Pages

16 Eylül 2016 Cuma

Dizi Önerisi (xoxo): Gossip Girl


Yıl 2007. Entrika kelimesinin ün saldığı yıllar... Çok nostaljik bir giriş yapamadım ama Gossip Girl denince aklıma ilk 'entrika' kelimesi geliyor. Karakterler birbirlerinin arkasından o kadar iş çeviriyor ki... Böyle çekirdeği, gazozu al saatlerce otur izle. Aynen böyle bir dizi. Ve ben de aynı şekilde izledim. Laptop ya kucağımda ya yatağın içinde gözlerimi kırpmadan, 'neler olacak, dur şunu da izleyeyim' derken diziyi sezon sezon yedim bitirdim. 

Gossip Girl ile ilk kez 2009 yılında tanıştım. Aslında bir kitap serisi. Artemis Yayınları'ndan çıkmıştı. İlk üç kitabını alıp, okumuştum. Sonra dizisine başlamıştım. 2.sezondan sonra diziyi bıraktım. O zamanlar sıkmıştı. Nedenini bilemiyorum sanırım pek yaşıma uygun değildi. Sürekli yetişkin olayları falan... Sonra geçen dönem okul zamanı baya bunaldım. Ne izlesem ne izlesem... Bir de ben dizileri yarım bırakamıyorum. Sıkıcı da olsa sonu kötü de bitse o dizi bitecek! Bitirdiğim ve yarım kalan dizilerimin bir listesi var hatta. Bir ara paylaşırım. Neyse, baktım Gossip Girl bana oradan göz kırpıyor. Hemen sezonları indirip, izlemeye başladım. Her bölümü izledikten sonra 'ben nasıl yarım bırakmışım yea' modundaydım. Ama iyi ki şimdi izlemişim dedim. Hem yeni bölüm derdi yok hem de bazı şeyler yaş ilerledikçe oturuyormuş onu fark ettim. Diziyi boş boş izlemedim. Yaş 21 olunca artık sadece alt yazı takibinde olmuyor insan. :D Oyuncuların saç şekilleri, kıyafetler, mimikleri, kurgunun asıl yönleri... Resmen diziyi yedim bitirdim.

Şimdi gelelim asıl konumuza. Gossip Girl izlediğim diziler arasında en mükemmeli, en izlenesi dizi diyemem ama kesinlikle izleyin derim. 6 sezonu üst üste izleyince inanılmaz etkileneceksiniz. Karakterlerin hem fiziksel hem duygusal açıdan gelişmeleri, kültürel farklılıklar ve daha niceleri.  


Artık ismi ün salmış Chuch Bass'ın inanılmaz değişimine pörtlemiş gözlerle bakabilirsiniz. İlk iki sezonda süper itici iken birden aşk dolu, duygularını hiç belli etmese de yumuşak kalpli birine dönmesi? Chuck Bass'ın büyüsüne kesinlikle kapılacaksınız. Blair Waldorf nam-ı diğer Kraliçe B. Her sezonda illaki hırçın hallerini göreceksiniz. Ama dizideki en bukalemun karakterdi. Neden böyle söylüyorum çünkü gerçekten her zorluğun altından kalkıyor ve hiç ummadığınız anda karşınıza çıkıyor. Yani Blair başlarda gereksiz yere kötü olsa da sonrasında mutluluğu hakkeden tek karakter oluyor. Şu an gözümün önünden resmen kızın başına gelen geçti de... Team Blair. 

Serena van der Woodsen. Klasik sarışınlara taş çıkartan hatunumuz. Diziyi ilk kez 2009 yılında izlediğimde Serena'yı deli gibi seviyordum. Blair de kimmiş? Meh... Ama en son izlediğim zaman Serena'dan ölümüne nefret ettim. Ya bir insan bu kadar mı ayran gönüllü olur? İzledikçe göreceksiniz ve tipik sarışın demekten kendinizi alamayacaksınız. Ama şu da bir gerçek ki gerçekten moda ikonu. Serena'yı canlandıran Blake Lively hala moda ikonu. Kadın adeta özel yaratılmış. O saçlar, o kıyafet seçimi... Blair'in sempatikliği Serena'nın seksiliği. Nokta.


Serena'nın etrafında pervane olan erkekler... Nate Archibald. İlk izlediğimde resmen çocuğu gözlerimle yiyip, bitiriyordum. Hoş, son izlediğimde de içimdeki yağlar eridi adeta. Kabul edelim Nate süper yakışıklı biri. Ama o kadar çok aptallık yapıyor ki... Serena'dan sonra resmen toparlanamadı. Serena bir Nate iki... Bir ara 'yuh ama artık dur bir be' dedirtti. Dan Humphrey'in de ondan farkı yoktu. Aslında tüm sezon boyunca Dan'i ayrı sevdim. Biraz saftı, sonra gözü açıldı ondan sonra kimse onu tutamadı. Özellikle sonlara doğru baya büyük hatalar yaptı ama seviyorum keretayı. En başından beri sanırım gönlüm ondaydı. Chuck-Blair-Serena-Nate grubunda sırıtan bir isim olsa da aslında hepsini nasıl parmağında oynattı. :D 


Gossip Girl izlemeniz için gereken sebepler;
  • Blair ve Serena her ne kadar birbirlerinin kuyularını kazsa da bu ikisinin BFF'liğini (best friend forever/en bi en yakın arkadaş) görmelisiniz. İkisinden biri kötü durumda olduğu an ne olursa olsun hep birbirlerinin yanındalar.
  • Spoiler vermeyeceğim ama bu dizide çok güzel aşklar da yaşanıyor. Kim kiminle acaba? Hem şaşırtıcı hem de kalp ısıtan aşklar var. Eninde sonunda mutluluğu buluyorlar.
  • Sırlar. Dizinin alt yapısı sırlarla dolu. Herkese bir şüpheyle bakıyorsunuz. 'Ne, yoksa sen de mi?'
  • Aile bağları çok kuvvetli. Hatta aileden olmayanlar bile sımsıcak karşılanıyor. 
  • Ölümlerle ağlatan bir dizi değil. Geneli zaten romantik-komedi. Araya biraz dram serpiştirilmiş. Tadından yenmeyen bir dizi. Hamhumhim. 


Ve dizinin ekibi cidden süper. Hepsi çok renkli ve değişik. Ana karakterler dışında daha birçok karakter var. Onlardan pek bahsetmeyeceğim. İzledikçe keşfedin. Bunun yanı sıra gerçekten New York kültürüne şaşırabilirsiniz. Soylu bir aileden geliyorsanız her gece bir partiye ya da etkinliğe katılıyorsunuz. Dizideki bölümler bunlardan ibaret aslında. Her bölümde bir parti, davet, etkinlik oluyor. Karakterler işlerine geldiği gibi planlar yapıp, entrikalar çeviriyorlar. İnanılmaz bir yöntem. Bol şaşırtmalı ve uyuz etmeli. :D Ay izleyin, beni fazla yormayın. Dizinin müzikleri de on numara. Daha ne istiyorsunuz? 

xoxo (Dizide kim Gossip Girl bulmaya çalışın bakalım. Bulunması imkansız. Önünüze çıkan ipuçları yanıltmaca. Son bölüme kadar kim olduğunu tahmin edemeyeceksiniz. Lütfen spoiler almadan izleyiniz.)

Kocaman sevgiler, öpücükler: Jane

1 yorum:

  1. Ah şunun gibi yeni dizi olsa da izlesek diyorum :) Pretty Little Liar izliyor musun onda biraz gerilim de var ama gossip girl sonrası gençlik dizisinde favorim sayılır oda biticek diye üzülüyorum son sezona kıyamıyorum izlemiyorum.

    YanıtlaSil