Pages

21 Haziran 2013 Cuma

Kitap Önerisi : Vampir Akademisi / Richelle Mead

   
 Şu ana kadar blog'um da hep çok sevdiğim ve favori olan kitapları ve kitap serilerini önerdim,yorumladım. Bunlardan biri de Vampir Akademisi. Bu seriye tapabilirim,bayılabilirim ve kitapları için çıkarmayacağım cazgırlık olamaz. Çünkü seride aşırı çok sevdiğim,sanki gerçekmiş gibi kıskandığım,hayaller kurduğum bir karakter var.Ona daha sonra tekrar geleceğim.Şimdi seriyi tanıtıp,içimdekileri dökmem lazım.Anlat anlat doymam bu seriye.

Orijinal kapağı

   Etrafımda, vampir romanları okuduğum içinde dalga geçen benle uğraşan milyon insan var diyebilirim. Hatta normal konulu bir roman okuyunca şaşırıyorlar bile. Ama bilmiyorlar ki bu vampirler ne çekici, ne maceralı ne  feci ! Onlar bunlardan mahrum ola dursunlar ben favori serimi doyasıya anlatayım. Vampir konulu seriler denilince akla ilk Alacakaranlık, sonra Gece Evi ve sonra da Vampir Akademisi geliyor. Hem dünyada hem ülkemizde çok ses getiren, birbirinden nefis seriler zaten. Ama huyum kurusun bir seriye başladığımda ilk kitabında sıkıldığımda bir kaç ay ( 3-4 ay olabiliyor ) ara verip tekrardan şans vererek o seriye devam ederim ve bilin bakalım ne olur ? O seriye tutulmuşumdur. V.Akademi serisinde de aynen böyle oldu. İlk kitabı bitirmek bir işkenceydi zaten. Kapak fotoğrafları bile tiksindirici geliyordu.Ama sonra seriyi öneren arkadaşımın ısrarıyla devam ettim ve 2.kitaba başladım.Sonrasında bende ipler koptu. 5.kitaba kadar jet hızıyla okudum.O sırada 5.kitap yeni çıkmıştı fırlayıp,gidip onu okudum. Tam 1 sene işkenceli bir şekilde 6. ve son kitabı  bekledim ve sonunda onu da okuyarak kendimi boşluktan aşağı fırlattım. Sanırım duygularımı yeterince anlatabildim. Çünkü aynen öyle oldu. Seriyi okuduğum zamanlar aklıma geldikçe sarhoş gibi oluyorum. Vay be diyorum, nasıl okumuşum öyle. Sonrasında zaten karşıma biri çıkıp,vampir olmak ister misin diye sorsa boynumu uzatıp hadi  bitir şu işi bile diyebilirdim. O gün bugündür vampirler ve ben mutluyuz.Ayırmasınlar bizi. :D

Ülkemizde bu kapakla yayınlandı

2 seneye önce göre konusu çok dikkat çekiciydi. Bir akademi düşünün. İçinde farklı türlerden vampirler var. Moroi ( zengin , özel yetenekli ve değerli üst kademeli vampirler ) , Dampir ( Moroi ve insan birleşiminden doğan değişik bir tür ) , Strigoi ( Kötülük dolu,kırmızı gözlü,vahşi ve düşman vampirler ) gibi değişik isimlerden oluşan bir tür. Bir de gardiyanlar var.Bunlar Moroi'leri koruyan özel eğitimli Dampirler.Zaten akademinin amacıda bu. Dampirleri yetiştirmek ve Moroi'leri koruma altına almak. Serimizde,yerinde duramayan,en yakın arkadaşının gardiyanı olmak isteyen asi güzel Rose Hathaway ; Moroi olan ve Rose'un en yakın arkadaşı olan sarışın güzel Lissa Dragomir ; sert yapılı,çekici bir gardiyan olan Dimitri Belikov ve son olarak Moroi olan fakat alaycı bakışlara maruz kalan feci yakışıklı Christian Ozera gibi ilerde kendi arkadaşlarınızmış gibi benimseyeceğiniz mükemmel karakterler var.



Vampir Akademisi : İlk kitaptan olaylar genellikle bu dört karakter arasında geçiyor ama yan karakterlerde var elbette. Konusu kısaca şöyle ; Rose ve Lissa 2 yıl önce akademiden kaçmışlardır.Nedeni ise Lissa'nın bazı sorunları ve korkularının olması.Rose'da en yakın arkadaşını korumak için onunla beraber kaçıp,hayatını riske atmıştır.Çünkü Strigoiler her an karşılarına çıkabilirler. Ama buna gerek kalmadan Dimitri Belikov onları buluyor ve tekrardan Aziz Vladimir Akademisine geri dönüyorlar. Lissa, daha sıkı korunurken ve Christian Ozera ile yakınlaşmaya başlarken Rose'da kendisinden 7 yaş büyük Dimitri Belikov'dan özel dersler alıyor.Çünkü eğitiminde geri kalmıştır.Gardiyan olmak istiyorsa,acımasız Belikov'a katlanmak zorundadır. Bu sırada ona hayran olmamak ya da etkilenmemek mümkün değil. Rose onu "Tapılası Tanrı" olarak nitelendiriyor. Ama aşkları yasak. Bir öğretmen ve öğrenci ilişkisi olmamalı.Ve Lissa'yı korumaya odaklanmalılar.Ama işler iyi gitmiyor ve sürpriz olaylar oluyor...


İlk kitabı okurken sıkılmıştım çünkü bilmediğim yeni ve karmaşık terimler vardı. ( Yukarda açıkladığım Moroi,Strigoi ve Dampir gibi...) Ve bir serinin ilk kitabı her zaman riskli olur. Çünkü karakter tanıtımları, olayları anlatma şekli ve seriye alıştırma çabaları dikkat dağıtabiliyor.. Bazı yazarlar bunu çok sürükleyici yapıyor bazıları ise kendilerini daha sonraki kitaplarda belli ediyor. Richelle Mead'de öyle yapmış anlaşılan. Yine de müthiş bir hayal dünyası,gücü ve kurgusu. Karakterlerin kişisel özelliklerinden,isimlerinden tutun olayların değişim süreci ve şaşırtıcı olaylara kadar okuyucuyu şekilden şekle sokuyor. Ki bu daha ilk kitap. Sonraki kitapların yorumlarını yaptığımda kendimden geçebilirim.Onları da detaylı anlatmak için sabırsızlanıyorum. Ama şimdilik seriyi buraya kadar anlatıyorum. Yoksa tüm blog bu yazıyla dolabilir. :D

Serimizin biricik yazarı :)

Hayal dünyalarını kıskandığım yazarlardan biri olan Richelle Mead'in bu müthiş serisini gerçekten okuyun derim. Bu seriden mahrum kalmanızı istemem. Hem şanslısınız ki seri tamamlanmış ve hepsi ülkemizde yayınlanmış durumda. 6 kitaptan oluşuyor ve bir de yan serisi var. Yan serisi derken ; Vampir Akademisinde ilerleyen kitaplarda tanıyacağımız Adrian Ivashkov, Sdyney Sage ve bir kaç karakterin ağırlıklı olduğu bir seri. Ona daha sonra geleceğim.Kalbim yeterse tabii :P

Bu daha başlangıç, diğer kitapların yorumlarında benimle birlikte uçuşa geçebilirsiniz. Yaz tatilinizi iyi değerlendirin ve ilk kitabı kapın derim.

Not : Vampir Akademisi de film olan serilerden biri.Şu an henüz ilk filmi çekim aşamasında. 14 Şubat 2014'de vizyona girecek.Kitabı okumadan önce, karakterler için seçilen film oyuncularını görmeyin derim. Sizin hayalinizdeki karakter görünümleri daha önemli ve değerli. :D




Alıntılar

...Bizden daha yaşlıydı. Yirmili yaşlarının ortalarındaydı ve düşündüğüm kadar uzundu. En azından iki metreye yakındı. Farklı koşullar altında, mesela çaresiz kaçışımızı engel olmadığı bir durumda, oldukça çekici olduğunu kabul edebilirdim. Omuzlarına gelen kahverengi saçlarını atkuyruğu yapmıştı. Gözleri koyu kahverengiydi. Uzun,kahverengi bir pardösü giymişti, uzun bir elbiseyi andırıyordu.
(Rose'un Dimitri'yi ilk gördüğüm zaman, onu tarif edişi.)

***

...Keyfim yerine gelmiş gibi davranarak "Okuldan sonra programın var mı?"
    Yüzünden hayaletimsi bir gülümseme geçti. "Bu kadar piskotik olmasaydın, seninle vakit geçirmek eğlenceli olabilirdi."
"Bende senin için aynısını düşünüyordum." Başka bir şey söylemedi. Sadece gülümsedi ve gitti.
( Rose ile Christian Ozera arasında geçen bir konuşma.)

***

...Yutkunarak bir kere daha sordum. "Sence ben güzel miyim?"
   Beni her zamanki gibi büyük bir ciddiyetle izliyordu."Bence çok güzelsin.
"Güzel mi?"
"O kadar güzelsin ki bazen içim yanıyor."

( Rose ve Dimitri'den romantik anlar. :D )

Sevgiler,öpücükler ; Jane


3 yorum:

  1. Yakın zamanda bitirdiğim bir seri. Ben de ara verecek kadar sıkılmıştım ama Lissa'nın odasında bulunan "felaket"lerden sonra kitaba hiç ara vermeden, birinin bitmesine 100 sayfa kala diğerini alarak hızla devam ettim. Tüm yaz boyunca VA'yı okudum. Çok feci bağlandım ve 14 Şubat'ı iple çekiyorum :)

    YanıtlaSil
  2. Çoğu vampir akademisi okurları vampir akademisi serisi gibi altı kitaptan oluşan bir yan seri olduğunu bilmiyor. Bloodlines yani kan bağı. Rose bu kitapta yok ama Adrian var. Kitapları daha okuyamadım malesef. Ve VA'nın filmini sabırsızlıkla bekliyorum.

    YanıtlaSil
  3. harika harika harika 14 yasindayim ve nerdeyse 6 kitabida 14kere okumuas olabilirim . canim sıkılinca acip baktigim ve ezberledigim nadir kitaplardan . bu kitap icin deger ..

    YanıtlaSil