Pages

27 Ağustos 2017 Pazar

Kitap Yorumu: Lonca Avcısı 1- Meleklerin Kanı


Yeni bir seri ile merhabalar!

Yerimde duramadım ve daha bitirilmemiş kitap serilerim varken içlerine bir tane daha ekledim. Uzun zamandır elimde olan ama nedense okumadığım Meleklerin Kanı'nı birkaç hafta önce okudum. Yabancı Yayınları, bu seriye öyle değer veriyor ki alıp okumamak imkansız. O yüzden önce kitabın fiziksel özelliklerinden bahsedeyim. Serinin kapakları İngiltere versiyonu ile basılıyor ve ciltli! Daha önce Artemis Yayınları'ndan çıkmıştı ilk kitap ama şu an tüm seri Yabancı'ya ait. Ve okuyucuları çok bekletmeden de kitapları yayınlıyorlar.

Gelelim Lonca Avcısı nasıl bir kurguya sahip. İşin içinde melekler ve vampirler var. Fakat bu seride değişik olaylar oluyor. Yanlış hatırlamıyorsam yedi tane baş melek var. Ve bu baş melekler vampir yaratıp, sahip oldukları bölgelerde hakimiyet sürüyorlar. Lonca Avcısı ise baştan çıkan vampirleri avlıyor. Ya da özel bir görev gelirse onu yerine getiriyor. Elena Deveraux da bir avcı. Hem de baya tecrübeli bir avcı. Artık vampir avlamak onun için çocuk oyuncağı gibi bir şey. İsmi bu kadar ünlüyken ona özel bir görev gelir. New York baş meleği Raphael, Elena'ya çok zorlu bir görev sunar. Ve açıkçası Elena bunu geri çeviremez. Sonuçta koskocaman baş melek sana özel bir görev veriyor! İşte bundan sonra olaylar başlıyor.

Diğer baş meleklerin isimlerini ezberlemek imkansız şu an. Hepsi bambaşka bir karakter. Elena dışında diğer avcıların da isimlerini pek hatırlamıyorum ama olsundu. Nasılsa doya doya okuyacağım seriyi. 😃 Elena deyince de aklıma Vampir Günlükleri geliyor. Umarım ilerleyen kitaplarda bu isim kafamda tam oturur. Şimdi gelelim karakter analizine. En sevdiğim kısım! Baş melek Raphael'i sevdim ama henüz bayılmadım. Başta böyle esrarengiz biri gibiydi ama sonra sert görünümünde yumuşaklıklar oluştu. Eh tahmin edersiniz ki Elena ile aralarında bir çekim var. İlk kitapta bu elektrik çok şiddetli hissedilse de bir şeycik olmadı. Ama ilerleyen kitaplarda patlamalar olabilir, aman dikkat! 😄 Elena'yı da henüz tanımış değilim. Hayatı sırlarla dolu. Bazen geçmişe dair sahneleri vardı ama parçalar tamamlanmadı. O yüzden etrafı duvarlarla çevrili bir Elena karşımızda. Birazcık sinir bozucu geldi ama çetin ceviz bir karakter. Baş melek Raphael'i bile süt dökmüş kediye çevirebilir.

Birkaç melek kitabı okumuştum ama bu serinin kurgusu baya orijinal geldi. Umarım ilerleyen kitaplarda yazar baştan çıkmaz. Şimdilik sevdim. İkinci kitabı çok ara vermeden okuyacağım. Serinin ilk dört kitabı ülkemizde yayınlandı. Seri toplam on kitaptan oluşuyor. Bakalım bizi daha neler bekleyecek?

Son olarak, bunu demeden geçemeyeceğim, Anita Blake serisini bilir misiniz bilemem ama biraz onunla bağdaştırdım. Neden bilmiyorum belki de yetişkinlere hitap eden bir seri olduğu içindir. Ama kesinlikle ikisi de çok farklı kurgulara sahip. Sadece Elena'yı okurken aklıma Anita geldi. 😏

Şimdilik bu kadar. İlk kitap olduğu için çok fazla detaya giremiyorum. Okumak isteyenlere başlayın derim. Hem akıcı hem komik hem de özgün bir kurguya sahip. 

Kocaman sevgiler, öpücükler: Jane

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder