Pages

14 Mayıs 2014 Çarşamba

Jane: Zamanın Gücü Aşkına! Mutlu Yıllar J.W.

Merhabalar...

Şu an 32 diş sırıtarak yazıyorum. Çünkü blog'umun 1.yılı ! :D Koca bir yıl geçti. Vay be. Normalde böyle bir yazı yazmayacaktım. Sonra blog'da yazdığım ilk yazıyı okudum. Bana yine ilham gelince, durma Jane dök içini dedim. Ve şimdi buradayım.

Geçen sene sınav bunalımından kurtulmak için kendime bir uğraş oluşturdum. Cidden, 2013 benim için felaketti. Sanırım en berbat yılımdı. Blog sayesinde hayatıma biraz renk kattım. Ve benim kurtarıcım oldu. :D Kendimi yazıyla daha iyi ifade ettiğim için blog terapi gibi geldi bana. Umarım birilerine de yardımcı oluyorumdur.

Hala bir sınav bunalımı içindeyim ama bu sene her şey daha farklı. Mesela geçen sene cidden asosyaldim. Kafamı camdan dışarı bile çıkarmazdım. Şimdi kafamı evin içine zor sokuyorum. :D Dersane, orası burası derken hayatıma daha fazla renk geldi. Eh bir de ilk defa iş deneyimi yaşadım. Yani bu sene her şey daha farklı. Bunu blog'da yansıtıyor muyum, bilmiyorum. Elbette bu "renklerin" dezavantajları da var. Doya doya kitap okuyamıyorum, sezon sezon dizi izleyemiyorum. Sadece full müzik dinleyip, kafama estikçe film izliyorum. Asosyal hayatımı özlemiyor değilim...

Ama bazen yeni şeyler yaşamak lazım, değil mi ? Bir de sanki bu sene daha olgunum. :D Her şeye olumlu bakıp, anlayışlı oluyorum. Başıma taş yağacak. Neyse, blog konusuna geri dönersek. Aslında bir sürprizim vardı. Çok heyecanlanmıştım. Fakat "ne yazık ki" yayınevinden cevap gelmediği için bu sürprizimi gerçekleştiremedim. Ama söz; doğru düzgün ilk maaşımla mikemmel bir sürpriz hazırlayacağım. :D 

Bunu söylemeden geçemeyeceğim, o kadar blog arasına atılıp bu kadar gelişmeyi ve tanınmayı beklemiyordum. Cidden çok iyi bloglar var. Habire çekiliş yapan mı dersin, blog turları düzenleyen mi dersin... Onların arasında bu kadar gelişmek beni baya sevindirdi. :D O yüzden ilk günkü gibi blog aşkım devam ediyor. Hoş, bazen kendi kendime takılıyormuşum gibi hissediyorum ama dediğim gibi bana terapi gibi geliyor. Ki zaten blog'u daha çok deneyim kazanmak için açmıştım. Cidden işe yarıyor. Her geçen gün kendimdeki farklılığı hissediyorum. Her bir yazım daha farklı ve olgun oluyor. Yani ben öyle düşünüyorum.

Ve blog'da en sevdiğim şey ise yeni kişilerle tanışmak. :D Gerçekten bu iletişime bayılıyorum. Birkaç kişi e-mail attı, oradan baya konuştuk. Bazıları Twitter'dan bana ulaşıp, iletişime geçtik. Bazıları da Ask.fm'den anonim olarak sorular sorup, beni yakından tanıdı. Böyle iletişime bayılıyorum. Oturduğum yerden çok uzaktaki, benle ortak yönleri olan insanlara ulaşmak ve sohbet etmek... Muhteşem bir şey. İsimlerini vermiyorum ama çok teşekkür ederim. :D Nasıl sırıtıp duruyorum, bilemezsiniz.

Ayrıca geçen seneden bu yana da zevklerim pek değişmedi. Aynı yazarları seviyorum, bahsettiğim film tarzlarını ve dizileri izliyorum, yeni müzikler keşfedip kendimce seviniyorum. 

Ah, bir de şuana kadar hiç olumsuz bir yorumla karşılaşmadım. Bu hem şaşırtıcı hemde sevindirici. Tamam, güzel bir şey ama olumsuz yorumlarda bekliyorum. Mükemmel bir insan değilim. Arada dürtün beni. :D Yoksa tepelerde uçarım.

Klasik, resmi yazılar yazmayı sevmediğim için içimden geldiği gibi yazıyorum. Şu an ki heyecanımla aklıma bunlar geldi. Koca bir yıl geçti, blog'um gelişti, tıklanma sayısı her geçen gün gözlerimi pörtletiyor, takipçi blogger arkadaşlarımı gördükçe seviniyorum, yorumlar zaten en bayıldığım kısım. Ne diyebilirim ki her şey çok iyi gidiyor. 


Biliyorum, çok bilmişlik yapacağım ama son bir senede yaşadığım deneyimlerimden yola çıkarak son olarak birkaç şey yazacağım: Yaşınız kaç olursa olsun hayalleriniz ve hedefleriniz olsun. Onlar olmadan yaşam bir hiç. Belli bir amacınız olsun. Günlerinizi dolu dolu geçirin. Her olumsuz bir şeyde zayıf düşmeyin, yeniden ayaklanın. Güçlü olun ve güçlü kalın. Kayıplarınız, acılarınız, hayal kırıklarınız olacak. Bunları hayatın kötülüğü olarak görmeyin. Tam tersine bir deneyim olarak görün ve avantaja çevirin. Daha çok hırslanın, çalışın ve pes etmeyin. İnanın bana herkes çok kötü zamanlar geçirir. Hayatınızdan nefret ettiğiniz günler elbet olur. Ama şunu da bilin ki nefret ettiğiniz, istemediğiniz hayat bir başkasının hayali olabilir. Her şeye rağmen sahip olduklarınızın değerini bilin. Ne olacağı belli olmaz. Kaybedebilirsiniz. Her an her şey olabilir. Zaman kaybetmeyin. Hayatta her şeyi yaşayın. Yaşamaktan korkmayın. Sevin, okuyun, aşık olun, hayal kırıklığı yaşayın, kahkaha atın, dinleyin... Hepsinin ayrı bir tadı var. Hepsinin insandaki etkisi bambaşka. 
Ben yaşamayı bu sene daha çok anlar oldum. Hiçbir şeyden geri kalmamaya çalışıyorum. Eğitim sistemine sövüyorum ama yine de ayak uyduruyorum. Yine de inadına hayatı dolu dolu yaşıyorum. Utanmayın, çekinmeyin ve kendiniz olun. İnanın bana bir başkası olmak için zaman yok. Sadece yaşayın.


Kocaman sevgiler, öpücükler: Jane

2 yorum:

  1. Ben seni yirim amaaaaa valla bak ♡♥:-D Gozum doldu seni pislukkkkk!!! Adimi yazmadim ama sen biliyosun kiii xx hihihi ^^ :-D

    YanıtlaSil
  2. İYİ Kİİ DOĞDUUN JANE ! CİDDEN İYİ Kİ DOĞMUŞSSUN :D PARDON HEM BLOGEN HEM DE YAŞÇA :D Ups şimdi küçülteyim nice nice senelere diyorum ^^

    YanıtlaSil