Pages

19 Ekim 2013 Cumartesi

Jane'den Bir Haftasonu Sohbeti : Bir Kitap Okudum...


Geçenlerde Tumblr'da bir cümle gördüm, yine, kendini bir şey sanan ilham perilerim kafama üşüştüler. "Bir kitap okudum, hayatım değişti." Eh, Jane bu sözü okur da yerinde durur mu hiç ? Hazır her hafta yazmak için deli gibi bir şeyler arıyorken bu hafta da bu söze sardım.
Ama o söz beni gerçekten yansıtıyor. Bundan 5 yıl önce Jane diye biri yoktu. Sıradan, utangaç, hatta ezik durumunda biriydim. Sonra arkadaşıma bir eşşek şakası yaptım. Telafi etmek içinde ona "Ne istersen onu alacağım sana." dedim. Canım benim, o da gitti bana bir kitap ismi verdi. Hatta filmi de var, sende izle deyince hayatım 360 derece döndü diyebilirim.
Alacakaranlık'tan bahsediyorum... Orta okul sondayım. SBS telaşı var bende de. Artık son aylardayız bir de... Yine de merak ettim ve açtım, izledim. Ondan sonrasında bende ipler koptu zaten. Filmi o kadar çok sevdim ki direk kitaplarına sardım. Normalde kitapları çok yavaş okuyan ben üç günde bir kitap bitirir oldum. Artık annemle babam isyanda kitap yetiştiremiyoruz diye. Halbuki topu topuna dört kitap. :D Birden onlara ağır geldi demek ki... Bir de babam, serinin diğer kitaplarını alırken "Bu kız ne okuyor böyle de çok sevdi" diyerek arka kapak yazısını okumuş. "Senin ne işin var vampirlerle ?" deyip durdu uzun bir süre. Eh, ondan sonra ailede adım 'vampir kız' oldu ve o gün bugündür hala delicesine vampir kitapları okuyorum. :D
Kanıma işledi resmen !

Alacakaranlık'ı hor görenler var hala. "Ayy, o ergen kitabını okumadım, okumamda. Hele filmi... Cinsellik tavan yapmış." diyenler var ki artık görmezlikten geliyorum. O ergen kitabı dediğiniz seri hayatımı değiştirdi ve bugün ki yayınevlerinin gelirleri vampirler sayesinde gelişiyor. :D Artık 10 kitaptan 7si vampir konulu... Yani burada demek istediğim şu ki ; insanların zevklerine, nefretinizi kusmayın. Kitap okumak için illa bir Dünya Klasiği olmak zorunda değil. Ya da bir siyaset kitabı ya da Türk Edebiyatı'ndan olmak zorunda değil... Bu konuda J.K. Rowling ne güzel söylemiş; "Eğer okumak istemiyorsanız, doğru kitabı bulamadınız demektir." 
Ben neyseki çok geç olmadan doğru kitabımı buldum ve hayatım renklendi. Alacakaranlık sadece kitap tarzımı değil müzik, film, dizi ve aklınıza gelebilecek her tarzımı bulmama, değiştirmeme sebep oldu. 
Hani bana asosyal kız falan derler ama oturduğum yerden kendimi gayet iyi geliştiriyorum. En basitini söyleyeyim, neden yabancı müzikler dinleyip, altyazılı filmler izliyorsun diye soruyorlar. Cevap çok açık değil mi ? İngilizcemi geliştirmek için. :D Şuana kadar hiçbir kursa falan gitmedim ama kendimi anlatabilecek kadar ingilizcem var ve minik çeviriler bile yapabiliyorum. Bu beni nasıl mutlu ediyor bir bilseniz... :D Özellikle Tumblr ve Twitter'da anlamlı sözleri çevirince sanki Hollywood'a ayak basmışım gibi sırıtıyorum. Böyleyim işte, minnacık şeyler mutlu ediyor beni.

Mesela, geçen Cassandra Clare'in Ölümcül Oyuncaklar serisini yeniden okuyorum diye bir heyecan yaptım... Dershaneden eve uçarak geldim resmen. Görende sevgilimle falan buluşacağım sanacak. :D Ya da dün Batman'i yeniden izleyeceğim. Artık nasıl sırıtıyorsam annem "Kim seni bu kadar mutlu etti ?" diye sorunca bir duraksadım. Sonra elimdeki DVD kutusuna baktım. Kara Şovalye sanki beni istemeye gelmiş bir heyecan, mutluluk... :D Yani Jane'in durumu vahim.

Bir de kitap okuyanları çok hor gören mekanlar var. Bkz ; sınıf. Nedense benim her girdiğim sınıf çok haylaz ve hareketli oluyordu. Bende içlerinde sessiz, sakin, kitap okuyan biri olunca inek durumuna düşüyordum. Ama onlardan farklı olduğumu kanıtlıyordu kitaplarım. Ve onların her hareketine bakıp şükrettiğimi bilirim. Onlar gibi basit olmadığım için. Şimdi böyle aşağılayıcı sözler söylüyorum ama siz o anları bir yaşasınız tımarhaneye gönüllü girerdiniz. O derece vahim bir durumdu. :D Bu 'vahim' durumlarda, okuduğunuz kitaplar sayesinde insanları çok kolay analiz edebiliyorsunuz. Kimin nasıl düşünebileceğini, ne yapmak istediğini ve ne yapacağını. O yüzden beni dışardan gören biri "Uuu, çok soğuk ve sert bir kız." diyor. İnsanlarla arama hep mesafe koyarım. Boş konuşmayı sevmem o yüzden hep az konuşan, 'ağzı var dili yok' modunda takılan biri olurum. Bu konuda nam saldım resmen. :D Ne zaman, karşımdakinin kafa dengim biri olduğunu anlarım, işte o zaman asıl Jane ortaya çıkar. :D 

Bir de son olarak, kitaplardan öğrendiğim en büyük bilgi ise insan çeşitleri. Hani bir kitap okuruz, o kitaptaki karşı cins karakterden etkilenir ve sanki gerçek hayatta da varmış gibi onun hakkında konuşuruz falan... (Ya da sadece piskopat Jane böyle bir şey yapar.) Evet, bu sayede bir çok ve farklı insanlar tanımışım gibi hissediyorum. 
Alacakaranlık'ta Edward sayesinde gerçek aşkın nasıl bir şey olabileceğini ve nasıl fedakarlıklar yapılabileceğini; Göçebe kitabında beden ve ruh arasındaki en büyük farkın aşka engel olmayacağını; Ateşböceği Yolu'ndaki Kate ve Tully sayesinde dostluğun gerçek anlamını ; Senden Önce Ben kitabındaki Will ve Aynı Yıldızın Altında'ki Augustus Water'ın yaşamlarını okuyarak her engele nasıl bir çözüm getirelebileceğini; Elli Ton Serisindeki Christian Grey'le her sorunun altında aslında geçmişte yaşanılan kötü anıların zemin hazırladığını; VA ve Kanbağı'ndaki hayali aşkım Adrian Ivashkov'la sorunları atlatabilmek için nasıl kötü alışkanlıklar elde ettiğini; Vampir Akademisi serisi ve Cassandra Clare'in romanları sayesinde ise kime aşık olabileceğimiz ve buna nasıl engel olmayacağımızı öğrendim. Oturduğum yerden okuduğum romanlar hem beni geliştirdi, hem olgunlaştırdı hemde hayatımda karşılaşabileceğim sorunlara, deneyimlere ve kazançlara karşı eğitti.
Ne demek istediğimi anlatabiliyor muyum ? Okuduğunuz kitaplar illa Klasik olmak zorunda değil. Fantastik, Tarihi Aşk ya da Polisiye romanlarından bile kendinize örnekler alabilirsiniz. Yeter ki o kitabı ne amaçla okuduğunuzu bilerek odaklanın ve kendinizden bir şeyler bulmaya çalışın. Yoksa o kitap hiç çekilmez. :D Okuduğum her kitapta mutlaka bir karaktere vurulurum, severim, sözlerini örnek alırım ya da "işte bu benim" derim. O karakter Lux serisinden Katy oluyor. Ama tabii ben henüz Daemon Black gibi birini bulamadım. :D

Evet, bu haftalık saçmalama kapasitem bu kadar :D Bir dahaki ilham perili yazımda görüşmek üzere !

Sevgiler, öpücükler ; Jane

3 yorum:

  1. Resmen hislerime tercüman olmuşsun! Elimde vampir kitabı görünce yüzünü buruşturan insanların suratlarını dağıtmak istiyorum -.- Ivashkov aşkımızdan tut sınıftaki hallerimize kadar aynı olmamızı ağzım açık okudum! Ayrıca SPN izliyosun. Vay be. 40 yıllık dostummuş gibi sevdim seni :dD:D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah Nihan sen nerelerdeydin bu zamana kadar ! :D Yorumuna acaip sevindim. Benim gibi insanlarla karşılaşmaya bayılıyorum ! Seninle tanışmak isteği ile kocaman sevgiler, öpücükler...

      Sil
  2. Resmen az önce duygularımı okudum sanki aklımdan geçmişte başka biri yazmış kadar oldum! Özellikle Cassandra Clare in Ölümcül Oyuncaklar Serisini şu an okuyorum ama biraz zorlaniyorum çünkü yaşadığım yerde hiç satılmiyor ama neyse =) ♥Alacakaranlık♡Ölümcül Oyuncaklar♥

    YanıtlaSil