Pages

Doğan Egmont etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Doğan Egmont etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Haziran 2018 Cuma

Kitap Yorumu: Damızlık Kızın Öyküsü - Margaret Atwood

Merhaba
Şöyle uzun uzun kitap yorumu yapmayı özledim. Aslında o kadar güzel kitaplar okuyorum ki anca yorum yazabiliyorum. Mesela Damızlık Kızın Öyküsü'nü tam iki ay önce okudum. 😏 Ama bakınız şimdi yorumunu girebiliyorum. Olsundu, iş hayatını da çok seviyorum.
Eh, artık kitap yorumuna geçelim mi?

Margaret Atwood'un 1985 yılında yayımlanan Damızlık Kızın Öyküsü adlı romanı şu ana kadar okuduğum en korkunç distopya kitabıydı. Distopya türünü çok seviyorum. Olmayan ama olma olasılıkları olan dünyaları okumak gerçekten çok ilginç geliyor. Ama Damızlık Kızın Öyküsü'nü okurken aynı zevki almadım. Çünkü çok korkunç bir kitap. Gerçekleşme olasılığı sanki diğer distopya romanlarına göre daha fazla. Ve düşünsenize yazar bu romanını 1985 yılında yazmış! Taa o yıllardan adeta geleceği ön görmüş. Ay yok, umarım böyle bir şey gerçekleşmez.
"Biz iki bacaklı rahimleriz, hepsi bu." cümlesi bile kitabı özetleyebilir. Düşünsenize, bir gün uyanıyorsunuz ve her şey alt üst olmuş. Kadın olarak bütün haklarınız elinizden alınmış. Para harcamak, gezmek, eğlenmek, çalışmak ve daha aklıma gelmeyen bir sürü şey... Özgürlüğünüz elinizden alınmış. Kadınları sadece bir kabuk olarak gören örgütle çevreniz sarılmış. Ailenizden, çocuğunuzdan koparılıp tanımadığınız birinin evindesiniz. Artık Komutan denilen kişinin çocuklarını doğurmakla görevlisiniz. Sizi insan gibi görmüyorlar. Sadece rahmi ve doğurganlık özelliği olan bir şeysiniz. Değersiz. Korkunç ve itici bir durum.
Açıkçası kitabı okumaya başladıktan sonra işkence çekmeye başladım. Kitabın konusu başlı başına baş ağrıtan bir durum. Bir de yazarın yoğun ve karmaşık anlatım biçimi; belki kitabın iki farklı çevirmen tarafından çevrilmesi... bunlar kitabı okurken yorulmanıza sebep olabilir.
Ama konu olarak kitabı ele aldığımız zaman dolu dolu ve çarpıcı gerçeklerle kurgulanmış olduğunu görebiliyoruz. Dediğim gibi bundan 33 yıl önce yayımlanan bir kitabın günümüze bu kadar yakın olması biraz korkunç bir durum. Elbette kitaptaki gibi özgürlüğümüz elimizden alınmış ya da sadece çocuk doğurmakla görevli değiliz. Şükürler olsun! O günleri görmek de kesinlikle istemeyiz. Ama kitaptaki bazı şeyler günümüzü biraz yansıtıyor.

Size biraz daha detay vereyim. Karakterlerden çok bahsetmedim. Aslında kitap cidden karışık. Kitabı daha iyi anlamak için Nisan ayında İthaki Akademi'de düzenlenen Aslı Perker ile Damızlık Kızın Öyküsü Dizi/Kitap Analizi etkinliğine katıldım. Orada dizinin ilk bölümünü izledik. Diziyi izlerken detaylar üzerinde durduk. Aslı Perker, kitapla paralel bir şekilde kurguyu yorumladı. Kendisi bu kitabı üniversitede tez konusu olarak seçmiş ve daha kitap ülkemizde basılmamışken orijinal dilinden okuyarak tezini hazırlamış. O yüzden onun anlatımıyla adeta aydınlanma yaşadım.
Aslında kitabı yorumlamak dehşet zor. Böyle kolay lokma bir kitap değil. O yüzden hem birine aktarmak hem de sindirmek çok zor.
Benim gibi özgürlüğüne çok düşkün biriyseniz bu kitap sizi çok sarsacak. Okurken çok çaresiz hissettim. Kendimi baş karakterin yerine koydum ve boğuluyormuşum gibi hissettim.
Kitabın dizisi de var. İzlemeye korkuyorum inanın. Kitabı okurken bu kadar dehşet içinde kaldıysam izlerken herhalde kalp krizi geçirebilirim.
Ne olursunuz, hayatınızın bir döneminde bu kitabı okuyun. Size çok şey katacağına eminim.
Ne diyebilirim ki, iyi ki yazıyorlar. İyi ki böyle kitaplarla karşılaşıyorum. İyi ki okumayı seviyorum. 😍

Kocaman sevgiler, öpücükler: Jane

26 Ekim 2015 Pazartesi

2015 Goodreads Challenge - Meydan Okuma


Merhabaa

Bu aralar Goodreads'teki Challenge'ımı tamamlama rahatlığını yaşıyorum. Nedense orada ne zaman 'meydan okumalara' katılsam hep tedirginim. Ay bitiremeyeceğim, ay başaramayacağım. O yüzden bundan sonra bu etkinliğe katılmamaya karar verdim. Yoksa yine haram bana geceler... :D

Goodreads'teki Challenge etkinliği, her yeni yıla girdiğimizde size o yılda kaç kitap okumayı hedeflediğinizi belirtmenizi istiyor. Ben 2014'te 64 dedim, yapamadım. 2015'te 50 dedim. Valla bu sefer tutturdum. Hatta şuan 10 kitap ilerideymişim bile. Ama yine de sanki kitap okumaya zorlayan bir etkinlik gibi gelmeye başladı bana. Bırakıyorum arkadaş. Ama tabii isteyenler katılsın. Bazen zevkli olabiliyor.

Gelelim ben hangi 50 kitabı okumuşum. Genel bir tekrar olacak blog'ta. Umarım okuma listenize bir katkısı olur.

2015 - Ocak ile başladığım kitap ve devamındaki liste; (Goodreads'te verdiğim puanlarla birlikte)

Harry Potter ve Felsefe Taşı (5/5) -İlk HP okuduğum zamanlar. Hey gidi hey!
Hiçliğin Kıyısında (4/5)
Tatlı Şeytan (4/5)
Sookie Stackhouse - Cadı Ölüsü (3/5)
Kanbağı 5 - Gümüş Gölgeler (5/5)
Duman ve Kemiğin Kızı (5/5)
Bridgerton 4 - Rüyalar Gerçek Olsa (3/5)
Lux 5 - Direniş (5/5)
Tersyüz (5/5)
Uyumsuz Koleksiyonu - Dört (4/5)
Kıyamet Sonrası - Susan Ee (2/5)
Fırsatçı (3/5)
Kan ve Yıldız Işığı Günleri (5/5)
Maddox 1 - Tatlı Sır (3/5)
Gölge ve Kemik (4/5)
Kurtlara Söyle Eve Döndüm (3/5)
Kuşatma ve Fırtına (3/5)
Cam Şato (3/5)
Karanlık Zihinler (5/5)
Tehlikeli Kızıl (4/5)
Cinder (5/5)
Tatlı Tehlike (2/5)
Küçük Prenses (5/5) *İngilizce ödevi içindi
Kızıl Yükseliş (4/5)
Hırsız (5/5)
Evrenin Ötesinde (4/5)
PuCCa 5 - O Adam Buraya Gelecek (4/5)
Beni Seç (4/5)
Sadece Bir Gece (5/5)
Sadece Bir Yıl (5/5) *Kesinlikle bu yılın en favori kitabım. İlk kitabı Sadece Bir Gün.
Bir Milyon Güneş (3/5)
Siyah Damar (4/5)
Karanlık Taç (5/5)
İki Hayat Arasında (5/5)
Yakut Çember (5/5)
Görkemli Ölüm (5/5)
Mezardan Uyanan (4/5)
Kayıp Dük (2/5)
Dünyanın Gölgesi (2/5)
Sınırları Zorlamak (4/5)
Sookie S. 5 - Ölüler Ölüsü (3/5)
Ben Ölmeden Önce (4/5)
Yabancı (4/5)
Kördüğüm (4/5)
Harry Potter ve Sırlar Odası (4/5)
Ölümsüz Ölüm (4/5)
Zehir Ustası (5/5)
Tatlı Yalan (4/5)
Karanlık Ateş (4/5)
Kurucunun Kızı (3/5)

İşte benim listem böyle. Tatlı Tehlike dışında iki puan verdiğim kitaplara burada yorum yapmadım. Ve Goodreads'te puanlama yapmamın sebebi ben bu kitabı sevdim mi, tekrar okur muyum, biri öneri istese ön plana alır mıyım düşüncelerime yardımcı olsun diyedir. Yani yazarları ölçüp, biçmiyorum. Eleştirilerimi buradan yapıyorum zaten. :D Listeye şöyle bir göz attım da cidden güzel kitaplar okumuşum. Toplasan beş kitabı falan sevmemişimdir. Onların dışında geneli cidden güzeldi. Özellikle yukarıda da açıkladığım gibi Sadece Bir Yıl benim favorim. Her an aklıma gelen nadir kitaplardan biridir.

Goodreads maceram böyleydi. Küçük bir haber vereyim. Bu seneki İstanbul Kitap Fuar'ına gelemiyorum. Sınav tarihlerimle öyle müthiş çakışıyorlar ki... Sanki bana özel hazırlanmış bu tarihler. :P İçim kan ağlıyor, bakmayın öyle güldüğüme. Bu sene çok mu çok gelmek istedim. Bir güncük bile. Ama ne yazık ki yokum. Artık siz gezip, dedikoduları siz bana verirsiniz. Seviliyorsunuz.

Kocaman sevgiler, öpücükler: Jane

1 Aralık 2014 Pazartesi

Kitap Yorumu: Magisterium 1 - Demir Yıl

  
Magisterium'dan herkese merhabalar !

Uzun zamandır bu kitabı merak ediyordum. Çünkü en favori yazarım olan Cassandra Clare, yazar arkadaşı Holly Black ile beraber yazdı bu kitabı. Ve yepyeni bir seriye adım atmamı sağladılar. Tamam, konusu belki oradan buradan alınmış gibi olabilir. (Bkz: Harry Potter, Percy Jackson) Ama son sayfalardaki şaşırtıcı kurgu, seriye ısınmamı sağladı. Cassandra'nın yeni dünyasına hoşgeldiniz!

Cassandra & Holly

Bu kitaptan bahsederken sanki sadece Cassandra yazmış gibi davranıyorum. Ama elimde değil. Holly Black'i hiç okumadım. Açıkçası Cassandra'yla ortak iş yapana kadar da ilgimi çeken bir yazar değildi. O yüzden sanki seriyi Cassandra yazmış gibi hissediyorum. Ama Holly Black'a sonsuz saygım var. Bu kitaptan sonra yazarı araştırıp, bizde çıkan kitaplarını inceleyeceğim kesinlikle! 

Gelelim kitabın içeriğine. Baş karakterimiz Callum Hunt, henüz 12 yaşında. Annesi, o doğduktan sonra ölmüş. Babasıyla yaşayan ve okulda haylazlık yapmadan duramayan bir çocuk. Aynı zamanda büyücü. (Gözünüzü devirip, HP aklınıza gelebilir.) Ama büyücü olarak yetiştirilmemiş. Çünkü babası Alastair, onu büyücülerin içinde olmasını istemiyor. Ama Magisterium'un her sene yaptığı sınava girmesine engel olamaz. Tek seçeneği, Call'ın başarısız olmasını sağlamak.
Magisterium, büyücülerin eğitildiği yer. İlk yıllarına Demir Yıl deniliyor. Sırasıyla; Bakır Yıl, Bronz Yıl, Gümüş Yıl ve Altın Yıl olarak devam ediyor. Anlaşıldığı gibi serinin kitap adları bunlar olacak ve beş kitaptan oluşacak. Konuya devam edeyeyim. Callum, sol bacağından sakat biri. Yani sınavı geçememe olasılığı yüksek. Ki babası, sınav öncesi ona başarısız olmasını, büyücülerin kötü olduklarını ve onlardan biri olmamasını tembihliyor. Her şey yolunda gözüküyor. Callum, sınava giriyor. Her şeyi berbat yapıyor. Hatta bir ara kendisinden bile utanıyor. O derece. Artık seçilmeyeceğini düşünüp, rahatlıyor. Ve Ustaların çıraklarını seçtiği bölüm geliyor. Usta Rufus, ilk iki çırağını seçiyor. Tamara ve Aaron, sınavda en yüksek puan yapan çocuklar. Ve sonra bilin bakalım kim seçiliyor. Callum Hunt! Ondan sonra işler karışıyor millet. :D

Olaylar olaylar olaylar... Ne anlatsam spoiler olur. Ama kurgusu çok hoşuma gitti. Başlarda biraz sıkıldım çünkü konuyu kavramaya çalışıyordum. Bir de okul nedeniyle doğru düzgün okuyamıyordum. Ama sonra kurgu yerine oturdu, karakterleri tanıdım,her şey akıcı gidiyor derken yazarlar son sahnelere doğru resmen bombaları patlatmışlar. Şok üstüne şok yaşadım ve okurken resmen izliyormuşum gibi hissettim. Çok güzeldi be ! Gerçekten güzel düşünülmüş. Açıkçası diğer kitapları büyük bir sabırsızlıkla bekliyorum. Ama ne yazık ki her sene bir kitap çıkaracaklarmış. Yani bu demek oluyor ki yeni kitap, gelecek sene çıkacak. Hoş, ne kaldı şurada değil mi ? :D Ama beklemek zor olacak. Çünkü gerçekten heyecan verici, meraklandırıcı sorularla bitti kitap. Bir daha oturur, okuyabilirim. O derece benimsedim.

Kitabı okumadan önce de hakkında baya yorumlar okudum. Harry Potter'a çok benzetenler var. Çakması demişler adamlar. :D Bilemiyorum çünkü Harry Potter'ı okumadım, izledim. Ama bomba haberim var. Hayırsever biri (adeta melek) Harry Potter serisini getiriyor bana. Şuan ilk iki kitap elimde. Ve okuyacağım. Yaşım kaç olursa olsun. Kesinlikle bu türleri çocuk türü olarak görmüyorum. Hatta tam tersine merak ediyorum. Percy Jackson'la başladım. Demir Yıl ile devam ediyorum. Sırada Harry Potter var! Onu okuyunca, çakması olup olmadığını göreceğim. Ama yine de ben sevdim. Beni sardı mı sardı. Ya zaten Cassandra Clare ne yazsa okurum. Abartmıyorum. Bebek bakımıyla ilgili de bir şey yazsa okurum. Hayal gücüne, anlatım biçimine, yarattığı karakterlere bayılıyorum. Cehennem Makineleri ve Ölümcül Oyuncaklar'dan sonra bu seri bir tuhaf geldi. Alışmışım tabii Gölge Avcılarına falan. Karşılaştırma yapmayın. Hayal kırıklığına uğrarsınız. :D Bu serisi, bambaşka bir hayal gücü. Yine de hoşuma gitti. Karakterlerin yaşı küçük ama marifetleri büyük. Okurken zaten o minik detayı fark etmiyorsunuz.

Gelelim karakterlerin özelliklerine. Gıcık tipler de var. Hırslı, komik ve şaşırtıcı karakterler de... Callum Hunt, meraklı ve yerinde duramayan biri. Gizli saklı işler çok yapıyor. O, her gizli iş yaptığında ben heyecanlanıyorum yakalanacak diye. :D O yüzden bu muzurluğunu sevdim.
Tamara, hırslı ve kendinden emin bir kız. Zaten sınavda baya yüksek puan alıyor. Elinden gelen her şeyi yapıyor. Bilmiş biri gibi görünebilir ama yavaş yavaş ısınmaya başladım ona.
Aaron, geleceğin yakışıklısı. Bence. :D O sinyalleri aldım nedense. Hem zeki hem çekici bir tarafı var hem de sürpriz bir özelliği var. Okuyunca şaşırabilirsiniz. Burada söyleyemem. Çünkü kitabın ana konusunu anlatmış olurum. Bunu yapmak istemiyorum. Kitaptaki detayları okuyunca görün. İlk kitabın yorumunda bahsedersem, okuyunca bir heyecanı kalmaz. İlk okurken kafanız karışabilir ama sayfalar ilerledikçe her şey yerine oturuyor. Ki zaten ikinci kitap çıkıp, okuduktan sonra yorumunu yaparken ilk kitabın tüm detaylarını anlatacağım. :D

Daha birçok karakter var. Ustalar çok var. İsimlerini karıştırıyorum. Bi, Usta Rufus'u ezberledim ve tanıdım çünkü bizimkilerin Ustası. :D Adamdan gizlilik akıyor resmen. Gelecek kitaplarda neler ortaya çıkacak kim bilir. Diğer çocuk karakterlerden Jasper, Drew ve Celia'yı göz önünde bulundurun. :D No spoiler!

Immm, kitap hakkında başka ne söyleyebilirim... Söylenecek çok şey yok. :D Şaşırtıcı, gizemli ve merak uyandırıcı bilgiler çok. Yazarlar alt yapıyı çok güzel hazırlamışlar. Serinin ilerleyen kitapları bomba gibi olacak. Cidden sabırsızlanıyorum. Seriyi çok mu çok sevdim. Daha ilk kitaptan!

Son olarak, Doğan Egmont'a kocaman teşekkürler. Bu kitabın ülkemizde çıkacağını hiç düşünmüyordum. Instagram'da Türkçe versiyonu görünce küçük bir kalp krizi geçirdim. Ve fuarda adeta üstüne atladım. İlkten alsam mı almasam mı diye kararsız kaldım. Ama, boşverin. Cassandra ve kankası Holly bu! Kesinlikle okuyun. Okutun.

Kocaman sevgiler, öpücükler: Jane

Not: Doğan Egmont, okur mu bilemiyorum ama yazmak istedim. Kitabı iyi ki çıkardınız ama biraz daha özen gösterin bir dahakine. Çeviri müthiş. Ama kitabın yazıları kocaman. Okurken rahatsız oldum. Ve sayfaları incecik. Okurken yırtılacak diye ödüm patladı. Yazıları biraz küçültüp, sayfaları daha normal yaparsınız musmutlu olurum.

21 Kasım 2014 Cuma

Bir Fuar Daha Geldi, Geçti


Selam Millet !

Bu aralar blog'da paylaşılacak yazılar arttı ve ben de zaman bulup, hepsini yayınlamaya çalışıyorum. :D O yüzden en son okuduğum Avcı kitabı yorumu geç geldi. Peh, zaten benim için çok güzeldi diyemem. Neyse. Yeni kitaplara geçiş yapıyorum.

Her sene olduğu gibi bu senede kitap fuarı için aşırı heyecan yaptım. Her fırsatta listeye yeni kitaplar ekledim. Alamayacağımı bilsem bile onlarla bir liste yapmak bile eğlenceliydi. :D Eh bir de bu sene fuara gelip, gelemeyeceğim kesin değildi. Üniversiteyi istediğim bir şekilde kazanınca kendimi Safranbolu'nda buldum. İstanbul'la arası pek yok aslında. Zaten fuar içinde baya para biriktirmiştim. Sonra tam fuar zamanı araya başka bir plan girdi. (Konser. Onun yazısı da gelecek.) Ona para yatırınca bir baktım elimde para kalmamış. Fuara gidebilecek miyim falan diye kara kara düşünürken artık dayanamadım ve fuarın son günü kendimi Tüyap'a fırlattım.

Fuara gitmek bile eğlenceli. O metrobüste yer kapmalar, köprüden geçerken insanlara çarpmak falan... Fuarın içine girince kalbim tekledi. :D Neden bu kadar heyecan yapıyorum, bilmiyorum. Belki de bir arada o kadar kitap görünce kendimi kaybediyorumdur. Gezilecek çok yer vardı ama ilk Dex standına uğradım. Müthiş indirimleri olduğundan değil, bir kenara 9TL'lik bazı kitapları koymuşlar. Orada Meleğin Düşüşü vardı. Onu aldım bir tek. Lux serisinin son kitabı Direniş bana masum masum baktı ama %20 indirimle o kitabı alamazdım. Dalga geçer gibi. :D Yani Dex'de hiç güzel indirim yoktu. Arka planlarına aşık oldum. Onun fotoğrafını çekip, oradan uzaklaştım.

Sonra Go! Kitap'ı gördüm. O standa zaten gidecektim. Çünkü yıllardır tanıdığım biri vardı. Beyaz Balina yayınlarından Nesrin ablam. Daha 11-12 yaşlarındayken Beyaz Balina'yı keşfetmiştim. Sonra internetten forumlarına katılmıştım. İlk kitabımı onlardan kazanmıştım. Hatta Nesrin abla ile o kadar çok konuşuyordum ki hem benim hem de kardeşimin doğum gününde kitap yollamıştı. Beni o kadar etkilemiş ki hala unutamıyorum o anları. :D Yani Beyaz Balina ve Nesrin abla benim için çok ayrı. Her sene fuara gittiğimde yanına mutlaka uğrarım. Bu sene de gittim ve çok güzel haberlerini aldım. Beyaz Balina, çocuklara ağırlık veren bir yayınevi. Geçen sene de Arkadya yayınevini açmışlardı. Arkadya da yetişkinler için bir yayınevi. Asıl bomba ise bu sene! Go!Kitap tam biz gençler için. Zaten daha ilk kitaplarında adlarını duyurdular. The 100 kitabını duymayan var mı ? Türkiye'de bir ilk yaparak kitap kapaklarını mıknatıslı yaptılar. Bir ara baya gündemdeydi kitap. Aslında hala öyle. Instragram'da falan hep kitabın fotoğraflarını görüyorum. Ben de hemen onu istedim. İlk basımı bitmek üzereymiş, sona kalanlardan verdi. Ve bir de yeni çıkardıkları Yabancı var. Onu da aldım. Daha çıkaracak çok güzel kitapları varmış. Bu müthiş haberleri alınca daha da mutlu oldum. :D The 100'ün her çeşit ayracını ve iki çeşit posterini de aldım. Ah o posterler... Başıma bela olacaklardı. (Gelecek yazımda anlatacağım.) Oradan musmutlu bir şekilde ayrıldım. :D

Sonra Martı yayınlarına gittim. Adamlar her sene fuarda müthiş ötesi indirimler yapıyorlar. Hepsini alasım geldi ama param yoktu, o yüzden uzaktan bakmakla yetindim. Asıl şokumu Artemis standında yaşadım. Öylesine gideyim dedim, yeni çıkan kitaplar gelmemiştir diye düşündüm. Ki Kanbağı serisinin 5.kitabı gelmemişti. Amaaa Cassandra Clare'in Gölge Avcısı El Kitabı gelmiş ! Hem de ciltliydi. Kalp krizi geçirecektim. Param yok ya hep böyle anlara denk gelirler. Bir de o an nasıl bir heyecan yaptıysam, Artemis'in Ilgın ablası orada oturmuş, bana gülümsüyordu. 32 diş sırıttım, Cennet Ateşi Şehri'nin ayracını aldım ve oradan ayrıldım. :D

Pegasus'un üç ayrı standı vardı. Hepsini tek tek gezip, Ölümcül Kaçış'ın fiyatını sordum. Belki farklı bir fiyat söylerler de alma şansım olur diye. Yok anam, hepsi 19TLcik dedi. Kitabı elime almamla bırakmam bir oldu hep. Ama bir ara Pegasus standında baya takıldım. Çünkü tanıdık bir yüz gördüm. Kitap sayfalarından tanıdığım Duygu da oradaydı. Pegasus standında görevde olduğunu biliyordum. Hemen gittik, sohbet muhabbet falan. Baya sohbet ettik cidden. Gece Evi serisini çekiştirdik. Yeni yaptırdığı kitaplığına olan aşkımdan söz ettim. :D Cidden çok güzel bir kitaplık yaptırmış. Kitaplar hakkında, fuardaki indirimler hakkında falan konuştuk. Baya baya takıldık. Saklama Kabı blog'unun sahibi de oradaydı. Vlog'larından söz ettik. Güzel sürprizleri olacakmış, takipte kalın. 

Sonra Doğan Egomant'a koştum. Normalde o yayınevinden bir kitap almazdım. Ama hem Percy Jackson'a başladım hem de benim çok ama çok merak ettiğim bir kitabı onlar çıkarmış. Cassandra Clare ve Holly Black'in ortak çalışması olan Demir Yıl, orijinal kapakla ülkemizde ilk kez fuarda yayınlandı. Ben bunu duyarım da yerimde durur muyum ? Kitabı aldım. Yazı boyutu büyük olsa da Cassandra bu, boru mu ? :D Aşık oldum kitaba. Daha okumadım. Birkaç olumsuz yorum da gördüm ama büyük bir zevkle başlayacağım o kitaba.


Epsilon, Ephesus, Pena, Yabancı gibi bazı yayınevlerine hiç bakmadan geçtim. Hem istediğim türde kitaplar yoktu hem de fiyatlarda pek bir değişiklik yoktu. 

Hmmm. Aklıma başka fuar anısı geliyor mu ? Tanıdık yüzlerle tanıştım. Kitap sayfaları sağolsun birçok kitapkurduyla tanışmış oldum. Liseden beri arkadaş olduğum, sempatik insan dediğim biricik dostumla karşılaştım. :D O gün o kadar çok insanı görüp, tanıştım ki bir ara başım döndü. Her geçen sene fuar daha da eğlenceli olmaya başladı. Ama bu sene çok fazla takılamadım. Zamanım kısıtlıydı. Ön Okumalar'dan Buket'le karşılaşmak çok istedim. Çünkü onunla tanışmayı çok istiyorum. Blog hayatında örnek aldığım nadir insanlardan biri. :D Fuarda görüşemedik ama telefonda baya konuştuk, en kısa zamanda onunla da buluşacağım.

İşte böyle. İyi kötü geçti. Çok heyecanlandığım gibi mükemmel değildi ama eğlenceli ve etkileyici insanlarla tanıştım, karşılaştım ve sohbet ettim. Bunlar bile benim için yeterli. :D Bazı şeylerde hayal kırıklığına uğramadım değil ama olacak o kadar. Yayınevlerinin indirimlerine diyecek lafım yok. Cimriler. :D İnternetten kitap almaya devam... Sahafları gezemedim diye üzüldüm. Fuarın en gizli hazineleri onlar. Artık gelecek sene iki günümü fuara ayırıp, sahafları alt üst edeceğim.

Şimdilik bu kadar. Umarım gelecek sene fuarda görüşürüz.

Kocaman sevgiler, öpücükler: Jane

25 Ekim 2014 Cumartesi

Kitap Yorumu: Percy Jackson 1- Şimşek Hırsızı


Selam Millet !

Müthiş bir kitapla geri döneceğimi söylemiştim. Aslında kitabı çok yanlış bir zamanda okudum diyebilirim. Yeni bir şehir, yeni ortamlar ve yeni okul derken kitap elimde çok süründü. Oda arkadaşıma her geçen gün "Bak bugün kitap bitecek" dedikçe bana sırıttı ve ben kitabı biterene kadar kendisi iki kitap bitirdi. Kendisini buradan kınıyorum. :D

Kitaptan bahsetmeden önce genel olarak Percy Jackson'dan konuşmak istiyorum. Harry Potter gibi çok ünlü bir fantastik seri. Ki eminim adını duymayan yoktur. :D Huyum kurusun ki böyle serileri okumak daha yeni aklıma geliyor. Öncesinde pek ilgimi çekmediler. Hele Percy Jackson hiç mi hiç ilgimi çekmiyordu. En azından Harry Potter'ın filmlerini izledim. Percy'nin değil filmlerini, film fragmanlarını bile izlemedim. Ama sonra durdum ve dedim ki ölmeden önce şu serileri okumam lazım. İlk Harry Potter okuyacaktım ama filmlerini izlediğim için şuan konuları biliyorum. O yüzden ilk Percy'den başladım. Çocuk kitabı falan diyorlar ama bence kurgusu çok sağlam. Yunan Mitolojisiyle dolu bir seri! Cennete geldim sanırım. :D Mitolojiyle bu kadar bağlantılı olması zaten çok ilgimi çekti. Ki yazar kesinlikle hakkını vermiş!

Gelelim ilk kitaba... Açıkçası nasıl bir beklentim vardı bilmiyorum ama hayal ettiğimden daha farklı bir macera okudum. Hem de aksiyonun hiç bitmediği bir aksiyon!

    Percy Jackson, henüz 12 yaşında olmasına rağmen başı beladan kurtulmayan hiperaktif, okuma yazmada sorun yaşayan ve her sene farklı bir okulda okuyan bir çocuk. Yancy Akademisi'nde hayat normal devam ediyordu. Taa ki bir okul gezisinde öğretmenlerinden biri canavara dönüşene kadar. Bu olaydan sonra olağanüstü olaylar Percy'nin yakasını bırakmaz. New York'a, eve dönerken en yakın arkadaşı Kıvırcık'ın aslında bir insan değil de bir Satir olduğunu öğrenir. Babasının bir Tanrı, kendisinin bir yarı-tanrı ve okulda onunla çok ilgilenen hocasının bir Kheiron olduğunu öğrenmesi onun kafasını iyice karıştırır. Ve Melez Kampı'nda bulunmaya başlar. Yaşamına devam etmesi için ve ortalığı karıştıran sorunu ortadan kaldırması için Kamp'da kalması gerekir. Melezler Kampı'na hoşgeldiniz!

    Burada asıl kimliğini ve birçok gerçeği öğrenir. Babasının aslında bir Deniz Tanrısı olduğunu fark ederler. Babası Poseidon, yeraltı Tanrısı Hades ve yeryüzü Tanrısı Zeus arasında bir savaş başlamak üzeredir. Çünkü Zeus'un ilk şimşeği kayıptır ve bunu çalan kişinin Percy olduğu düşünülmektedir. Bunun üzerine Percy, ilk görevine başlar. Kıvırcık ve Melez Kampı'ndan Annabeth de onunla beraber bu maceraya adım atarlar.

Annabeth ismini görünce kitapta romantik sahnelerin olucağını sanmayın. Kitapta hiç mi hiç aşk yok. Açıkçası benim için farklı bir deneyim oldu. Kitap sırf macera dolu. :D O yüzden biraz donuk okudum diyebilirim.

Macera da nasıl bir macera. Okurken başınız dönebilir. Her gittikleri yerde karşılarına insan görünümlü canavarlar çıkıyor. Hatta bazen Tanrılar bile çıkıyor. Olimpos'a gidene kadar baya baya ölümden dönüyorlar. Sonrasındaki olayları anlatmıyorum. Ama şöyle diyebilirim ki Mit karakterler çok güzel yansıtılmış. Hades'le Zeus'un tüyler ürperten görünümleri ve davranışları, Ares'i küstahlığı ve iticiliği hepsi çok güzel yansıtılmış. Yunan Mitolojisine merakınız varsa müthiş bir kitap sizi bekliyor diyebilirim.


Olaylar zaten hiç ara verilmeden arka arkaya işlenilmiş. Bir bölüm okuyup, bırakıyorsunuz ama aklınız diğer bölümlerde kalıyor. O yüzden ben neler yaşadım. :D Ve sonunda bitirdim. Kitabın sonu bile heyecan verici ve şaşırtıcıydı. Tamam, belki sonundaki olayı tahmin ettim ama yine de heyecan vericiydi.

Bir sonraki kitabı ne zaman okurum bilemiyorum. Şuan bende olmadığı için ne zaman alırım onu da bilmiyorum. Ama tahmin edin ne yapacağım ? İlk filmin fragmanına göz atıp, hemen ilk filme gömüleceğim. Açıkçası filmini çok merak ediyorum. :D Logan Lerman oynuyor arkadaşım. Merak etmemek mümkün değil.


Şimdilik bu kadar. Kocaman sevgiler, öpücükler: Jane