Pages

13 Eylül 2013 Cuma

Kitap Yorumu/Önerisi : Yüreğe Söz Geçmiyor - Julia Quinn


Pek çok kadın, tek bir öpücükle masumiyetini yitirmiştir. - Lady Whistledown

   Büyük büyük büyük bir belaya bulaştım. Tarihi Aşk Romanları ! Elimdeki kitabı yiyip, bitirmemek için kendimle çok savaştım ama artık sonlara doğru bende ipler koptu ve bir de baktım ki kitap bitmiş...
Bu aralar kendimi çok şanslı hissediyorum. Çünkü çok eğlenceli, sürükleyici ve beni resmen içine gömen kitaplar okuyorum. Umarım aynen böyle devam ederim. :D

Yavaşça dudaklarını geri çeken Simon, başını yana doğru çevirdiğinde, antrede beklemekte olan Anthony, Benedict ve Colin'i gördü. Anthony, tavana bakıyor, Benedict tırnaklarını inceliyor ve Colin de utanmadan onları seyrediyordu.

Julia Quinn, tarihi aşk türünde çok okunan ve çok sevilen bir yazar. Uzun zamandır yazarın kitaplarını okuyacağım deyip duruyordum sonunda bir kitabını bulup,aldım ve gömüldüm. Aslında okuduğum kitap bir seri. Bridgerton Serisi. Ve turnayı gözünden vurmuşum. Tarihi aşk romanlarına başlangıç için süper bir tercih yapmışım. İki yıl öncede bir kaç tarihi aşk romanı okumuştum ama bu kitap gibi mükemmel değildi. 
Kitabı okurken o kadar çok eğlendim ki... Bunu tarif etmek imkansız. Bazı yerlerde durup "bunu kesinlikle bir yerlerde paylaşmalıyım, çok komik" dediğim oldu. Tabii hangi birini paylaşsam bilemedim, kafam karıştı. Öyle kuru kuru alıntılar okumakla da olmaz. Kitabı alıp, içine gömüleceksiniz. Anca öyle tadı çıkar. :D
Neyse, Yüreğe Söz Geçmiyor'un -The Duke And I- konusundan bahsetmek gerekirse ; olaylar Londra'nın 1800'lü yıllarında geçiyor. Kitabın başlangıcı, erkek karakterimiz Simon Arthur Henry Fitzranulph Basset'ın -yani kısacası Simon Basset - doğumuyla başlıyor. Hastings Dükü, yıllar sonra bir oğlana sahip olmuştur ve fakat Düşes'ini -eşini- kaybetmiştir. Simon, dadısı sayesinde çok sağlıklı bir şekilde büyür ve gelişir. Ama bir sorun vardır. Dört yaşında olmasına rağmen konuşamamaktadır. Hastings Dükü bu durum karşısında dadısını suçlar ve konuşmasını sağlamasını emreder. Dadısı, Simon'a konuşmayı öğretir ama bu sefer de başka bir sorun vardır. Simon Basset, kekeleyerek konuşmaktadır. Hastings Dükü buna daha fazla katlanamaz ve oğlunu terkederek Londra'daki bir başka evine taşınır. Simon, bu durum karşısında çok üzülür ve hırslanır. Kekelemeden konuşmaya başlar. Fakat bu zaman boyunca babasına mektuplar yollar. Ne yazık ki cevaplar alamaz. Simon, o gün bir karar verir. Eğer babasının istediği gibi bir evlat olamıyorsa, onun istemediği bir türde evlat olmaya karar verir. Ve Londra'nın en çapkın, en karizmatik ve en etkileyici Dükü, Simon Hastings ile tanışın !

"Ne yapacağım şimdi ?"
Simon ona baktı ve gülümsedi. "Beni sevebilirsin. Beni sevdiğini söylemiştin ya." Kaşlarını çattı. "Bu sözünü geri almayacaksın, değil mi ?"

Daphne Bridgerton, evlenme çağına gelmiş, saf, komik ve üç büyük abisi sayesinde artık erkekleri çok iyi tanıyan bir genç kızdır. Annesi Violet'te bunun farkındadır ve habire onu Düklerle tanıştırmaya devam eder. Balolarda kızını peşinde sürükleyerek damat arayışına kapılmıştır. Bu sevimli, sempatik kadının Daphne'den sonra daha evlendirecek üç kızı daha vardır. Ah bir de feci yakışıklı dört oğlu... Bridgerton ailesiyle tanıştırmadım mı sizi ? Sosyete de oldukça tanınmış olan bu aile de dört erkek dört kız olmak üzere sekiz çocuk vardı. İsimlerindeki ironeyi yakalayın ; Anthony, Benedict, Colin, Daphne, Eloise, Francesca, Gregory ve Hyacinth. Bu kardeşler birbirlerine gerçekten çok benzemektedir. Saç ve ten renkleri hepsinin aynıdır. Koyu kahverengi saçları ve etkileyici tenleri... Erkekleri - ilk üç erkek kardeş- uzun boylu, kaslı, geniş ve gösterişli birer beyfendiler. Kızları ise -özellikle Daphne, çünkü diğerleri daha küçük- oldukça güzeller. Colin ve Daphne dışında hepsinin göz renkleri de kahverengi. Daphne'nin de gözleri kahverengi ama hafiften yeşil tonları da var. Colin'in ise yemyeşil... Ona daha sonra geleceğim. :D

"Sen en yakın arkadaşımın kardeşiydin. Bana tam anlamıyla yasaklanmıştın. Ne yapabilirdim ki ? Hiçbir şey yapamıyordum," dedi "Hayal etmenin dışında."

Çılgın Bridgerton ailesini, kısaca tanıttıktan sonra anneleri Violet'in maceralarını anlatıyım. Kadıncağız, evlenme çağına gelen kızını evlendirmek için elinden gelen her şeyi yapmaktadır. Fakat Cemiyet Haberler gazetesindeki esrarengiz yazar Lady Whistledown, Bridgerton'lara takıntılıdır ve her fırsatta Daphne'yi ele alır.Lady Whistledown'u, kitapta okurken kim olduğunu çok merak ettim ki hala merak ediyorum. Kadının her yerde gözü var. Her sırrı biliyor ve gözünden hiçbir şey kaçmadan yazılarına ekliyor. Herneyse, şimdi Simon ve Daphne hikayesini kısacık ve merak uyandırıcı bir şekilde anlatayım da aklınız kitapta kalsın. :D 

Simon, Daphne'in en büyük abisi Anthony'nin çok yakın bir arkadaşıdır. Londra'ya geri dönünce arkadaşıyla görüşür ve mecburiyetten bir baloya katılmak zorunda kalır. Ve o baloda elbette Bridgerton ailesi de yer almaktadır. Daphne, peşindeki yılışık Dük'ten kurtulmaya çalışırken, balodaki kadınlardan kaçmaya çalışan Simon'la karşılaşır. İkiside birbirinden çok etkilenir ama Simon, Daphne'nin en yakın arkadaşının kardeşi olduğunu öğrenince aralarına mesafe koyar.
Erkekler arasındaki kural 1 : Birbirlerinin kız kardeşlerine yan gözle bakmak yok !

"Güldüğün zaman, ağzın neredeyse yüzünün yarısını kaplıyor."
"Simon ! Bu çok kötü bir şey!"
"Bence çok çekici."
"Kötü bir görüntü."
"Arzulanacak bir şey."

Ki Anthony çok korumacı bir abi. Her neyse, bir gün yine aynı baloda 
Daphne'yle karşılaşan Simon, ona bir teklifte bulunur. Daphne, acilen bir Dükle evlenip, dedikodulardan kurtulması gerekiyor ; Simon'da etrafındaki Lady'lerden uzak kalmak istiyor. Eğer birbirleri berabermiş gibi rol yaparlarsa Simon, Lady'lerden kurtulur, Daphne ise artık ulaşılmayan bir kadın gibi görüneceği için kısmetleri daha çok artacaktır. Bu antlaşma sayesinde amaçlarına elbette ulaşırlar. Violet zaten mutluluktan havaya uçacaktır. Fakat Anthony sinir krizlerine girmeye başlar. En yakın arkadaşını öldürmeyi bile düşünür. :D Aslında bu kadar korumacı ve sert göründüğüne bakmayın. Hem Anthony hem Benedict hemdee Colin çok ama çok komik ve eğlenceli kardeşler. Okurken beni en çok onların komik halleri güldürdü. Özellikle Colin, çok rahat, eğlenceli, çapkın, esprili ve yakışıklı biri. :D  Anthony'de çok yakışıklı ama fazla korumacı bir abi. Benedict ise... sert görünümlü ama bu kitapta onu pek analiz edemedim.
Konuya geri döneyim. Simon ve Daphne bu durumdan çok mutlular elbette. Hem rahatlar, hem arkadaşlıkları çok iyi gidiyor. Sonra işler ciddiye binince ortalık karıştı. Simon, hayatında asla evlenmeyeceğine dair yemin etmiştir. Çünkü evlenirse unvanı devam edecektir ve babasının olan bu unvanı devam ettirmemeye kararlıdır. Ama, Daphne bir yolunu bulur ve Simon'ı kapar. Ki daha bir çok olaylar oluyor. Onları söylemeyeceğim. Kitabı az merak edin. :D Gerçekten çok eğlenerek ve zevk alarak okuduğum bir kitaptı. Tarihi aşk romanlarına takıntılı olmamı sağladı. Seriye devam etmek için sabırsızlanıyorum. Yazarın yazı dili zaten mükemmel, hiç sıkmıyor. Ya da "burası çok saçma ve gereksiz olmuş" dedirten bir tür değildi. Simon'ı kaptırdığımıza göre Colin'i gözüme kestirdim. :D Kitaplığımdan elime sık sık alıp, okuyabileceğim bir kitap mı ? Kesinlikle, kocaman bir evet ! 


"Colin Bridgerton, yemin ederim ki bazen senin üç yaşından büyük olmadığını düşünüyorum."
Colin "İlginç bir fikir" derken gülüyordu. "Bu da seni, bir buçuk yaşında küçük bir bebek yapar sevgili kardeşim."

Son olarak -gerçekten- eski tarzdaki aşkları okumayı sevdiğimi farkettim. Zaten 'Cehennem Makineleri' sayesinde bunu anlamıştım. Bu kitap sayesinde de kesinleştirmiş oldum. Eskilerde aşklar daha saf, daha dolu dolu ve daha zormuş. Eh bu da aşkı daha çok ulaşılmaz yapmış. 1800'lü yıllarda Londra'da yaşamak isterdim. Ya da bir mucize olup o yıllara dönmeyi dilerdim. Evet, daha çok saçmalamadan yazıyı bitiriyorum. :D
İşte böyleee, bir diğer Bridgerton macerasında görüşmek üzere !

Sevgiler, öpücükler ; Jane

Not : Size Simon'ın dış görünüşü hakkında bilgi vermedim di mi ? Sarsılmaya hazır olun ; uzun boylu, cüsseli, kaslı, hipnoz edici mavi gözler ve ellerinizi aralarına sokup karıştırmak isteyeceğiniz türde koyu kahve saçlar !

1 yorum:

  1. Şu anda okuduğum kitaptır kendileri 😃 Kitabı çok guzel özetlemişsin 😁 ben serinin diğer 3 kitabını okudum fakat ilk yayınlanan kitabı sona bırakmayı tercih ettim neden bilmiyorum ama çok guzel bütün seri buna garanti vermek gerekir 😇 kardeşler arasında favırim yok ama Benedict'in kitabı ve Sophie ile aşkı daha çok cezbetti beni ama kardeşlerden hiçbirini seçemem Colin sempatik yakışıklı Anthony karizmatik yakışıklı Benedict ise umursamaz yakışıklı ve ayrıca romantik tabi 😄😎 Ayrıca Simon'da keşke abimin boyle bir arkadaşı olsaydı dedirtecek bir türden bu kadın hep kitap yazsın yahu!!😋😂 okurken büyük keyif alıyorum😍🙈

    YanıtlaSil