Pages

21 Ocak 2015 Çarşamba

Kitap Yorumu: Tatlı Şeytan - Windy Higgins


Merhabalar...

Güzel bir kitapla geri geldim. Zaten bu aralar evde çok güzel zaman geçiriyorum. Üç gündür, aralıksız Tatlı Şeytan'ı okudum. Bir yandan How I Met Your Mother izliyorum. Bir yandan da okul başlamadan sezon sezon dizi indirip, depolama yapıyorum. Yani diyeceğim o ki; asosyal gibi görünsem de çok meşgulüm. (Yandan dil çıkarmalar...)

Gelelim Tatlı Şeytan'a... Bu kitabı Goodreads'de çok sık görmeye başlamıştım. Hem kapakları güzel hem de konusu ilgimi çekmişti. Sonra bir baktım GO!Kitap, Tatlı Şeytan hazırlıklarına başlamış. İstanbul Kitap Fuarı'nda kocaman tanıtımlarını görmüştüm. Daha da merak eder oldum. Ve kitap geçen hafta elime ulaştı. O sırada Hiçliğin Kıyısında'yı okuduğum için kitap biraz bekledi ama sonra ona gömüldüm.

Çok akıcı bir dili vardı. Yani, günde rahat bir yüz küsür sayfa okuyabilirsiniz. O yüzden kitap bende çabuk bitti. Hızlı okuduğuma da sevindim. Olaylar bazen ilerledi, bazen duruldu derken kitap bitti bile. Ara verip, okursanız biraz zor kavrayabilirsiniz konuyu.

Kurgusu çok hoşuma gitti. Hem melekler hem de şeytanlar hakkında ama bunlar öyle sıradan ya da bildiğimiz türden değiller. Aslında bildiğimizden türlerden. Bu durum biraz kafa karıştırıcı olabilir ama kitabı okuyunca ne demek istediğimi çok iyi anlayacaksınız. :D Yani, kurgu bir yandan inandırıcı bir yandan da tatmin ediciydi. Yazar, sanırım bu durumu çok iyi araştırmış. Çünkü hemen hemen her dine göre yorumlamış. Melekleri ve Şeytanları küçüklüğümüzden beri duyuyoruz. Bu kitapta ise onları daha yakından tanıyoruz. Birçok çeşitleri var. Öfke, Nefret, Kibir, Şehvet... Her birinin Dük'leri var. Şunu da belirteyim. Kitabın değişik bir kurgusu olduğu için yeni terimlerle karşılaşacaksınız. Kitabı okudukça daha iyi anlayıp, kavrıyorsunuz. 


"Zevk, günahın tuzağıdır." -Platon

Dük'leri, Şeytan'ın adamları olarak düşünebilirsiniz. Ve bir de Nefiller var. Bunlar bahsettiğim Dük'lerin dünyadaki çocukları oluyorlar. Melez gibi bir şeyler. Çok değer verilmiyor ama tüm önemli görevleri onlar yerini getiriyor. Bazıları görevlerini çok ciddiye alıp, tamamen işine odaklanıyor. Bazıları ise dikkatini dağıtacak şeylere kendini kaptırabiliyor. Kaidan gibi... Tatlı Şeytan'ın bateristi, yakışıklısı ve aynı zamanda sinir bozucusu Kaidan ile tanışın. Kendisi daha reşit olmamasına rağmen çok şey yaşamış ve Şehvet düşkünü babasının görevlerini yerine getirmekle meşguldür. Ama bir gün, baterist olduğu grubun konserine değişik bir kız gelir. Anna. Aslında Anna çok sıradan bir kız. Masum, saf, inançlı ve kendi halinde biri. En yakın arkadaşı Jay'in müzik tutkunu yüzünden adını daha önce hiç duymadığı bir grubun konserine gider ve gözüne Kaidan takılır.

Ve bundan sonrasında işler karışır. Çünkü hayatı tamamen değişir. Evet, klasik bir genç fantastik kurgusu gibi görülüyor ama kitabın kendine has bir havası var. İnanın bana. Bu türden o kadar çok kitap okudum ki artık benzerlikleri, ayrımları çok fark edebiliyorum. Mesela, bu kitabın başlangıcı bana çok kısa bir an Kemikler Şehri'ni anımsattı. Minik benzerlikler vardı ama Tatlı Şeytan, ilerleyen sayfalarda kendi yolunda devam etti. O yüzden kitaptan çekinmeyin. :D

Kaidan ve Anna'nın tanışmasından sonraki olaylardan bahsedersem spoiler olabilir. Çünkü bazı önemli noktalar, kitabın dönüm noktasını oluşturuyor. Ama dolu dolu bir kitaptı. Karakterlerin yaşları küçük olduğu için bazı bölümleri görmezden gelmek isteyebilirsiniz. :D (Anna, 16; Kaidan, 17) Bir de ilk kitap olduğu için yazar daha çok karakter tanıtımı ve kurguyu oturtma çabalarında olmuş. Serilerin ilk kitapları her zaman riskli olur ama Tatlı Şeytan sınavı geçti. :D Açıkçası ilerleyen kitaplardan çok daha ümitliyim. Kurgu sağlam ve çok daha heyecanlı bir şekilde ilerletilebilir. 

Kaidan, gerçekler insanın canını yalanlardan çok daha fazla acıtabilir, dediğinde haklıydı. -Anna

Karakterlerden bahsetmek gerekirse... Kaidan'ı sevdim. Yani kitabın ilk yarısında cidden çok sevdim. Bateri çalabilmesi ona kocaman bir artı getirtiyor. Yaşına göre olgun ve korumacı. :D Kitabın ikinci yarısında huysuz herifin teki oluyor ama bunun elbette bir sebebi var. Bakalım nereye kadar devam edecek...
Anna'yı da sevdim. Ama kendini geliştirmesi lazım. Tüm umudum ilerleyen kitaplarda. Ve kitaptaki bir bölümde Anna'ya gerçekten hayran kaldım. :D Onun babası Madde Bağımlılığı uzmanı olduğu için kızımızın biraz açılması lazımdı ve kitaptaki bölümde fena uçtu. Cesaretine hayran kaldım. *Alkış*

Anna'nın ailesini çok sevdim nedense. Normalde bu tür serilerde aileler arka planda kalır ve pek bir bilgimiz olmazdı. Ama bu kitapta üvey annesi Pattie'yi ve öz babası Belial'ı çok sevdim. Özellikle babası çok matrak bir adam. Onu daha çok görmek istiyorum. :D 
Son olarak bir de Kaidan'ın arkadaş grubu var. Bunlarda Nef'ler. İkizler; Marna ve Ginger, Blake ile Kopano da sanırım ileride daha çok göreceğimiz isimlerden birkaçı.

Tatlı Şeytan, adı gibi tatlı bir kitaptı. Aksiyonlu ya da hareketli bir sahne beklemeyin. :D Ben zaten tamamen beklentisiz bir şekilde kitaba başladım. Ve memnun da kaldım. Kitaba bir şans verin derim. Gerek kapak tasarımı -ki yayınevi bu konuda 'the best'- gerek kurgunun akıcılığı ile bu şansı hakkeden bir seri olacak.

Son olarak... GO!Kitap'a ilgilerinden dolayı çok teşekkür ederim. Beyaz Balina Yayınları'na bağlı bir yayınevi. Beyaz Balina da benim ilk tanıştığım yayınevidir. Hatta ilk kitap hediyemi onlardan almıştım. Her sene de mutlaka fuarda onların yanlarına uğrarım. Geçen haftalarda, GO!Kitap'a Tatlı Şeytan'ın bir örneğini bana gönderebilme olanaklarının olup, olmadığını sordum ve hiç bekletmeden yolladılar. Canımsınız. Çok teşekkür ederim!

Kocaman sevgiler, öpücükler: Jane

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder