Pages

26 Nisan 2014 Cumartesi

Kitap Yorumu: Ölümcül Oyuncaklar 5- Kayıp Ruhlar Şehri


"Henüz okunmayan bir kitap, ezberlenen bir kitaptan çok daha heyecan vericidir."- Camille 

Biri benim yerime Cassandra'nın kızıl saçlarını yolsun. Hayır, anlamıyorum; bu kadının Jace'le ne alıp veremediği var. Bütün işkenceleri, kötülükleri Jace'e yüklüyor. Özellikle bu kitapta cidden can alıcı sahneler var. Kitap okuyarak, sürünmeye hazırsanız... işte başlıyoruz !

Önceki kitapta yazarımız birçok gizemli bilgiler vermiş, son sahnede ise asıl bombayı patlatmıştı. Sebastian, geri dönmüştü ve Jace'le beraber ortadan kaybolmuştu. Bu kitapta ise her şey kaldığı yerden devam ediyor.

Meclis, Sebastian ve Jace'i ararken bir yandan da Clary'i sorguya çekiyorlar. Çünkü onu en son gören kişi o ve daha bilinmeyen bir sürü şey var. Camlar Şehri'nde Jace'in ölümden geri dönmesi ve mühürleri olmadığı için savunmasız kalması, Simon'ın alnındaki Kabil mührü sayesinde Lilith'i öldürmesi... Tüm bilgiler açığa çıkar. Ve bir süre sonra Meclis bu iki genci aramayı bırakır. Fakat gördükleri anda öldürecekleri kesindir.

Bu sırada Clary, elbette yerinde durmaz. İlk önce Periler Kraliçesi'ne gider. Fakat Peri, yardım karşılığı ondan bir şey ister; Peri yüzükleri. Enstitü'de saklanan bu peri yüzüklerinin çok önemli bir özelliği var. Yüzükleri takan kişiler, ne kadar uzakta olursa olsunlar iç sesleriyle konuşabilirler. Bunu öğrenen Clary yüzükleri ele geçirir ama Peri'ye vermez. Simon'la beraber takarlar ve Clary, Jace'in peşinden gider.

"Kıymetli bir şeyi kaybedip de onu tekrar bulduğunuzda, genellikle bıraktığınız gibi bulmama ihtimaliniz çok yüksektir." - Seelie Kraliçesi

Fakat Jace, eski Jace değildir. Lilith'in, tam kalbinin üstüne çizdiği mühür sayesinde Sebastian'a bağlıdır. Onun her dediklerini yapıyor, onunla eğleniyor ve ondan kopamıyor. Ve en kötü yanı ise biri zarar görürse diğeri de zarar görüyor. Yani birini öldürdükleri anda diğeri de ölecektir. Yine de Clary sonuna kadar mücadele edip, Jace'i geri getirmeyi çalışır. Bu bölümlerde Sebastian'la baya uğraşması gerekti. Kayıp Ruhlar Şehri'nde gerçekten güçlü, inatçı ve daha olgun bir Clary görüyoruz. Şahsen ben hayran kaldım. 

"Bazı insanlar vardır... Bu insanlara sanki evren özel bir kader çizer. Kimine güzellik kimine işkence yapar." -Magnus Bane

New York'da da durumlar karışıktır. Magnus, Jace'in izini sürmek için gece gündüz araştırma yapar. Hatta bir ara herkes Magnus'un evinde toplanır. Isabelle, Simon, Jordan, Maia falan... Çok eğlenceli ve heyecanlı sahneler vardı. Magnus ve Simon'ın diyalogları baya hoşuma gitti. :D Ama Magnus'la Alec'in ilişkileri hem iyi hem kötüydü. Çünkü Alec, arkasından iş çevirir. Jordan ve Maia ise bu kitapta en mutlu çift diyebilirim. :D Çok sevimliler ve eğlencelilerdi. 

"Bazen çaresizlik ağır basar." -Isabelle

Simon ve Isabelle'ye gelirsek... Aralarındaki ilişki tuhaftı. Ama her ikisi de bu kitapta ön plandaydı ve cidden çok komiklerdi. Özellikle Simon, son iki kitaptır baya komiğime gider oldu. Kahkaha attıran sahneleri baya vardı. Gidip, Simon'a sarılasım geldi. :D Ve bu kitapta çok cesurca bir şey yaptı. Bu yüzden Kabil mühründen oldu ama yaptığına değdi. 

Bunların dışında... Sebastian'a acaip kıl oldum. Bu kadar itici ve sinir bozucu bir karakter olamaz. Tamam, bazen beni güldürdü. Jace'in değişik versiyonu gibi ama daha gıcık bir karakter. Sonlara doğru zaten ondan iğrendim. Valentine'den beter bir düşman olacak. Ki yazar bu kitabın sonunda Sebastian'ın bir notuyla bitirmiş. Yani önceki kitaplarda olduğu gibi harlanmayı bekleyen bir ateş yoktu. O yüzden son ve final kitapta cidden insanı sarsacak şeyler bekliyorum. Zaten "büyük ve karanlık bir savaşın" olacağını tüm karakterlerin ağzından duyduk. Bu kitapta da savaş vardı ama sonu iyiye bağlanan... Gelecek kitapta her şeye hazırlıklı olmak lazım. Cassandra bu, ne yapacağı belli olmaz. :D 

"Gerçek aşkı bulduğunda hayatındaki diğer insanlara ihtiyaç duymazsın." - Camille

Ve her zaman dediğim gibi bu kitapta resmen döktürmüş. Özellikle kitabın son 50 sayfalarında falan çok can alıcı sahneler koymuş. Böyle o bölümü okurken gerçek hayattan soyutlandım. Kitap bittiğinde bile dönüp, o bölümü tekrar tekrar okudum. Çok anlamlı ve etkileyici sözler vardı. Kısa bir an gerçek Jace'i görüyoruz. O yüzden bu kitapta Jace'i bolca özleyebilirsiniz. Ve kitabın adı cuk diye uymuş. Gelecek kitabının adının da nereden geldiğini son sayfalarda öğreneceksiniz. Yazar cidden oturup, düşünmüş, hayal etmiş ve döktürmüş. En büyük işkenceyi elbette yine Jace'e vermiş. Okuyunca şaşırıp, "yok daha neler" diyebilirsiniz. :D

Son olarak bir şey söyleyeceğim ama bu aklınızı biraz karıştırabilir ve Mekanik Prenses'i okumamış olanlar varsa kocaman spoiler yemiş olurlar. O yüzden Cehennem Makineleri'ni okumuş olanlar yazıya göz atsın.

Yazar, bu kitapta Sessiz Kardeşlerden en çok Zachariah'yı ön planda tutmuş. Normalde karakter ilgimi çekmezdi ama Herondale'lara olan bağından dolayı resmen hedefim oldu. Herondale'lara karşı çok ilgili olduğunu ve onlar içi her şeyi yapabileceğini söyledi. O yüzden Jace'i çocuğu gibi koruyordu. Hatta Clary'le birkaç diyalogu oldu. Clary, ona hayatta hiç birini sevdiniz mi diye sorduğunda iki kişiyi sevdim dedi. Şimdi bu Jem mi ? Bizim Jem mi ? Will olamaz, imkansız yani. Of, kafamda deli sorular... Zaten yazar bir sahnede Will'den söz etmiş. Orayı okurken yerle bir oldum. İnsanı nasıl etkileyeceğini iyi biliyor kızıl kafa!

"Her şeyin fazlası zarar. Fazla karanlık insanı öldürebilir. Fazla ışık insanı kör edebilir." - Simon Lewis

Hala bu seriyi okumayan varsa cidden okusun. Cassandra Clare, genç fantastik yazmayı bile nadir yazarlardan biri. Bu seriyi kaçırmak istemezsiniz...

Sevgiler, öpücükler: Jane

Not: Kitabın kalınlığı gözünüzü korkutması. Çok akıcıydı ve sayfaların nasıl değiştini anlamayacaksınız bile.

Not 2: Çok güzel alıntılar vardı fakat bazıları spoiler niteliğinde olduğu için burada paylaşmıyorum ama benim hazinemde yerlerini aldılar bile. :D

Not3: Bu kitapta yazar, karakterleri belli bir mekanda sıkıştırıp, bırakmamış. Jace ve Clary'i Venedik'de, Paris'de ve Prag'de görmek mümkün. Paris'de olan bölümlerini az biraz tahmin edebilirsiniz. :D

Not4: Hadi şu alıntıyı okuyun ve Jace hakkında söylediklerimin ne kadar doğru olduğunu anlayın: "Her zaman bir iblis tarafından öldürüleceğimi düşünmüştüm." diye devam etti Jace. "Ya da kafayı sıyırmış bir Aşağı Dünyalı tarafından. Ya da belki bir savaşta öleceğimi sanıyordum. Şimdi anlıyorum ki seni öpmemek beni her an öldürebilir."

1 yorum: