Pages

19 Temmuz 2015 Pazar

Kitap Yorumu: Beni Seç - Kiera Cass


Merhaba !

Öncelikle herkese iyi bayramlar! Sizin tatiliniz nasıl geçiyor bilmiyorum ama ben tatilimi her zamanki gibi kitap okuyarak geçiriyorum. Hele geçen gün resmen uçtum. Sabah Beni Seç'e başladım. Gecesinde bitti. Bir kitap bu kadar mı akıcı olur arkadaş!

Dex Yayınları'ndan çıkan Beni Seç, uzun zamandır okumayı planladığım bir kitaptı. En sonunda elime aldım. Ve almamla beraber bitti. Tamam, zaten ince bir kitaptı. (300 sayfa) Ama cidden kendini çok rahat okutturan bir kitaptı. Bir de distopya olması... Favorilerim arasına girdi bile.

Konusu, tam distopya türüne layık olmuş. Ama yazarın betimlemeleri, aralardaki diyaloglar konuyu daha da etkileyici kılmış. Ve bunu kolay kolay söylemem ama kitaptaki kız karakteri sevdim. Canımı sıkmadı, gıcıklık yapmadı. Amma sonlara doğru sanki döneklik yaptı. Bir Maxon bir Aspen... Dur bakalım bi. İkisi de hoşuma gitti. Ama Aspen biraz süzme salak, Maxon da biraz saf bir karakter. İlerleyen kitaplarda ne olacak cidden merak ediyorum!

Illéa adında bir yer düşünün. Teknoloji ile Krallığın bir arada olduğu yer. Sınıflandırmanın bariz olduğu bir zaman diliminde Kral'ın oğlu Prens Maxon, evleneceği kızı seçmek üzere 35 aday seçilecektir. Zorlu ve çirkef dolu bir seçim. Aynı zamanda hem kızların hem de ailelerinin ziyafet çekeceği bir yarışmadır. Seçilen adaylar sarayda el bebek gül bebek bakılacak ve aileleri de belli bir miktarda para alacaklardır. 

 Şimdi gelelim asıl kurguya. America da seçilen kızlardan biridir. Ama seçileceğini hiç ummamaktaydı. Çünkü aşık olduğu biri var zaten. Aspen. Ama hem ailesinin zor geçiminden dolayı hem de Aspen'in onu ikna etmesi ile seçimlere katılır. Ve kendini birden sarayda bulur. Açıkçası Aspen'in davranışı bana tuhaf geldi. Sen nasıl sevdiğin kızı bir başkasına yollamaya izin verebilirsin ki ? America da çabuk pes etti gibi. Neyse, bunlar detaylar. Okuyunca görürsünüz.

"Sence," diye sordu Maxon, "Sana hala 'tatlım' diyebilir miyim?"
"Hiç şansın yok." diye fısıldadım.
"Denemeye devam edeceğim. Vazgeçmek doğamda yok."

Saraydaki olaylar ise bambaşkaydı. America hem zeki hem de nasıl hareket edeceğini bilen bir kız gibi geldi bana. Her ne kadar Maxon'dan hiç mi hiç hoşlanmasa da onu radarına alır ve aralarında bir bağ oluşur. Sevgili anlamında değil. Daha çok arkadaş kıvamında. Açıkçası onların bu bağı hoşuma gitti ve onların bir arada oldukları sahneleri okurken çok eğlendim. Onlar hakkında daha ne anlatsam bilemedim. Serinin ilk kitabı olduğu için pek bir şey de anlatamıyorum. Ama kurgudaki sınıf farklılığı olayını beğendim. Desteklediğimden değil ama sanki yazar bazı şeyleri aydınlatmak istemiş. Çok da güzel olmuş. Benden tam onay alıyor yani.

Ve son olarak bu kitabın yazarını bulun bana. Teşekkürler kısmını öyle güzel yazmış ki... Her kitapta yazarın özel yazısını hiç üşenmeden okurum. Ama bu yazarınki çok içten ve samimi olmuş. Onu arayıp, bir kahve ısmarlamak bile istedim. *-*

Şimdilik bu kadar. Serinin ikinci kitabında daha heyecan dolu bir yorum yapacakmışım gibi hissediyorum. Bakalım...

Kocaman sevgiler, öpücükler: Jane

1 yorum:

  1. Bloguna bayıldım! Beni seç serisi ve yakut kırmızı s.m z.y serisi arasında takıldım:D hangisini ilk okumamı önerirsin?

    YanıtlaSil