristler. Çünkü her fırsatta geri getirmeye çalıştıkları kişi Lexi oluyordu. Resmen bok yoluna gitti kız. 😠 

Ve yılların kapışması... Team Stefan mı Team Damon mı? Valla onu bilmem de ben Team Klaus hala. Kötü halini de her zaman göstermediği merhametli yönünü de seviyorum. Gerisi size kalmış. 

Son olarak... Şaka maka takip ettiğim bir dizi daha bitti. Ne çabuk büyüyor keretalar. Umarım ilerleyen zamanlarda ekibi tekrar bir araya toplayıp da bir kez daha diziyi ekranlara getirmeye çalışmazlar. Toparlamaya çalışırken batırıyorlardı zaten. Geri dönüş yolları olursa artık gözlerim kan ağlar. Meeh!

Kocaman sevgiler, öpücükler: Jane

katherine gif,
Not: Katherine'i bir hiç ettiniz ya hep içimde ukte kalacak vicdansız senaristler! Mis gibi kötü karakteri görmezden geldiler. Neymiş Elena daha çok seviliyormuş. Yalan canım! Bu arada hep söylüyorum, Nina'yı tebrik ediyorum. İki karakteri öyle müthiş canlandırdı ki Elena'dan soğutup, Katherine'i sevdirdi. 

Not 2: Ay bir ben son zamanlarda baya baya Enzo'ya tutulmaya başlamıştım. Böyle o aksanla konuştukça ağzına vura vura sevesim geliyordu. *elleriylekendiniserinletiyor*

Not 3: Ve gözüm kapalı her sezonun soundtrack'larını öneririm. Dehşet bir müzik listesi var. O kadar müthiş şarkılar keşfettim ki bu dizi sayesinde... Youtube'dan hala açar açar dinlerim.

Kitap Yorumları: Sahte Romeo ve Juliet Paramparça


1.Kitap: Sahte Romeo / 2.Kitap: Juliet Paramparça - Leisa Rayven | Yabancı Yayınları

Merhabalar!

Öyle bir kitap açlığındayım ki... Ve şansıma doya doya kitap okuyacak zaman bulamıyorum. Çünkü okulumun son dönemi ve deli gibi ödevlerle cebelleşiyorum. Aslında şu an tam sudan çıkmış balık gibiyim. Amaaan olsundu. Şimdi size enfes bir seri önereceğim. Ya da şöyle söyleyeyim, sosyal medyadan beni kopararak, saatlerce kitap okumamı sağlayan bir seriydi.

Varşova'da kaldığım hostelde internet sürekli gidip geliyordu. Eh, biliyorsunuz günümüz artık hep internet ve stalk. Ben de internetsiz kalınca n'apsam n'apsam diyordum ki ilk aklıma gelen kitabın pdf'sini indirdim. Sahte Romeo. Nedense kitabın ismi beni çekmişti. Ve, Tanrım! İyi ki okumuşum. Ben nedense çok ama çok sevdim.

Kitap elimde yok -en kısa zamanda alacağım- ve okuyalı birkaç ay oluyor. O yüzden eksik bilgi verebilirim. Aklımda kalan her şeyi yazacağım. Kurgusu şöyle; Cassie Taylor ve Ethan Holt üniversitede tiyatro bölümünde iki öğrencidir. Cassie, yetenekli, cıvıl cıvıl ve insanlarla nasıl anlaşacağını bilen biri; Ethan ise gizemli ve kötü imaj veren bir yakışıklıdır. Öyle böyle derken derste Romeo ve Juliet oyunu için ikisi başrol seçildiğinde asıl hikayeleri başlıyor. Tanışmaları, zamanla birbirleriyle anlaşmaları, Ethan'ın dengesizlikleri, Cassie'nin fedakarlıkları derken yıllar birbirini kovalıyor... Kitap zaten bir geçmişi bir de günümüzü anlatıyor. Ki benim en sevdiğim türdür. Böyle geçmişte neler olduğunu günümüz olaylarını anlatırken birbirine başarı ile bağlayan yazarlara ayrı bir hayranım.

Geçmişte inişli çıkışlı ilişki yaşayan Cassie ve Ethan, günümüzde kanlı bıçaklı bir şekilde karşımıza çıkıyorlar. Sebebini okudukça öğreniyorsunuz. Kaçan kovalanırmış misali bu sefer Cassie tersleyip, Ethan çabalıyor. Ben nedense bu dengesiz ilişkilerini sevdim. Yani gizemli erkekleri seviyorum. Çözmeye çalışırken uğraşıyorsunuz, kafa yoruyorsunuz, yönlendirmeye çalışıyorsunuz ve bir şeyler elde edince zafer kazanmış gibi oluyorsunuz. Cassie de bunu başaranlardan biri. Ama hakketmediği bir şey yaşıyor... Buralar spoiler tatlım.

Ben çok mu çok sevdim. Kitabı alınca tekrar okuyabilirim bile. Yani hem çok eğlenceli hem de karın ağrısı yaratan bir kitap. Karakterler çok oturmuş kurguya. O yüzden benim favorilerim arasına girdi ve kesinlikle öneririm.

Juliet Paramparça kitabı, Sahte Romeo'nun hemen devamını konu ediniyor. Yine geçmiş ve günümüz olayları var. Kitap süper okutturuyor. Ben iki kitabı üst üste okudum. Ve her şey cuk oturdu. Hiç de sıkılmadım. Hadi şunu da söyleyeyim; hikayenin sonu mutlu ve içinizi rahatlatacak bir şekilde bitiyor. Yani ben bu iki kitabı almayıp da n'apayım?

Son olarak... Seri iki kitapmış gibi anlattım ama iki kitap daha mevcut. Fakat son iki kitaptaki karakterler başka. Yanlış hatırlamıyorsam Ethan'ın kız kardeşinin hayatıyla ilgili bir kurguydu. Merak etmedim ve okumadım. Dilerseniz siz bir bakın. Ama bu iki kitabı kesinlikle okuyun derim. Yani cidden okunmayı hakkediyor. Kesinlikle boş kitaplar değil...

Kocaman sevgiler, öpücükler: Jane