Pages

22 Haziran 2018 Cuma

Kitap Yorumu: Damızlık Kızın Öyküsü - Margaret Atwood

Merhaba
Şöyle uzun uzun kitap yorumu yapmayı özledim. Aslında o kadar güzel kitaplar okuyorum ki anca yorum yazabiliyorum. Mesela Damızlık Kızın Öyküsü'nü tam iki ay önce okudum. 😏 Ama bakınız şimdi yorumunu girebiliyorum. Olsundu, iş hayatını da çok seviyorum.
Eh, artık kitap yorumuna geçelim mi?

Margaret Atwood'un 1985 yılında yayımlanan Damızlık Kızın Öyküsü adlı romanı şu ana kadar okuduğum en korkunç distopya kitabıydı. Distopya türünü çok seviyorum. Olmayan ama olma olasılıkları olan dünyaları okumak gerçekten çok ilginç geliyor. Ama Damızlık Kızın Öyküsü'nü okurken aynı zevki almadım. Çünkü çok korkunç bir kitap. Gerçekleşme olasılığı sanki diğer distopya romanlarına göre daha fazla. Ve düşünsenize yazar bu romanını 1985 yılında yazmış! Taa o yıllardan adeta geleceği ön görmüş. Ay yok, umarım böyle bir şey gerçekleşmez.
"Biz iki bacaklı rahimleriz, hepsi bu." cümlesi bile kitabı özetleyebilir. Düşünsenize, bir gün uyanıyorsunuz ve her şey alt üst olmuş. Kadın olarak bütün haklarınız elinizden alınmış. Para harcamak, gezmek, eğlenmek, çalışmak ve daha aklıma gelmeyen bir sürü şey... Özgürlüğünüz elinizden alınmış. Kadınları sadece bir kabuk olarak gören örgütle çevreniz sarılmış. Ailenizden, çocuğunuzdan koparılıp tanımadığınız birinin evindesiniz. Artık Komutan denilen kişinin çocuklarını doğurmakla görevlisiniz. Sizi insan gibi görmüyorlar. Sadece rahmi ve doğurganlık özelliği olan bir şeysiniz. Değersiz. Korkunç ve itici bir durum.
Açıkçası kitabı okumaya başladıktan sonra işkence çekmeye başladım. Kitabın konusu başlı başına baş ağrıtan bir durum. Bir de yazarın yoğun ve karmaşık anlatım biçimi; belki kitabın iki farklı çevirmen tarafından çevrilmesi... bunlar kitabı okurken yorulmanıza sebep olabilir.
Ama konu olarak kitabı ele aldığımız zaman dolu dolu ve çarpıcı gerçeklerle kurgulanmış olduğunu görebiliyoruz. Dediğim gibi bundan 33 yıl önce yayımlanan bir kitabın günümüze bu kadar yakın olması biraz korkunç bir durum. Elbette kitaptaki gibi özgürlüğümüz elimizden alınmış ya da sadece çocuk doğurmakla görevli değiliz. Şükürler olsun! O günleri görmek de kesinlikle istemeyiz. Ama kitaptaki bazı şeyler günümüzü biraz yansıtıyor.

Size biraz daha detay vereyim. Karakterlerden çok bahsetmedim. Aslında kitap cidden karışık. Kitabı daha iyi anlamak için Nisan ayında İthaki Akademi'de düzenlenen Aslı Perker ile Damızlık Kızın Öyküsü Dizi/Kitap Analizi etkinliğine katıldım. Orada dizinin ilk bölümünü izledik. Diziyi izlerken detaylar üzerinde durduk. Aslı Perker, kitapla paralel bir şekilde kurguyu yorumladı. Kendisi bu kitabı üniversitede tez konusu olarak seçmiş ve daha kitap ülkemizde basılmamışken orijinal dilinden okuyarak tezini hazırlamış. O yüzden onun anlatımıyla adeta aydınlanma yaşadım.
Aslında kitabı yorumlamak dehşet zor. Böyle kolay lokma bir kitap değil. O yüzden hem birine aktarmak hem de sindirmek çok zor.
Benim gibi özgürlüğüne çok düşkün biriyseniz bu kitap sizi çok sarsacak. Okurken çok çaresiz hissettim. Kendimi baş karakterin yerine koydum ve boğuluyormuşum gibi hissettim.
Kitabın dizisi de var. İzlemeye korkuyorum inanın. Kitabı okurken bu kadar dehşet içinde kaldıysam izlerken herhalde kalp krizi geçirebilirim.
Ne olursunuz, hayatınızın bir döneminde bu kitabı okuyun. Size çok şey katacağına eminim.
Ne diyebilirim ki, iyi ki yazıyorlar. İyi ki böyle kitaplarla karşılaşıyorum. İyi ki okumayı seviyorum. 😍

Kocaman sevgiler, öpücükler: Jane

1 yorum: