Pages

2 Eylül 2014 Salı

Kitap Yorumu: Ölümcül Oyuncaklar 6 - Cennet Ateşi Şehri


"Kahramanlar her zaman kazanan kişiler olmak zorunda değildirler.Bazen kaybedenlerdir de. Ama savaşmaya devam ederler, geri dönerler. Pes etmezler. Onları kahraman yapan da budur işte." -Clary

Şuan yazıya nereden başlasam bilemiyorum. En en en sevdiğim seri bitti. Ama sanki bitmemiş gibi. Son kitabı okurken sanki daha yeni kitaplar gelecekmiş gibi doyasıya okudum. Sonlara doğru "Dur, yavaşla. Bir daha bu ekibi okumak yok." dedim ama yine de kitap bitti işte.
Ölümcül Oyuncaklar serisini yaklaşık üç yıldır okuyorum. Ve bitmesi... Alicante'den* sınır dışı edilmişim gibi hissediyorum. Cassandra Clare'i okumayı delicesine seviyorum. Cehennem Makineleri bittiğinde yıkılmıştım ama Ölümcül Oyuncaklar da daha çok "Daha fazla istiyorum" modundaydım. Çünkü sonu mutlu, huzurlu ve tam istediğim gibi bitmiş. :(

Cassandra'yı okuyanlar bilir, kadın savaş yaratmayı ve bu savaşlarda sevdiğimiz karakterleri öldürmeyi, acı çektirmeyi ve bizi okurken süründürtmeyi çok seviyor. Bu kitapta da aynı şeyleri görmek mümkün. Tüm duyguları arka arkaya yaşadım. Endişe, heyecan, mutluluk, şaşkınlık, korku, nefret, hüzün... Şuan beynim error verme konumunda. Evrenler arası yolculuğa çıkmışım gibi hissediyorum. :D Yazar son kitapta kurguyu o kadar yoğunlaştırmış ki kitabı okurken başınızın dönmesi mümkün.

Kitapta birçok bölüm var. Bir yanda Jace, Clary, Isabelle, Alec ve Simon savaşı kazanmak için çabalıyorlar, diğer yanda Alicante'de kalan Luke, Jocelyn, Lightwood'lar, Magnus, Raphael ve birçok isim savaş hazırlıkları yapıyor. Ve kitapta  Cassandra'nın yeni serisinde yer alacak karakterleri bolca görmek de mümkün. Los Angeles Enstitüsü'nde geçecek olan yeni serinin karakterleri Emma, Jules ve diğer çocuklar bu kitapta büyük rol oynamışlar. En azından onları tanıma şansı bulduk. Bunların dışında şunu söylemeliyim ki kafa karıştırıcı sahneler olabilir. Ki ben çoğu yerde sahneleri tekrar okudum.Yoğun, ağır ve uzun bir anlatımı var yazarın. Zaten seriyi okuyanlar bunun farkında ama son kitapta başka bir yoğunluk vardı sanki. Bunun bir diğer sebebi kesinlikle çeviriyle alakalı. Kitabı çeviren kişiyi kınamak ya da yerden yere vurmak gibi bir amacım yok şuanda. (Özellikle bu mesleği edinmek istiyorken.) Fakat keşke kitabı çevirmeden önce serinin diğer kitaplarına bir göz atsaydı. Alıştığımız bazı kavramları farklı çevirmiş. En bariz iki kelimeden örnek vereyim: Stelini mızrakçık, Sessiz Kardeşleri de Sessiz Biraderler diye çevirmiş. Bunlar minik ayrıntılar ama seriyi seven biri için göze batan detaylar. Okurken cidden surat astım ve o kelimeleri okurken kendi bildiğim şekilde çevirdim. Bu konuda çevirmenden çok yayınevine sinirleniyorum. Seriyi çeviren sabit bir çevirmen bulabilirlerdi. Neyse.

"Hiçbir şey hissetmemektense sevip korkmak daha iyidir. Yoksa taşlaşırız." -Catarina

Şimdi kitaptan bahsetmek istiyorum. Ve belirtmem gerekir ki seriyi okumayanlar ya da yeni başlayanlar için müthiş spoiler verme konumundayım şuanda. :D Ona göre devam edin.
Son üç kitaptır bizimkilerin başında büyük bir bela vardı. Sebastian. Clary'nin abisi, Valentine'in iblis oğlu ve herkesin korkmakta haklı olduğu baş düşman. Bu kitabın baş karakteriydi. Yine tüm kötülükleri yapmaktan kaçınmadı. Ölümcül Kupa sayesinde Karanlık Gölge Avcıları oluşturdu. Bunu yapmasındaki amaç ise Gölge Avcılarının sevdiklerini alıp, onlara vahşice bir düşman ordusu yarattı. Ki bu durumda Avcılar, tanıdıkları insanları öldürme konusunda tereddütte kaldılar.
Büyük Kara bir savaş tüm kitabı konu edinmiş durumdaydı. Olaylar sadece Alicante'de geçmiyordu. Bilmediğimiz diyarlar ortaya çıktı. Şeytani Diyarlar, Peri Diyarları ve Alicante'nin paralel evrendeki ölümcül diyarı diyebileceğim bir mekan daha ortaya çıktı. Jace, Clary, Izyy, Simon ve Alec cidden birçok tuzaktan geçti. Resmen ölüme doğru yürüdüler. Çoğu sahnede kalbiniz hopp edebilir. Çünkü Cassandra bu, ne yapacağını tahmin edemiyorsunuz. Seride sevdiğiniz karakterler ölecek demişti. Tamam, ölen karakterler için üzüldüm ama öyle "Amaaan, okumam bundan sonra. Gitti güzelim karakter" dedirtecek cinsten bir şey yoktu. Ki iyi ki yoktu. :D
Bu grubun dışındakiler ne yapıyordu nerdesiniz, valla çok karışıktı olaylar. Luke, Raphael, Magnus ve Jocelyn baya zorluklar atlattı. Alicante'de kalan Emma ve Jules gibi yeni karakterler kendi acılarını, korkularını yaşadılar. Sebastian'ın parmağı her yerdeydi. Her bölümde onun kötülüğünü görmek mümkündü. Kitapla ilgili pek fazla bir şey diyemeyeceğim çünkü her şey birbirine bağlantılı. Ne desem spoiler olur ya da diğer şeyleri de anlatmam gerekir. O yüzden özetle; büyük bir savaşın içinde hissedebilirsiniz. Okurken sanki evle Alicante arasında mekik dokumuş gibi bir his yaşabilirsiniz.

"Düştüğün zaman olan budur. Sende pırıl pırıl olan her şey karanlık bir hal alır. Bir zamanlar ne kadar zekiysen o kadar kötü olursun. Uzun bir düşüştür bu." -Jace

Bunların dışında Jace'i bol bol görme gibi bir lüksünüz olmasın. Bu konuda hayal kırıklığına uğradım. Tamam, çoğu sahnede yer aldı ama şu yeni karakterler yüzünden yazar sanki Jace'e pek odaklanamamış. Bu konuda şikayetçiyim. :D Clary-Jace sahneleri için ağzımı açmam. Sürpriz gelişmeler var. :D :D
Clary-Simon dostluğunu iliklerinize kadar hissedebilirsiniz. Hatta Simon'dan biraz bahsetmek istiyorum. Bir önceki kitabın yorumunu yaparken "Bu kızıl kafa kesin Simon'la ilgili kötü planlar kuruyor." demiştim. Ay, cidden hissetmişim. Kitapta Simon ön plandaydı çoğu zaman. Çok kahramanca davrandı. Onu daha da sever oldum. Ve kitabın sonlarına doğru bir fedakarlık yaptı ki... Ölmedi ama ölse bu kadar üzülürdüm. Resmen ağlayacaktım. Clary'nin durumu daha vahimdi. O yüzden o bölümleri okurken yazara acayip sinir oldum. Jace bitti Simon'a sardı resmen!

"Bildiğim ve sevdiğim her şeyi terk ettim. Belki tam olarak terk etmedim ama kendimle daha önceki hayatım arasına bir cam duvar ördüm. Onu görebiliyor, fakat dokunamıyordum, bir parçası olamıyordum." -Zachariah

Kitapta sürpriz isimlerde vardı. En merak ettiklerimizden mesela...Magnus'un babası. :D Hem komik hem itici hem ne bileyim... Dayaklık ? İlginç ve uyuz bir tipti. Diğer iki karakterden bahsetsem mi bilemiyorum ama tahmin ediyorsunuzdur. Cehennem Makineleri serisinden Tessa ve Jem de bu kitapta yer almışlar. Okurken mutlu olmam lazımdı değil mi ? Ben tam tersine çatık kaşlarla okudum. "Ohh tabi hayatı yaşayın, Will kim bilir nerelerde. Ay daraldım!" modundaydım. Gerçekten, C.M. final kitabından sonra Tessa'dan fena soğdum. Jem'i hala seviyorum ama ne bileyim. Willsiz bir tat vermiyorlar.

Bunları geçeyim. Bazı sahnelerden bahsedeyim. Çok komik sahneler vardı. Simon'ın sarhoş olduğu sahne mesela. :D Tekrar tekrar okudum. Çok komikti. Izyy'le aralarındaki ilişki çok güzeldi cidden. Simon Lewis, bu serideki en masum ve en çekici kişi bence. (Jace, bakma öyle.) Bir diğer şaşırtıcı sahne ise bir bölümde İstanbul adı geçiyor. Aslında okuyunca size sürpriz olsaydı ama söylemesem olmazdı. :D İstanbul'da da bir Enstitü varmış yahu! Tamam itiraf ediyorum, başında ben varım! :D

".... olağanüstü hikayeler okumanın keyfini yaşayabilir ya da hikayenin bir parçası olabilirsin." -Magnus

Bu kitapta ayrıca Magnus'u ayrı bir sevdim. Adamın zaten farklı bir tarzı ve enerjisi var. Sizi içine doğru çekiyormuş gibi... Onu okurken nedense rahat hissettim kendimi. :D Magnus Bane'le gerçek hayatta karşılaşmak isterdim. Bana da "Kurabiyem*" diyebilirsin! :D

"Bazen bir şeyleri yeniden kazanmak için her şeyini kaybetmen gerekir ve kaybetmenin verdiği acı ne kadar büyükse yeniden kazanmak da bir o kadar tatlıdır. -Sebastian 

Ve son olarak aslında bunu söylemek biraz ironik ama sonlara doğru Sebastian'a üzüldüm. İlk defa ona acıdım. Sevgiye aç, Clary'nin ilgisine muhtaç biri. O kadar kötülük yaptı, elinde olsa daha da fena şeyler yapacaktı ama ona karşı bir an gerçekten sıcaklık, sevgi, merhamet hissettim. Yazar beni iyice dengesiz yaptı. :D

Yazarken öyle şakaya falan vuruyorum ama içim kan ağlıyor. Seri bitti, seri! Karakterlerine o kadar bağlıyım ki cidden bittiğine inanamıyorum. Her karakterin ayrı bir çekiciliği, komikliği, farklı bir havası var. Hayır onu geç, serinin gerek kurgusu gerek anlatım biçimi... enfes. Her zaman diyorum. Cassandra'nın hayal dünyasına delicesine aşığım. Beni oraya hapsetseler gıkım çıkmaz.

İşte böyle. Bir seri daha bitti. Kitaplığımın gözdesi olarak yerini aldı. Yine okurum bu kitabı. Doyamadım çünkü. Herondale, Lightwood, Carstairs... Bu üç soyadın yeri bende ayrı. Sonunda Jace'in kalıcı bir soyadı oldu. Jace Herondale, her zaman hatırlayacağım seni. Yaşlanıp, büzüşsen bile. :D

Kocaman sevgiler, öpücükler: Jane

13 yorum:

  1. Okumam gerekenleri okuduktan sonra ilk iş bu kitabı almak olacak herhalde :D Güzel yorum için teşekkürler :)

    YanıtlaSil
  2. Mükemmel bir yazı!! Mükemmel alıntılar seçmişsin ikizciğim :D Serideki bazı sözler gerçekten insanın içine işliyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen tatlım :D Bu sözlerden koleksiyon yapmak lazım O.O

      Sil
  3. Bu kadın nasıl yazıyor ya bu kitapları aklım almıyor valla.Seri bittiği için benim de içim kan ağlıyor,kafamı duvarlara vuruyorum :(( Yazı da alıntılar da harika olmuş ellerine sağlıık :D

    YanıtlaSil
  4. Kitabı bende okudum ve şu an etkisi altındayım.Spoiler gibi olmasın ama Sayfa 637 den 646 ya kadar olan Seb'in konuşmasına ağladım resmen :(((

    YanıtlaSil
  5. *SPOILER* aynennn :( Sebastian ölsün istemedim, dusunebiliyor musun :| yazar cok etkileyici yazmis

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet yaa.Cassandra ne yazacağını iyi biliyor.

      Sil
  6. Ben kötü karakterleri falan da çok seviyorum bu yüzden *SPOILER* Sebastian gittiğinde ve Jonathan gelip konuştuğunda resmen öldüm 637-646 arasında geçen konuşmaları çok efso gibiydi böyle of :'(

    YanıtlaSil
  7. Ya ben Sebastian a aşığım kötü talihe kurban gitmiş bebeyim o benim ;( Adi Valentine :@

    YanıtlaSil
  8. benim çok sorum var birisiyle irtibata geçebilirmiyim Jane Wampirob, mekanik melek serisiyle ölümcül oyuncaklar arasında bir ortak yön farkettim ölümcül oyuncaklar serisini okumadım bu yüzden bu farkı anlayamamış olabilirim çünkü bana ilginç gelen bir soy ağacı var ve jace ismi çok tanıdık ve özellikle alec gideon lightwood bana ulaşabilirmisiniz mail adresim a0266gul@hotmail.com şimdiden teşekkürler

    YanıtlaSil
  9. Ya seri sizce devam edermi

    YanıtlaSil
  10. kitabı okudum ama jace ve clary evlendi mi evlenmedi mi anlmadım

    YanıtlaSil
  11. Ben bu seriye fazlasıyla geç başladım ve tam bugün bitirdim . Öncelikle cehennem makinelerini çok fena merak etmeye başlamıştım çünkü sürekli yazar kitaplarda onlardan bir şekilde bahsediyordu. Açıkçası ben jemi will olarak tahmin ettim Tessanın ona jace için aranızdaki bağı söyle diyişinden falan ama bunun sonucunda aşk üçgenlerinden jemi seçtiğini öğrendim... Şaşırdım açıkçası ama diğer serinin sonunda bazı kötü olaylar olduğunu anlamak için müneccim olmaya da gerek yoktu çünkü hikaye iskeletiyle gözümün önüne geldi zaten. Farklı olarak yazarcidden insanı gülümsetmeyi çok güzel biliyor ve çoğu yeri gülümsemeyle okudum. Karakterler bakımından bu kadar samimi kişileri başka kitaplarda bulur muyuz bakalım bir daha

    YanıtlaSil