Gelmiş geçmiş en uzun sürede okuduğum kitap olarak rekorumu Şimdi Mezar Zamanı'yla kırdım. :D Daha önce Gece Evi serisinin Kader kitabını 10 günde falan okumuştum. Bu kitabı ise yaklaşık iki hafta da falan okudum. Bunun nedeni, yine üniversiteye hazırlık sınav çalışmalarımdan dolayı günde iki bölüm falan okuyordum kitabı. Eh, öyle olunca kitap beni baydı ve uzun sürede bitti. O yüzden ben eski yöntemimi devam ettiriyim.
Bunlar boş laftı. Gelelim Cat&Bones ikilisinin 6.kitaptaki macerasına. (Aslında yan serideki kitapları da sayarsam 8. kitap oluyor.) Bu kitapta bol bol romantizm ya da Bones'un süper çekici yanlarını beklemeyin. Yazarımız olayın macerasına, heyecanına falan odaklanmış. Çiftimizin samimi sahneleri azdı ve açıkçası Bones'un eski hallerini özledim. Bu kitapta aşırı korumacı, sert ve soğuk gibiydi. Ian olmasa kitapta gülünecek bir sahne bile yoktu. O yüzden bu kitabın yıldızını Ian olarak ilan ediyorum. :D
Bones :"Duyduğum tek şey 'şu sarımsakları sarımsaklasak da mı saklasak' tekerlemesiydi. O kadar çok tekrar etti ki kendime kalbime kazık saplamak istedim."
Önceki kitapta Cat, Vuudu Kraliçesi Marie'den bazı güçler alarak, hayaletleri birer mıknatıs gibi kendisine çekmişti. Hayalet dostu Fabian'da bunlardan biriydi. Sorun şu ki Cat nereye giderse gitsin hayaletler peşinde ve yeri geldiğinde ona itaat bile ediyorlar. Bu kitapta, aslında bu güç işe yaradı bile diyebilirim.
Kana susamış bir hayalet olan Kramer, asırlar önce yaşamış bir cadı avcısıdır. Ve her Cadılar Bayramı'nda masum kadınları kurbanları olarak seçip, bir çok işkence ile akıllarını, ruhlarını ve kalplerini mahvedip bundan zevk almaktadır. Bunları yaparken elbette hayalet cisminde olmuyor. Cadılar Bayramı'na özel ete kemiğe bürünebiliyor. Masum kadınları korumak için Cat ve Bones, onu sonsuza kadar öbür tarafa göndermek için bir çok mücadele vermek zorunda kaldı.
"Beni asıl endişelendiren, son dört saldırısından üçünün öncelikle sana yönelik olmasıydı."
"Ne diyebilirim ki ? Karşı konulamaz biriyim."
Kramer'in izini, Fabian'ın hayalet arkadaşı Elizabeth sayesinde kolayca bulabiliyorlar. Çünkü Elizabeth, o cadı avcısı yüzünden ölmüştür ve intikam almak istemektedir. Hayaleti çağırabilmek için Spade'in önerisiyle bir medyum olan Tyler'a giderler. Adam bildiğiniz eş cinsel ve resmen Bones'a sulandı. :D O sahnelerde sırıtmamak imkansız. Her neyse, ama Kramer o kadar güçlü ki Tyler'ı bile alt etti. Bu yüzden Cat ve Bones başka bir çözüm yolu aramaya başlarlar. Doğaüstü varlıklarla ilgili araştırma yapan bir grubu bulurlar ve nasıl tuzak kuracaklarını öğrenirler. Fakat her şey bu kadar kolay değildir. Kramer'in izini sürebilmek için bu cadılar bayramındaki kurbanlarının izlerini sürerler. Eh, bunları yazmak kolay. Okuması daha çok zordu. Bones ve Cat bu olaya o kadar çok odaklandılar ki birbirlerine vakit ayıramadılar. O yüzden okurken baya bunaldım. Amma, sonlara doğru heyecan, hareketlilik olunca bende de bir okuma isteği arttı ve bir baktım ki kitap bitti.
Bones'un benim için ne anlama geldiğini ifade edebilecek sözcükler vardı ama bin yıl boyunca, şimdiye kadar konuşulmuş bütün dilleri öğrensem de bu hissi tanımlayacak kelimeleri bulamazdım.
Kramer dışında bir de Madigan diye bir adam var ki... Kesin son kitapta başlarına büyük bir bela olucak. Madigan, Cat'in amcasının şirketinin başına gelen yeni yönetici. Ve acaip sinir bozucu, kıl bir adam. Okurken, kitabın içine dalıp Bones'un yapamadığı işlemi yapıp, Madigan'ın boynunu kırasım geldi. O derece sinir etti beni.
Bunların dışında Ian kesinlikle kitapta en komik, eğlenceli, kafa dağıtan karakterdi. Son sayfalarda hele kitabı bırakıp resmen adamın sözlerine kahkaha attım. :D Beni çok eğlendirdi. O yüzden kitap bitmesin bile istedim bir an. Yazar kesinlikle Ian'a daha çok ağırlık vermeli. Hatta ona bir tane kitap bile yazabilir ama şöyle bol eğlenceli, komik, kahkaha dolu bir kitap olucaksa yazsın.
Kitabın sonunda elbette bizimkiler galip çıkıyor. Gülümseyerek kitabı bıraktım. Artık Gece Avcısı serisinde okunacak son bir kitap kaldı. O da artık taa ne zaman çıkar kim bilir ? (Artemis Yayınevine gönderme yapıyorum. Yurt dışı tarihinden bir altı ay sonra çıkarırlarsa hiç şaşırmam.)
Ian yere inerken toprakta oluşturduğum uzun ize dik dik bakarak, "Şahane iniş," dedi. "Biz dikkat çekmemeye çalışıyoruz, sense buraya meteor çarpmış gibi görünmesine yol açıyorsun."
"Daha ölmeyene dönüşeli iki yıl oluyor, şimdiden uçabiliyorum. Senin kanatlarını bulman ne kadar sürdü güzel çocuk ?"
Her ne kadar bu kitapta Cat&Bones çiftini pek anlamayıp, sevemesem de onlar benim canım ya. Seri bitince yokluklarını çok arayacağım kesin. Umarım son kitapta eski Bones'u okuruz. Yaramaz, yerinde duramayan, esprili ve yeri geldiğinde korumacı olan Bones'u... Cat bu kitapta aynı Cat'di. Cesurca savaşan, hareketli ve alaycı cümleleriyle beni memnun etti. Özellikle mücadele ettiği sahneler muhteşemdi. Okurken "vay be Cat, bu kez kendini aştın" bile dedim ama sanki bir şeyler eksikti... (Jane'de hiçbir şeyden memnun olmuyor di mi ? Çok kitap okumanın dezavantajları işte. :D)
Sevgili Frost, bir sonraki kitabında görüşmek üzere !
"Tanrım Azrail! Kel kafan ve üzerindeki islerle, birinin ateş silahıyla saldırdığı bir mankene benziyorsun."
"Ian, bu pisliği tutuyor olmasaydım şimdi yerde olurdun." dedi Bones, dişlerinin arasından.
"Ben kimseyi tutmuyorum," diyen Spade, Ian'a adamın yalpalamasına sebep olacak kadar sertçe vurdu.
Not: Kitapta bazı yerlerde aklıma Supernatural geldi. Onlar takıntılı ruhlar için tuz kullanırken bizimkiler ada çayı kullandı. Bir hayaletin peşine düşmeleri falan aklıma Winchester kardeşlerini getirdi. :D Paranormal seven bir kızın dramı işte.
Sevgiler, öpücükler ; Jane
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder