Pages

17 Haziran 2013 Pazartesi

PuCCa Serisi

Seninle ilk tanıştığımızda iyiliğine inanmıyordum,ayrıldığımızda ise kötülüğüne.Şimdi,sanki seninle büyümemiş,onca şeyi yaşamamış,hatta hiç tanışmamış gibiyim.... 


PuCCa - Allah Beni Böyle Yaratmış 

PuCCa adıyla tanınan,dizüstü edebiyatında yeni bir çağı başlatan blogger yazar,3.kitabıyla yine kitap listelerinde bir numaraya ulaştı.O halktan biri.Bu kadar sevilmesinin ve okunmasının nedeni ise insanların -özellikle bayanların- dile getiremediği sözleri tatlı diliyle,sempatik halleriyle ve açık sözlülüğü ile kitaplarına yansıtmasıdır. Kitabını elinize aldığınızda sanki kendi hayat hikayenizi anlatan bir romanı okuyormuşsunuz hissini veriyor.Aslında günlük yaşantımızda o kadar benzer olaylar yaşıyoruz ki...Bazen "acaba bu sadece benim başıma mı geliyor,benim suçum ne" dediğiniz oluyordur.İşte PuCCa bu benzer olayları dile getirdiği için daha çok okunuyor.Ortak meselelerimiz,sıkıntılarımız,dertlerimiz...Her şeyi bir arada bulabileceğimiz kitap -blog- yazmış. Normalde çik-lit tarzı kitapları sevmem.Aslında PuCCa için tam çik-lit tarzıda denilemez.Fakat kitap resmen hayatımı değiştirdi.Daha doğrusu hayata bakış açımı değiştirdi. Sakın ola bu seriden edebi değerler,özellikler beklemeyin.Tamamen hobi olarak yazılmış,eğlenceli, yeri geldiğinde ağlatan yeri geldiğinde gülmekten karın ağrıtan bir seri. Türk okuyucuların -özellikle kitap okuma alışkanlığı çok olmayan ve bir kitaptan çok çabuk sıkılanlar- rahatlıkla okuyabileceğinden,tavsiye ettiğim bir seridir.Yaş kitlesi sınırlı değil. 7'den 70'e herkes okuyor.Hele ki erkekler okuduğunda aslında bayanların nasıl bir düşünce yapılarına sahip olduğu hakkında fikir ediniyorlar. Biz bayanlar çok güçlüyüz. Elimizdeki değerleri,kozları kullanmayı çok iyi biliyoruz. Özellikle bu seride erkekler hakkında daha çok bilgi öğreniyoruz.Aslında bildiğimiz hatta uyguladığımız şeyler fakat bunları bir başkasından okuyunca daha da farkına varıyoruz. Bu yüzden PuCCa hayatımızda önemli bir yer edindi. Onun kitaplarını okuyan insanları otobüslerde,duraklarda,okullarda hatta iş yerlerinde bile görebilirsiniz.



  PuCCa'yı bu kadar anlattıktan ve bazılarınız için tanıttıktan sonra gelelim 3.kitabın konusuna...Birinci kitabında 'Küçük Aptalın Büyük Dünyası' 'nda ilk anlattığı erkek arkadaşı Ankaralıyı bu kitapta daha yakından ve hayat hikayelerini en baştan okuyoruz. İlk kitabı okuyanlar bilir. Kızımız,Ankaralıyı zorla terk edip İstanbul'a geliyordu ve ondan intikam almak için blog yazmaya başlıyordu.Aralarda ondan kısa kısa bahsediyordu ama hepimizin kafasında soru işareti oluşmuştu. 'Kim bu Ankaralı?' PuCCa'nın tabiriyle "Ayaklarına kadar uzanan simsiyah montu ile Kenan İmirzalıoğlunun içerisine bisiklet pompasıyla hava basmışlar gibi duruyor." diye tanımladığı bu adamı bir ilk yaparak baştan sona tüm kitapta onunla olan geçmişini anlatıyor.Daha önceden merakla beklediğim için kitabı sabah elime aldığımda taa akşam gözlerim şiş bir şekilde yerine,bitirerek bırakmıştım.Olayları anlamlı,eğlenceli başlıklar altında oldukça akıcı ve sıkmayan bir dille yazmış.PuCCa yine döktürmüşte döktürmüş...Ve aslında kitapta verilen mesaj şuydu "Ön yargılarınızı kaldırın,bazen nefret sevgiye hatta en büyük acıya ; aşka dönüşüyor." Yine yeri geldiğinde kahkaha attırıp yeri geldiğinde de gözleri yaşlarla dolduran bir kitaptı.Okumalısınız.Sıkılmayacağınızı düşünüyorum.İlk defa okuyacak olanlar şanslılar ki arka arkaya 3 kitabını birden okuyabilirler.Aman dikkat ! Kitaplar kısa sürede bitebilir.Bu yüzden ya haftasonlarında ya da boş zamanlarınızda rahat rahat,sıcak kahvelerinizle/çaylarınızla beraber okuyun derim... İyi Okumalar !

1.Kitap : Küçük Aptalın Büyük Dünyası
2.Kitap : Ve Geri Kalan Her Şey
3.Kitap : Allah Beni Böyle Yaratmış.

Kitaplardan kısa kısa ön okumalar  :


Küçük Aptalın Büyük Dünyası : Mutlu son diye bir şey yoktu,mutluluk sonsuza kadar da sürmeyecekti,beyaz atlı prensesim şuan kim bilir hangi kızları götürüyordu.O o....çocuğunu beklerken başıma gelmeyen iş kalmadı,artık ondan da bir umudum kalmadı bu yüzden...

Ve Geri Kalan Her Şey : İki gündür evde Lost izliyorum.O adadaki mistik esrarı çözerken dizideki belli detaylara takılı kalarak,kafa dağıtıyorum.Mesela,şu kızlar kaş,bıyık,ağda,dip boyası gibi şeyleri nasıl yapıyorlar ? Onu da gösterip aradan çıkarsınlar bence.Hiç mi koltuk altı uzamaz anacım bir insanın ? Hadi elin Amerikalısının diyelim ki kılı uzamaz,o dip boyasını nasıl hallediyorlar ? O adaya sadece ve sadece ondan gitmek isterdi,yemin ederim. Bir de diziye kendimi öyle kaptırmışım ki rüyalarım bile alt yazılı olmaya başladı.Adam konuşuyor rüyamda,altta bir yazı beliriyor,onu okuyorum.Rüyanın sonunda da 'Pınar Batum' yazıyor.
Allah Beni Böyle Yaratmış : Tam karşımda,öylece duruyordu ya öylece,sanki o kadar acıyı bana yaşatmamış gibi,sanki onca seneyi onunla geçirmemişim gibi bakıyordu bana. Tanımış mıydı ? Muhakkak,boru mu beraber büyüdük,dört sene beraber yaşadık,beraber yapmadığımız tek şey unutmak eylemi olmuştu.Karşımdaydı şimdi,yaşlanmış epeyce.Kaşlarının ortasını hala alıyor ve hala aynı gülümsemeyle,gözleri küçülerek bakıyor.Hep merak ederdim, çok çok çok büyük aşklar seneler sonra birbirleri hakkında neler düşünürler diye.Ona sarılıp uyurken,ya bir zaman sonra başka birileriyle olursak,birbirimizi nasıl hatırlayacağız diye.Meğerse böyleymiş...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder