Pages

18 Eylül 2013 Çarşamba

Kitap Yorumu : Gül Tanrıçası - PC Cast


    Uzun zamandır Tanrıça serisini okumuyordum. Yeni çıkan kitapları elimde ama nedense bir türlü okuyasım yoktu. Ve en sonunda Gül Tanrıça'sını okudum. PC Cast okumayı özlemişim dedim.
Gül Tanrıçası, bana biraz Bahar Tanrıçası'nı hatırlattı. Kurgu ve konu hemen hemen aynı diyebilirim. Tabii farklılıklar da vardı ama sanırım Gül Tanrıçası biraz daha ağır işledi. Bu da biraz sıkılmama neden oldu ama en azından kitabı bitirdim. :D Eğlendiğim yerler oldu mu ? Elbette. PC Cast bu ! İnce bir espri anlayışı var yazarımızda.

"Bir dengenin kurulması gerek, Mikado. Işığa karşı karanlık, iyiye karşı kötülük, yaşam karşı ölüm. Denge olmazsa hayat döngüsü iflas eder."

Ve bu kitap bana çok fazla bir şekilde Gece Evi serisini anımsattı. Ritüeller ve dört ana element ; ateş, su, toprak ve hava, kitapta yer alınca "yanlış kitabı mı okuyorum yoksa" diye şüphelenmeme sebep oldu. Serilerin yazarları aynı olunca benzerlik kaçınılmaz oluyor.
Bu seferki Tanrıça'mızın konusu ise ; Mikki -Mikado- Empusai, hastanede çalışan genç bir kadındır. Fakat tuhaf rüyalar görmektedir. Rüyalarındaki adam ise pek normal biri değildir.Boynuzları olan, sert yapılı biridir. Canavar-erkek karışımı. En yakın ve psikolog olan arkadaşı Nelly'e bundan bahseder ama arkadaşı bunu bilinç altı oyunu olduğunu söyler. Fakat Mikki, diğerleri gibi sıradan biri değildir. Anne tarafından gelenek haline gelen gül yetiştirme işinde çok ustadır. Bazı zamanlar kanıyla gülleri besler. Bir gün yanlışlıkla bir ritüel yapar ve kendini Gül Diyar'ında bulur. Gül Diyarı, yıllardır bir lanete mahkum kalmıştır. Çünkü Tanrıça Hekate, diyarın Koruyucu Asterius'u Gül Diyarı'nın Empusa'sı ile yakalayınca herkesi lanetler. Ve bu laneti ancak başka nesildeki Empusa kaldırabilecektir. Şansa bakın ki bu kişi Mikki Empusai'dir. 
Yeni bir dünya, yeni bir ortam ve yeni kişiler elbette Mikki için zor bir durum olur. Nedimeleri olan Ateş, Su, Toprak ve Hava temsilcileri sayesinde ortama ayak uydurur ve Gül Diyarı'ndaki, lanetten dolayı solmuş olan gülleri yeniden canladırmaya çalışır. Bir gün Koruyucu Asterius ile karşılaşır. Ve bilin bakalım bu Asterius aslında kimmiş ? Mikki'nin "tuhaf" rüyalarını süsleyen, boynuzlu ve canavarımsı yaratık olan adamdır. 

"Tek bir sözle ruhuma dokunabiliyorsun, Mikado."

Aralarındaki çekim, kitapta bariz hissediliyor ama Koruyucu bu sefer Diyarın Empusa'sından uzak durmaya yeminli. Mikki ise yıllardır aradığı aşkı, onda bulduğu için onu bırakmamaya kararlıdır. Eh, artık bu imkansız ve çekim gücü fazla olan aşkı siz düşünün.

Mikki karakterini sevdim çünkü ; ruhsal olarak çok güçlü ve cesur biri. Edebiyat bilgileri açısından da hayran kaldım. Çok iyi bir okuyucu. :D 

"Ve işte sana son dakika haberi : O beş para etmez dediğin romantik kitaplar diğer türlerdeki bütün kitaplardan çok daha fazla satılıyor. İhtiraslı ve güçlü kadınlarla birlikte onurlu, kahraman erkeklerin olduğu dünyalar yaratıyorlar. Onları okumayı denemelisin. Bu hor gördüğün kadın yazarlar, sana gerçek bir erkek olmak için nelere ihtiyaç duyduğunu rahatlıkla öğretebilirler."

Ayrıca, canavar-erkek ve korkutucu,sert görünümüyle Koruyucu'ya aşık olması onun ne kadar ön yargısız olduğunu da göstermiş oldu. 
Koruyucu karakterini sevdim mi ? Evet, çünkü çok anlayışlı biri. Etrafındaki herkes ona tiksindirici ve küçükseyici bakışlar atsa da o dimdik ayakta durup, görevini gerçekleştirdi.

Bir kadının dokunuşu... Aslında ne kadar da küçük ve basit bir şeydi. Evet, sıradan bir şeydi... Eğer yasaklanmış değilse.

Kitabı sevdim mi ? Diğer Tanrıça kitaplarına göre biraz sönük ve sıkıcı olmuş. İlk 200 sayfa neler oldu, neler geçti pek anlamadım. Sonrasındaki olaylar güzeldi. Özellikle Diyar'daki bazı kadınların, dünyadaki insanların rüyalarını, hayallerini ve dileklerini gerçekleştirme biçimleri çok hoşuma gitti. Yazar bu konuda hayal gücünü sonuna kadar kullanmış ve bana da çok mantıklı geldi. Bir fırsatım olsa rüya ya da hayal gerçekleştirme işlemini yapabilirdim. :D (Milyon kere, rüyalarımın gerçekleşmesini dilemişimdir. O yüzden bu işe çok özendim.) Bunun dışında... yazarın hayal gücüyle, mitolojiyi harmanlaması sonucunda ortaya çıkan bu kitabı sevdim. :D 
Bir sonraki Tanrıça kitabında -Aşk Tanrıçası- görüşmek üzere !

Sevgiler, öpücükler ; Jane


2 yorum:

  1. Evet, ben de okurken biraz sıkılmıştım. Bir haftada bitirdim. Ama son kısımlar nasıl geçti anlamadım. Ben bu yazara bayılıyorum. Çok güzel yazıyor.

    YanıtlaSil
  2. Bir günde okudum ben açıkçası, aralarındaki çekim ve neler olacağının merakı beni kitabı okumaya itti. Çok güzel bir kitaptı.

    YanıtlaSil