Pages

Jeaniene Frost etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Jeaniene Frost etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Ağustos 2015 Cuma

Kitap Yorumu: Gece Avcısı 7 (Son Kitap) - Mezardan Uyanan


Merhabaaa

Ya, bu aralar eski karakterlere elveda diyorum. Hem pişmanlık duyuyorum hem de ben sanki evladı en iyi üniversiteyi kazanmış anneler gibi gururlanıp, "bu kereta da bitti, neler yaşadık be" diyorum. Sıcaklardan olsa gerek...

Ama cidden Bones'a veda etmek hem eğlenceliydi hem de beklediğimden daha fazla üzüldüm ya. Çünkü serinin son kitaplarına doğru artık isyan ediyordum, "bitsin, yazar hep aynı maratonda devam ediyor" diye söyleniyordum. Hatta bu son kitabı da seri bir an önce bitsin diye aldım. Ama bitince de bir tuhaf oldum. Bones bu ya. İlk okuduğum zaman lise 2'deydim. İlk kitabı o kadar çok sevmiştim ki ikinci kitap için bir öğle yemeğini atlatıp, aç bir halde parayı kitaba yatırmıştım. :D Pişman mıyım ? Yoo, serinin ilk iki kitabı hala benim için favorim. O yüzden söylensem de bu seriyi seviyorum. Favorilerim arasında. Bones&Cat çiftine bayılıyorum. Hala Ian konusunda yan seri ya da kitap istiyorum. Frost, duy beni. Para bitince n'apcaksın annem ?

Tamam şimdi biraz ciddi olayım. Serinin bir önceki kitabında Madigan'ın büyük bir bela olacağını tahmin etmiştim. Tahminler doğru millet. Öyle böyle değil. Sanırım en büyük düşmanlarından biriydi Madigan. (Bu kötü karakter, Cat'in amcası Don'ın eski iş ortağıydı.) Mezardan Uyanan, cidden hem kitabın adını yansıtmış hem de serinin final kitabına yakışır bir kurgu olmuş. Yazar sanki durmuş durmuş son anda hünerlerini göstermiş. Yerim bu kadını.

"Beni özledin mi, Kedici?"
Bu sorunun kulağa ahlaksızca gelmesini nasıl sağladığını bilmiyordum, ama bunu yapabiliyordu.

Madigan ile ilgili bir sürü şey öğreneceksiniz. Bunları öğrenirken ve bunlarla mücadele ederken Bones ve Cat tüm dostlarından hatta eski düşmanlarından bile yardım alıyorlar. Tyler (aşırı komik ve eşcinsel medyum), Marie (Cat'le Bones'u önceki kitaplarda fena uğraştıran Vudu Kraliçesi), Bones'un dostları; Ian (ya yerim bu adamı, favori yan karakterim), Spade&Denise (bu çifti seriyi okuyanlar çok iyi bilir), Vlad (minnacık gözüküyor bizim modern Dracula), Mencheres&Kira (en kıl olduğum çift herhalde) ve Cat'in tuhaf dostları; Tate (Bones'un bir numaralı düşmanı), Dave, Cooper ve Juan. Yani seride gördüğümüz hemen hemen tüm karakterleri final kitabında göreceksiniz. O yüzden bu kitabı cidden çok sevdim. Zaten 1.5 günde okudum. Gerisini siz düşünün...

Şimdi kitaptaki olaylardan bahsedeceğim ama ne anlatırsam anlatayım okurken şok olmanıza engel olamayacak. Yazar bu kitapta sizi iki kere üst üste şaşırtacak. Ve hazırlıksız olacaksınız. Okurken resmen diken üstündeydim. Ve açıkçası birazcık Şafak Vakti'ni (Alacakaranlık'ın final kitabı) hatırlattı bana. Yani siz ne düşünürsünüz bilmiyorum ama okurken aklıma o kitap geldiyse, demek ki biraz benzerlik vardır. Neyse. Olaylar dediğim gibi Madigan'ın sırları açığa çıktığında durdurulamaz bir hal alır. Bones ve Cat hiç mi hiç yerlerinde durmazlar. Okurken başım döndü. Aksiyon tavandı. Romantizim elbette vardı. Kahkaha işi Ian'a verilmiş. Her zamanki gibi. Özellikle bir cümlesi beni gerçek anlamda kırdı geçirdi.

Ian tepemizdeki haça alaycı bir şekilde baktı.
"Dua et de birileri dinliyor olsun, kanka, yoksa Charles geldiğinde hepimizi si-"
Ian'a kötü kötü bakarak, "Sinirli olduğunu göreceğiz." diye araya girdim.

Kitabın sonu da tam istediğim gibi bitti. Yazar zaten Cat'le Bones'u tekrar göreceğimizin sinyalini vermiş. Çok özlemeyeceğiz sanırım. Ama bir şey canımı sıktı. Bunu ne yazık ki söyleyemem, spoiler olur. Cat ve Bones'la ilgili. Aman, okuyun işte. :D

Gece Avcısı da bitti iyi mi! Onlarla beraber yaşlandım resmen. Cat, nereden nereye geldi. Vampir avlarken vampir olan asi kadın. Bones da sert kabuğunu birazcık kırdı. Karakterlerin gelişimini böyle heyecanla, aksiyonla okumak... Ne bileyim duygulandım şimdi. Ama bana 'hangi seri bol aksiyonlu' diye sorsanız bu seriyi söylerim. Yok böyle bir aksiyon.

Daha fazla duygusallığa bağlamadan kaçar ben. Bones, Cat'le beraber olduğuna göre Ian'ı sahiplenebilirim. *-*

Sevgiler, öpücükler: Jane

3 Ekim 2013 Perşembe

Kitap Yorumu : Gece Avcısı 6 - Şimdi Mezar Zamanı

    Gelmiş geçmiş en uzun sürede okuduğum kitap olarak rekorumu Şimdi Mezar Zamanı'yla kırdım. :D Daha önce Gece Evi serisinin Kader kitabını 10 günde falan okumuştum. Bu kitabı ise yaklaşık iki hafta da falan okudum. Bunun nedeni, yine üniversiteye hazırlık sınav çalışmalarımdan dolayı günde iki bölüm falan okuyordum kitabı. Eh, öyle olunca kitap beni baydı ve uzun sürede bitti. O yüzden ben eski yöntemimi devam ettiriyim.
Bunlar boş laftı. Gelelim Cat&Bones ikilisinin 6.kitaptaki macerasına. (Aslında yan serideki kitapları da sayarsam 8. kitap oluyor.) Bu kitapta bol bol romantizm ya da Bones'un süper çekici yanlarını beklemeyin. Yazarımız olayın macerasına, heyecanına falan odaklanmış. Çiftimizin samimi sahneleri azdı ve açıkçası Bones'un eski hallerini özledim. Bu kitapta aşırı korumacı, sert ve soğuk gibiydi. Ian olmasa kitapta gülünecek bir sahne bile yoktu. O yüzden bu kitabın yıldızını Ian olarak ilan ediyorum. :D

Bones :"Duyduğum tek şey 'şu sarımsakları sarımsaklasak da mı saklasak' tekerlemesiydi. O kadar çok tekrar etti ki kendime kalbime kazık saplamak istedim."

Önceki kitapta Cat, Vuudu Kraliçesi Marie'den bazı güçler alarak, hayaletleri birer mıknatıs gibi kendisine çekmişti. Hayalet dostu Fabian'da bunlardan biriydi. Sorun şu ki Cat nereye giderse gitsin hayaletler peşinde ve yeri geldiğinde ona itaat bile ediyorlar. Bu kitapta, aslında bu güç işe yaradı bile diyebilirim.
Kana susamış bir hayalet olan Kramer, asırlar önce yaşamış bir cadı avcısıdır. Ve her Cadılar Bayramı'nda masum kadınları kurbanları olarak seçip, bir çok işkence ile akıllarını, ruhlarını ve kalplerini mahvedip bundan zevk almaktadır. Bunları yaparken elbette hayalet cisminde olmuyor. Cadılar Bayramı'na özel ete kemiğe bürünebiliyor. Masum kadınları korumak için Cat ve Bones, onu sonsuza kadar öbür tarafa göndermek için bir çok mücadele vermek zorunda kaldı. 

"Beni asıl endişelendiren, son dört saldırısından üçünün öncelikle sana yönelik olmasıydı."
"Ne diyebilirim ki ? Karşı konulamaz biriyim."

Kramer'in izini, Fabian'ın hayalet arkadaşı Elizabeth sayesinde kolayca bulabiliyorlar. Çünkü Elizabeth, o cadı avcısı yüzünden ölmüştür ve intikam almak istemektedir. Hayaleti çağırabilmek için Spade'in önerisiyle bir medyum olan Tyler'a giderler. Adam bildiğiniz eş cinsel ve resmen Bones'a sulandı. :D O sahnelerde sırıtmamak imkansız. Her neyse, ama Kramer o kadar güçlü ki Tyler'ı bile alt etti. Bu yüzden Cat ve Bones başka bir çözüm yolu aramaya başlarlar. Doğaüstü varlıklarla ilgili araştırma yapan bir grubu bulurlar ve nasıl tuzak kuracaklarını öğrenirler. Fakat her şey bu kadar kolay değildir. Kramer'in izini sürebilmek için bu cadılar bayramındaki kurbanlarının izlerini sürerler. Eh, bunları yazmak kolay. Okuması daha çok zordu. Bones ve Cat bu olaya o kadar çok odaklandılar ki birbirlerine vakit ayıramadılar. O yüzden okurken baya bunaldım. Amma, sonlara doğru heyecan, hareketlilik olunca bende de bir okuma isteği arttı ve bir baktım ki kitap bitti.

Bones'un benim için ne anlama geldiğini ifade edebilecek sözcükler vardı ama bin yıl boyunca, şimdiye kadar konuşulmuş bütün dilleri öğrensem de bu hissi tanımlayacak kelimeleri bulamazdım.

Kramer dışında bir de Madigan diye bir adam var ki... Kesin son kitapta başlarına büyük bir bela olucak. Madigan, Cat'in amcasının şirketinin başına gelen yeni yönetici. Ve acaip sinir bozucu, kıl bir adam. Okurken, kitabın içine dalıp Bones'un yapamadığı işlemi yapıp, Madigan'ın boynunu kırasım geldi. O derece sinir etti beni. 
Bunların dışında Ian kesinlikle kitapta en komik, eğlenceli, kafa dağıtan karakterdi. Son sayfalarda hele kitabı bırakıp resmen adamın sözlerine kahkaha attım. :D Beni çok eğlendirdi. O yüzden kitap bitmesin bile istedim bir an. Yazar kesinlikle Ian'a daha çok ağırlık vermeli. Hatta ona bir tane kitap bile yazabilir ama şöyle bol eğlenceli, komik, kahkaha dolu bir kitap olucaksa yazsın.
Kitabın sonunda elbette bizimkiler galip çıkıyor. Gülümseyerek kitabı bıraktım. Artık Gece Avcısı serisinde okunacak son bir kitap kaldı. O da artık taa ne zaman çıkar kim bilir ? (Artemis Yayınevine gönderme yapıyorum. Yurt dışı tarihinden bir altı ay sonra çıkarırlarsa hiç şaşırmam.)

Ian yere inerken toprakta oluşturduğum uzun ize dik dik bakarak, "Şahane iniş," dedi. "Biz dikkat çekmemeye çalışıyoruz, sense buraya meteor çarpmış gibi görünmesine yol açıyorsun."
"Daha ölmeyene dönüşeli iki yıl oluyor, şimdiden uçabiliyorum. Senin kanatlarını bulman ne kadar sürdü güzel çocuk ?"

Her ne kadar bu kitapta Cat&Bones çiftini pek anlamayıp, sevemesem de onlar benim canım ya. Seri bitince yokluklarını çok arayacağım kesin. Umarım son kitapta eski Bones'u okuruz. Yaramaz, yerinde duramayan, esprili ve yeri geldiğinde korumacı olan Bones'u... Cat bu kitapta aynı Cat'di. Cesurca savaşan, hareketli ve alaycı cümleleriyle beni memnun etti. Özellikle mücadele ettiği sahneler muhteşemdi. Okurken "vay be Cat, bu kez kendini aştın" bile dedim ama sanki bir şeyler eksikti... (Jane'de hiçbir şeyden memnun olmuyor di mi ? Çok kitap okumanın dezavantajları işte. :D)
Sevgili Frost, bir sonraki kitabında görüşmek üzere !

"Tanrım Azrail! Kel kafan ve üzerindeki islerle, birinin ateş silahıyla saldırdığı bir mankene benziyorsun."
"Ian, bu pisliği tutuyor olmasaydım şimdi yerde olurdun." dedi Bones, dişlerinin arasından.
"Ben kimseyi tutmuyorum," diyen Spade, Ian'a adamın yalpalamasına sebep olacak kadar sertçe vurdu.

Not: Kitapta bazı yerlerde aklıma Supernatural geldi. Onlar takıntılı ruhlar için tuz kullanırken bizimkiler ada çayı kullandı. Bir hayaletin peşine düşmeleri falan aklıma Winchester kardeşlerini getirdi. :D Paranormal seven bir kızın dramı işte.

Sevgiler, öpücükler ; Jane

26 Ağustos 2013 Pazartesi

Seri İncelemesi : Gece Avcısı - Jeaniene Frost


        Geçenlerde duydum ki Gece Avcısı serisi 9.kitapta değil 7.kitapta final oluyormuş. Yazarımız böyle bir karar almış. Bence çok da iyi yapmış. Çünkü serisinin konusu daha ne kadar gelişebilirdi, bilemiyorum. Bones'u iyi hatırlamak istiyorum. Kitaplarını zorla, sıkılarak okumak istemiyorum. O yüzden bu habere sevindim ve seriyi incelemeye aldım. :D
Seriyi okumayanlar ya da okumaya başlayacaklar için bu yazım iyi bir fırsat olabilir. Çünkü kitapların sıralanışı biraz karışık. Yazarımız habire ek kitap yazdığı için bende zor takip ettim ama sonunda doğru düzgün okuyabildim. :D Ve elimde okunacak 6.kitap ile yan seriden bir kitap daha var. (Vlad'ın hikayesi) Onları bir kenarda bekletip, seri incelemesine başlıyorum !
İlk kitabın konusu için : Mezarla Randevu
Not : Kitapların kısa özetlerinde ve yorumlarımda minik spoiler olabilir. İlk kitabı okumamış olanlar ya da seriyi okumakta olanlar ekstra bilgi öğrenmemeye dikkat etsin.:D

Tek Ayağı Mezarda : Bones ve Kediciği yine beraberdir ! Cat, gizli bir görevde olsa da Bones onu tekrardan bulur ve bu sefer hayatının aşkını bırakmamaya emindir. Cat'in annesi Bones'a hala sinir olmakla beraber bizimkiler sonunda Cat'in babasını buluyorlar. İntikam almak isterken önlerine bir kaç engel çıkıyor. Bazı vampir kuralları... Bu kural sayesinde Bones, tamamen Cat'e sahip oluyor diyebilirim. Bu kitapta serideki favorimlerimden biri. Hem Cat'in yeni ekibi hem Bones'un tavırları ve sıkmayan,daha çok heyecanlandıran aksiyon-macera son hız devam ediyor. Özellikle Cat'in, en yakın arkadaşı Denise'in düğününde Bones'la karşılaşması çok hoşuma gitmişti. Oh be, sonunda demiştim. :D Bones ve özlü sözleri elbette yine kırdı geçirdi beni. Ve aynı zamanda eritti... Bones'un geçmiş yaşamıyla ilgili bilgiler öğrendikçe ağzım beş karış açık kaldı ve kahkahalara boğuldum diyebilirim. Çok güzeldi ya, yazarın hayal gücünü bu kitapta ta çok sevdim. :D
"Kedicik, bir karar vermelisin. Ya burada kalıp uslu duracağız ya da şimdi gideceğiz ve sana söz veriyorum, eğer gidersek..." Eğildi ve sözleri dudaklarıma düştü. "Uslu durmayacağım."

Mezarın Dibinde : Bu sefer Bones'un atası olan Mencheres'in başı beladadır. Ama bizim süper ikili yine iş başındadır. Olay, tarih öncesine dayanıyor. Patra, çok güçlü ve usta bir vampir. Zaten bizimkileri de oldukça zorluyordu. Yine de Bones, Mencheres'den bazı güçler alarak daha kuvvetli ve güçlü oluyor. Vee bu kitapta Vlad'la tanışıyoruz. Kendileri şu çok meşhur vampir Dracula aslında. :D Yazar güzel bir ironi yakalamış. Ama Vlad'ın Dracula olduğuna bin şahit ister yani. Adam, manyak bir şey. Çekiciliğini geçtim eğlenceli, sempatik ve kendinden emin. Şöyle bir hayal edince... "ufuuu" oluyor insan. (Bu da ne demekse,ağzıma dolanıp kaldı işte.) Kitapta ekstra olarak büyü, zombiler ve hayaletler vardı. (Aklıma Anita Blake gelmişti.) Hayaletler, vampirler tarafından görmezden geliniyor ama Cat bir tanesi sahip edindi gibi bir şey. :D Ayrıca çokta sevimli. Son olarak bir sahne vardı ki... Eğer gerçekten öyle bir şey olsaydı yazara değil nefret,tehdit mailleri direk uçağa biner o kadını parçalardım. Aklım başımdan gitti. Birde Cat'in halini düşünün... Neyse, güzel ve yine eğlenceli bir kitaptı. Bir kaç sene önce, yaz tatilinde okumuştum. O sıralar kitapları manyak gibi hızlı bir şekilde bitiriyordum ve bu kitap gündüz başlamamla gece bitmişti. Yine de olayları hatırlıyormuşum. :D
"Benim için her zaman önceliklisin,Kedicik."

Mezara Mahkum : Bu sefer Kediciğin başı büyük büyük bir belada. Bones, bu işin altından nasıl kalktı, hayret ettim ve gerçekten heyecanlıydı. Kitap hem güldü kırdı geçirdi hemde fena duygusala bağladı. Gregor adındaki bir vampir Cat'in rüyalarını ele geçirmeye başlamıştır. Bir tür rüya hırsızı. Rüyalarına girip düşüncelerini okuyabiliyor ve nerede olduğunu bilebiliyor. Ve habire "sen benim karımsın" deyip duruyor. Tabii bu durumda bir de Bones'u düşünün... Adam zaten korumacı, Kediciğe deli gibi aşık. Piskopat bir rakibi ortaya çıkar. Yazar ortalığı fena karıştırmış.Bu yüzden bizim süper ikili ciddi kavgalar etmeye başlar. Cat'in geçmişindeki bilinmeyen sırlar, rüya hırsızı sayesinde ortaya çıkar. Mencheres'de farkında olmadan bu işe bulaşmış. Bazı yerlerde mahvoldum. Bones'u çok farklı bir şekilde görüyoruz. Resmen korkudan tüylerim diken diken oldu. Cat, artık kaçıcak delik aramıştır. :D Hep duygusal ve sinir bozucu olaylar yoktu. Cat'in annesinin başına öyle bir şey geliyor ki... Gülmekten yerlere yattım. Acaip eğlenceliydi. :D Ve Kedicik, sonlara doğru bambaşka bir 'çeşide' dönüşüyor. O sahnede de az gülmedim. Zavallı Bones, hep Kedicik'ten çekiyor. :D Kitabın sonunda "Vay be, ne heyecanlı bir kitaptı.Sanki saatlerdir koşuyormuşum gibi hissettim." dedim. Gerçekten serinin en heyecanlı ve en merak uyandırıcı kitabıydı.
"Benim karım yok." -Bones

Yan Seri Hakkında Bilgi ; Yazarımız 4.kitaptan sonra Gece Avcısı serisine 2 kitaptan oluşan mini bir yan seri oluşturmuş. 5.kitabı okumadan önce bunları okumak şart. Çünkü bu iki kitapta pek çok olay gelişiyor ve Cat'le Bones'da işin içinde. Direk 5.kitabı okursanız bir çok yeri anlayamayabilirsiniz.

Yan Seri 1- Kızıl Damla : Yan serimizin ilk kitabında Cat'in en yakın arkadaşı Denise ile Bones'un dostu Spade başroldeler. Denise, ikinci kitapta evlenen biriydi ama bir kitap öncesinde tahlihsiz bir olayla eşini kaybeder. Ve bu kitapta ise başı beladadır. Yardımına Spade koşar. :D Spade'i ilk tanıdığımdan beri sevmişimdir. Adamın ayrı bir havası var. Eh bu kitapta farkını ortaya koydu. Elbette Bones hala ilk'im. :D Aksiyon zayıftı. Romantizim güzeldi, idare eder. Ian karakteri ise -sanırım bu karakteri ikinci kitapta tanımıştık- bu kitapta fenaydı. Ian'ı da severim. Eğlenceli ve sempatik biri. Bu kitap sayesinde daha da çok sevdim. :D Kitabın sonunda Denise, şekil değiştirici oluyor. İşte o sahneler gerçekten komikti. Baya gülmüştüm. :D Bu kitapta işin içinde iblisler falan vardı. Değişik bir konusu vardı. Jeaniene yazmış, bize de okumak düşer. Ian ve Spade açısında çok güzel ve eğlenceli bir kitaptı. :D

Yan Seri 2 - Sonsuz Karanlık : Sanırım en işkenceli kitap buydu. Hatta bir ara yarım bıraktım, artık dayanamıcam bu ne böyle diye. Ama sonra tabii kitapları yarım bırakmaya kıyamadığım için devam ettim ve memnum kaldım. :D  Bu kitapta şu meşhur Mencheres ve insan olan Kira anlatılıyor. Tahlihsiz bir olayda karşılaşırlar. Sonrasında Mencheres, Kira'nın peşini bırakmaz elbette. Aralarındaki iletişim beni fena sıktı. O kadar bunaltıcıydı ki... Gerçekten. İkisininde düşünceleri aynen şöyleydi ; "Acaba benden hoşlandı mı ? , Bana niye böyle davranıyor ? Şuanda ne düşünüyor ? Acaba yanlış bir şey mi yaptım ?" Öyle mıymıy bir kitaptı. Jeaniene bu kitabı yazarken hangi alemdeydi merak ediyorum. Tamam, iyi yönleride vardı. Çoook eski bir vampir olan Mencheres'i 20'lik hayal etmek süperötesiydi. Adam bir taş,efsane. Yakışıklı,dinç,güçlü,varlıklı daha ne olsun. Başındaki belaları saymıyorum bile. :D Ve Mısır Firavunu olduğu için kitapta Mısır Mitolojisiyle ilgili güzel bilgiler vardı. Bu hoşuma gitti. (Bir mitoloji meraklısı olarak...) Kira'ya değinmek istemiyorum. Allasen, kadını hiç mi hiç sevemedim. Kitap bittiğinde "oh be" dedim. Bu yazar yan seri yazmamalı. Yazarsa Ian'ı yazsın. :D Her neyse. Zorunlu olduğu için okudum, atlattım. Belki okuyacak olanlar beğenebilir. Hatta bazı okuyuculara kitaba bayılmış bayılmış ! Zevklerine,düşüncelerine sonsuz saygım var. Fakat ben beğenmedim. :D

Mezarın Yüzü : Seri uzadıkça sanki kitaplar biraz sıkıyor mu, ne ? Yazarın hayal gücünü, dilini ve kitabı okurken güldürmesini gerçekten çok seviyorum. Hatta diğer yazarlardan en güzel farkı şu ; kitapların başında kendinizi çok heyecanlı bir aksiyon ya da macera sahnesinde bulabilirsiniz. Daha ilk cümleden Bones ve Cat düşmanlardan kaçarak, uçuyor olabilir ya da etrafta bambaşka şeyler uçuşa geçmiş olabilir. :D Ama gel gelelim bu kitaba... "Jeaniene, serin çok güzel, Bones&Cat efsane, ekstra olarak Ian,Vlad ve Spade gibi mükemmel ve eğlenceli karakterlerin var. Hayal gücün artık bu karakterlere yetmiyorsa, tadında bırak." demek istiyorum. Bu kitabın konusunda ise gulyabaniler ön plandaydı. 4.kitapta dile getirmediğim bir karakter vardı. Apollon. Gulyabanileri kışkırtması sonucu vampirlerle bir savaşa sürüklenirler ve Cat'i bunu durdurmaya çalışmaktadır. Yarı vampir olan Cat'in, gulyabanileri durdurabileceği düşünülmektedir. Bu durumda Bones'la beraber Vuudu Kraliçesi Marie'den yardım isterler. Yan serilerden sonra Bones ve Cat'i okumak gerçekten çok iyi geldi. Ama aralarındaki o muhteşem bağın tadını alamadım. Kitaba Vlad çok eğlence katmış. :D Onun dışında... Çeviride farklılıklar vardı. Sanırım çevirmen değişikliği yüzündendi. Bizim Cat, Kızıl Melek iken bu kitapta Kızıl Azrail olmuş. Kitap sıkıcı değildi ama yazar kendini tekrarlamış gibiydi. Artık bir son vermeli. Ve son kitaplara doğru Anita Blake tadı vermeye başladı. Gulyabaniler, zombiler falan... Hadi hayırlısı. :D 
"Sen benimle olduğun sürece bununla baş edebilirim," deyip yüzüne dokunmak için uzandım. "Seninleyken her şeyle baş edebilirim."
"Hep yanında olacağım Kedicik. Daima." Bones dudaklarını dudaklarıma yapıştırdı. 
Evin içinden Vlad'ın alaycı sesi yükseldi. "İhtiyacım olduğunda neden ortalıkta mendil olmuyor?"
***
Bones:"Atla."
Aşağıdaki Missisipi'nin çalkalanan sularına baktım. "Boşanmak istediğini söylemeye çalışıyorsan..."
"İstesende boğulamazsın," dedi Bones eğlenerek. "Neredeyse bir senedir nefes almıyorsun. Şimdi tereddüt etmeyi bırakta atla. Uçmayı öğrenmenin en iyi yolu bu."
"Daha ziyade çığlıklar atarken düşmeyi öğrenmenin bir yolu gibi görünüyor."
Seriye dair son olarak söyleyeceklerim ise ; Bu seriyi gerçekten çok seviyorum. Tamam, her çıkan yeni kitabını ayaklarım popoma değecek kadar koşup, kitapçıya saldırmıyorum. :D Ama fırsatım olduğunda alıp, okuyorum. Kitaplarda kolay kolay çiftleri sevmem. Yani erkek karakteri çoook severim ama partneri hiç hoşuma gitmez, söylene söylene okurum. Ama bu seride Bones&Cat çiftini çok seviyorum. Bu benim için çok önemli. Yine de dediğim gibi bu seri artık bitmeli. -Ki yukarıda haberini verdim 7.kitap sonmuş.- Umarım sizlerde severek okursunuz. Okunması gereken bir seri diyorum. -Yan seriler için yorum yok.-

Sevgiler, öpücükler ; Jane

10 Temmuz 2013 Çarşamba

Aşık Olunacak Kitap Karakterleri Vol 1


Bir insan kitaptaki erkek karakterlere takıntılı olabilir mi ? Sanki gerçeklermiş gibi onlar hakkında konuşup,onları savunabilir mi? Eğer bu kişi kitap kurduysa evet, böyle bir şey olması mümkün. Ben ki fena takıntılı,kıskanç ve korumacı insan, konu sevdiğim karakterlere gelince vahşi bir kediye dönüşebiliyorum. Gerçekten de hayatımda normal birilermiş gibi davranabiliyorum. ( Delilik derecesinde değil elbette) " x kişi nasıl biridir?" diye sorarsanız onu yaratan kişiden -yazarı- daha çok anlatabilirim.

Bu yazıyı hazırlarken tek tek en sevdiğim karakterlerin hayatlarına şöyle bir göz attım. Vay be dedim,liste giderek kabarıyor. Ki bunlar daha başlangıç. Okunacak milyon kitap var... Bu demek oluyor ki milyon erkek karakterde listeye eklenecek gibi. Şimdilik bu 'haremle' mutluyum. :D

İlk okuduğum ve çok sevdiğim karakter Edward Cullen'dı. Ki eminim çoğu kişinin de ilk gözde karakteri Edward'dı. Ama sonradan onu sevgili Bella Swan'a teslim ettim. Zaten benim için çoook yaşlıydı :P (Kıskançlık krizi geçiriyor hala...) Sonrasında kısmetim açıldı zaten. :D Artık isimleri karıştırmamaya çalışıyorum. Tabii her önüme gelen karaktere yapışmıyorum.Bir de şöyle bir durum var artık gençlik romanlarında aşk üçgeni var. Masum kızımız iki çekici erkek arasında kalıyor. Ben genellikle terkedilen,avutulmaya ihtiyaç duyan karaktere vuruluyorum ama karakterlerde beni çeken özellik sadece bu değil. Aşağıdaki isimlere detaylı baktığınız zaman hepsinin bazı ortak yönlerini görmüş olacaksınız. (Christian Grey dışında. O bir istisna.) Genellikle vurulduğum karakterler ; serseri tipli,esprili,kendinden emin,hayatı umursamıyor gibi görünselerde aslında en çok takıntılı olan ve yeri geldiğinde korumacı olan, isteyince fena romantik olan ve enerjileri yüksek olan karakterler.

Adrian Ivashkov (Vampir Akademisi / Richelle Mead) : Ivashkov,en çok değer verdiğim karakter diyebilirim. Yazar yüzünden Ivashkov'la beraber üzüldüm,terkedildim,mahvoldum ama kahkaha attığım zamanlarda oldu. :D Zümrüt yeşili gözleri ve koyu kahverengi saçlarıyla serseri tipli biri. Sigarası,alkolü her türlü pisliği var ama adam çekici n'apalım. Yaramaz,muzur bir çocuk gibi görünebilir. Ama kalbini kırdığınızda  bambaşka bir delikanlı olabiliyor. O deli dolu kalbini gören biri olduğum için şanslıyım. Bir dilek hakkım olsaydı Adrian Ivashkov'u gerçek hayatta,yanımda olmasını dileyebilirdim. Anlayın ne kadar çok sevdiğimi. :D

Patch Cipriano (Düşmüş Melekler / Becca Fitzpatrick) : Ivashkov'un bir numaralı rakibi olabilir. Patch olmasa Düşmüş Melekler serisi bir hiç olurdu zaten. Esmer,beysbol şapkasıyla ünlü ve yine serseri tipli biri. Patch gerçekten serseri gibi... Giyinişi,hareketleri... Ama adamın korumacı tarafı işte insanı çekiyor.Kendinden emin halleriyle,çarpıcı sözleriyle insanı dondurabilir.Ve binbir parçaya ayırabilir. Etkisi ne kadar yüksek siz düşünün... Eh bir de adam melek...İntikam veya Koruyucu meleği ne farkeder ! İkinci bir dilek hakkım olsaydı şu an Patch yanımda,blog'umla uğraşmaktansa onunla takılabilirdim. :D

Jace Wayland (Ölümcül Oyuncaklar / Cassandra Clare) : Cassandra'nın efsanevi karakterlerinden biri daha... Kitaptaki Jace Wayland'a bayılıyorum. ( Filmdeki Jace'i görmeyin derim.Kusabilirsiniz.) Sarışın,mavi gözlü diye klasik biri gibi görünebilir. Ama hayır,kesinlikle fena biri. Dünya kendi etrafında dönüyormuş gibi davranıyor olabilir ama birine bağlanınca içindeki bambaşka Jace ortaya çıkıyor. Kitap karakterlerin en önemli özelliklerinden biri de bu. Sevdiklerine karşı umursamazmış gibi davransalarda içten içe korumak ve hep yanlarında olmak için yanıp tutuşuyorlar. Bu özellikleri zayıf noktalarıymış gibi saklamayı tercih ediyorlar. Kısacası Jace Wayland'ı kapın derim. Yoksa Cassandra bizim oğlanı kurban edecek...

Will Herondale (Cehennem Makineleri / Cassandra Clare) : Sizi içine çeken bir çift mavi göz, gece karanlığı kadar siyah olan saçlar,özel oyulmuş gibi mükkemel bir yüz düşünün... Yazarken ben bile eridim. Cassandra'nın bir diğer başka 'fena' karakteri. Herondale sayesinde resmen kitabı okurken kanser oldum. Zaten bu seriyi okurken hayattan kopuyorum.Cassandra'nın hayal dünyasına altın bilet almıış gibi oluyorum. Will,hayatı umursamıyormuş gibi görünüyor ama içinde nasıl bir fırtına kopuyormuş da haberimiz yokmuş. Mekanik Pren's de onunla beraber bende yıkıldım diyebilirim.Ah,neyse...



Daemon Black (Lux / Jennifer L. Armentrout) : Yeni gözdelerimden biri. İlk başlarda fena gıcık olmuştum. Bu manyak Uzaylıya kim aşık olur ya,diye söyleniyordum.Evet,artık onlardan biriyim. Öküzün teki olabilir ama adam etrafındaki enerjisiyle insanı kendine çekiyor. Sadece yeşil gözleriyle bile beni kendisine çekmesi mümkündü. Uzaylı olması hiçbir şeyi değiştirmedi. Pisliğin teki de olsa,sinir bozucu da davransa Daemon Black,bebeklerimden biri oldu.


'Bones' Crispin Phillip Arthur Russell ( Gece Avcısı / Jeaniene Frost) : İsmi çok uzunmuş gibi görünebilir.Biz ona kısaca "Bones" diyoruz. :D Ama en güçlü ve eski vampirlerden biri. İngiliz olduğunu 'Arthur' ismiyle bile anlayabilirsiniz. Tipini betimlemek zor çünkü beyfendi kılıktan kılığa giriyor. Ama onu ilk okuduğunuzda, sarı saçlı,beyaz tenli,koyu renkli gözleriyle hayal edebilirsiniz. Kesinlikle kendinden emin biri. Ve yeri geldiğinde feci korumacı biri. Ama Bones, Ah Bones... Çook etkileyici biri.

Christian Grey ( Elli Ton / E.L. James) : Hmmm. Grey'i yazıp yazmama konusunda kararsızdım :D Seriyi okuyanlar Christian'ı çok yakından tanır zaten. Benim onda en sevdiğim özellik her şeye rağmen güçlü kalması ve sevdiğine karşı korumacı olması. Aslında çoğu zaman kitabı okurken aşırı sinir olmuştum ona. Yine de onu seviyorum. Her şeye sahip olması da hoşuma giden bir diğer neden. :D




Jace Hammond (Dönüşüm / Rachel Vincent) : Bu karaktere sarılıp,her şey yoluna girecek demek için nelerimi vermezdim... Dönüşüm serisini okuyanlardan bir çoğu Marc tarafında olup Jace'i dışlıyorlar. Belki de bu yüzden Jace karakterini çok seviyorum. Sevdiği kadın, çok yakın olmasa da iyi olduğu -Marc- arkadaşıyla beraber.Nasıl acı çektiğini siz düşünün. Bazı şeyleri umursamıyormuş gibi görünse de onun içinde de fırtınalar kopuyor.Ah, Jace Hammond gel Jane'in kollarına...

8 Temmuz 2013 Pazartesi

Kitap Önerisi : Gece Avcısı : Mezarla Randevu



Azraille Flört !

Bayılarak okuduğum bir seri daha... Gece Avcısı serisini ilk lise 2'deyken okumuştum. O zaman vampirli romanlara acaip bir takıntılığım vardı. Önüme geleni okuyordum. Neyseki bu seri beni hayalkırıklığına uğratmadı ve hala okumaya devam ediyorum.
Gece Avcısı serisi oldukça uzun. Şuan ülkemizde toplamda 8 kitabı yayınlandı. Bir kitabı daha yolda... Ama serinin ilk iki kitabı favorimdir. Çünkü diğer kitapları o kadar hızlı okudum ki hatırlamıyorum bile. Sadece Bones'un olağanüstü çekiciliğini ve Cat'in ( nam-ı değer Kedicik) asi ve hırçın bir kadın olduğunu hatırlıyorum. Bunlar zaten seriye aşık olmak için yeterli nedenler diyebilirim.
Amma konusundan bahsetmek gerekirse ; Asi kızımız Cat, yarı vampirdir ve kendini bildi bileli diğer vampirlerin peşindedir. Babası,annesinin hayatını mahvettiği için intikam istiyordur. (Çünkü babası da bir vampirdir) Bunun içinde ölümcül kan emicilerin Azrail'i olmaya karar vermiştir. Her şey çok iyi giderken hırçın Cat,Bones'la karşılaşır.Bu biraz da duvara toslamak gibi bir şey olur çünkü Bones diğer vampirler gibi değildir. Hem çok güçlü hemde Cat'e karşı kötü değildir. Tabii ilk başlarda Cat'i biraz hırpalayıp,zincirlese de ondan emin olmak için bunları yapmıştır.Ama sonra zamanla mükemmel bir ikili olurlar. Mezarla Randevu'da bu ikilinin peşine bir grup katil takılmasıyla macera başlar. Cat,Bones sayesinde bir yandan yarı vampir olmanın avantajlarını yaşarken bir yandan da Bones'a olan duygularıyla savaşmaktadır. Çünkü ölümsüz ve güçlü vampir gözüne oldukça çekici gelmeye başlamıştır.
Bones ; gerçekten çok çok eğlenceli bir karakter. Olgun ve kendinden emin. Yeri geldiğinde acımasız ve korumacı yeri geldiğinde baştan çıkarıcı ve esprili biri. Bu adama karşı koymak imkansız yani... Ve İngiliz ! Yıldızlı artı puanı kesinlikle hakkediyor. Sarışın olmasına rağmen ! ( Sarışın kitap karakterlerine karşı genellikle fobim olur. Ama Bones... Ah Bones.)


Cat ; sayılı sevdiğim kadın karakterlerden biri. Hareketleriyle, konuşmalarıyla bana yapmacık değil daha çok ilgi çekici gelen bir karakter. Ne istediğinden emin ama Bones'a karşı koymakta oldukça zorlanan biri. (Kedicik n'apsın,adamın doğasında var çekicilik) Yine de her şeyin farkında ve ona göre hareket ediyor. Çoook güzel biri olduğunu söylememe gerek var mı ? Kızıl saçlı olması bile ona kocaman bir artı puan verdiriyor. Yani diyeceğim o ki ; Bu sıcak havalarda ayaklarınızı uzatıp,soğuk içeceğinizle beraber mükemmel bir seri okuyabilirsiniz. İlk iki kitabın değerini özellikle iyi bilin. Kitaplığımdan sürekli elime alıp,okuduğum iki kitaptır. Ayrıca serinin kitap isimlerine takıntılığım var... Yazar her kitap isminde mutlaka bir "mezar" kelimesi geçiriyor ki hakkını veriyor. Okuyunca ne demek istediğimi anlayacaksınız. Bu mükemmel çiftle maceraya doyamazsınız. Anılarım debreşti. Sanırım 3.kitaptan itibaren seriyi bir daha okuyabilirim... Bolca zamanım var ve Bones okumayalı uzun zaman oldu.
Okumazsanızda sorun değil canım. :D Kedicik'le birbirimizi tırmalayarak,hırlaşarak ve kovalayarak Bones'u paylaşabiliriz.

DingDingDing ! Alıntı Zamanı -->


Sevgiler,öpücükler ; Jane