Merhaba
Nabersiniz ? Ben böyle yine boşlukta süzülüyorum. Çünkü en bi sevdiğim seri son buldu ve ben de son kitabına balıklamasına atlayıp, bir günden kısa bir sürede bitirdim. Sonra Jane'in beyni haşat oldu, bedeni süzülmeye başladı... Kısacası beynime oksijen gitmiyor şu an. Nasıl biter ya ? Richelle abla dedim, bunu bana yapamazsın! Adrian Ivashkov benim kaderim. Ne demek Sydney Ivashkov, mutlu sonlar, kahkahalar... Bensiz Ivashkov olamaz! Durun saçmalamaya başladım. Dedim size beynime oksijen gitmiyor. Nerede benim besleyicim ?
"Büyük ihtimalle yara izim bile olmayacak. Tüh. Şurada havalı bir iz kalır diye düşünmüştüm." Yüzünün yan tarafına dokundu. "Zaten mükemmel olan elmacık kemiklerimi ortaya çıkarıp erkeksi bir hava katardı. Daha fazla erkeksiliğe ihtiyacım olduğundan değil de..."
Şimdi beni bilen bilir. Kitap karakterlerine süper takıntılıyımdır falan ama Adrian Ivashkov cidden vazgeçilmezim oldu. Onun yüzünden 'yeşil gözlü olmazsa olmaz' dediğim dönemler yaşadım. 'Elmaslar yağdırırım' diyecek kocalar hayal ettim. Espri üstüne espri yapan, hayatı çok da tınlamayan insanları gözledim. Elbette hiçbiri Adrian gibi değildi. Ama bir umut işte, insanlar Ivashkov gibi birini arıyor. (5 yıl sonra koca bir hayal kırıklığı yaşayacak haberi yok)
Adrian Ivashkov'u lise 2'de falan tanımıştım. Vampir Akademisi'ni okuyan bir arkadaşımla dalga geçmiş, sonrasında seriyi silip, süpürmüştüm. Buz Öpücük'te karşımıza çıkan Adrian, o gün bugündür etrafımdaki kızların eniştesi oldu. Sonra seri bitince Richelle abla dedi ki, yan seri yapıyorum baş karakterinde de Adrian var. Beni bu haberi alınca bir hayal edin... Zil takıp, oynamadığım kalmıştı. 2011'de başlayan macera dün son buldu. Koca bir 4 yıl boru mu? Her sene kitapların erkenden çıkması için Artemis'e baskı yapmalarım mı dersiniz, oradan buradan spoiler toplama çabalarım mı dersiniz... 4 yıl boyunca neler yaşadım. Ve sonra enayi gibi dün bir oturuşta son kitabı okudum. Ay bitti. Adrian Ivashkov dönemi bitti mi şimdi ? Edward Cullen dönemin de bile bu kadar isyankar olmamıştım.
Tahmin edersiniz ki bu yorum uzun olabilir. Ivashkov söz konusu. Benim biriciğim bitti. Nasıl koydu bana anlatamam. Bari son kitap yorumunda içimi dökeyim. O kadar yıl sanki gerçekmiş gibi hakkında bissürü dedikodu yaptığım karaktere kolay kolay elveda demem. Rose yüzünden acı çektiğinde Rose'a etmediğim küfürler kalmamıştı. Dimitri'yi küçük görmüştüm. Sydney'le olacaklarını duyunca, çok masum olmasına rağmen Rose'a ettiğim küfürlerden daha beterleri sıralamıştım. Şimdi son kitabı habire Sydney Ivashkov diye okumak... 86 kere bayılmak istiyorum.*
Ama Richelle ablanın hakkını yemeyeyim. Son kitabın da serinin de hakkını verdi. Vampir Akademisi ayrı bir güzeldi. Kanbağı ayrı bir güzeldi. İkisinde de ayrım yapamam. Toplam 12 kitap ama okumaya kıyamazsınız. Ama serinin içinden favorilerinizi seçmek mümkün. Vampir Akademisi'nde Ruh Bağı'nı çok sevmiştim sanırım. Kanbağı'nda ise açık ara farkla Gümüş Gölgeler derim. Yakut Çember de çok güzeldi. Aksiyon da vardı, gizem de vardı, romantiklik zaten eksik değildi ama bir önceki kitap benim gözdem. Yine de Yakut Çember, seriye yakışan bir son olmuş ve süperötesi darbeler vurmuş.
Kitapta olaylar kaldığı yerden devam ediyor zaten. Gümüş Gölgeler'de Adrian, Sydney'i kurtardıktan sonra hızlı bir şekilde evlenip, Simyacılardan kaçmak için Saray'a gelmişler ve Lisa'ya sığınmışlardı. Tam her şey yoluna giriyor derlerken Lisa'nın kardeşi Jill kaçırılmıştı. Falan filan. Bu kitapta ise tahmin edeceğiniz üzere Jill'i aramaya koyuluyorlar. Ama ekstra bir konu daha var. Olivie ve Nina kardeşleri hatırlıyor musunuz ? Onlarla ilgili ilginç ve dramatik bir konu yer alıyor kitapta. Adrian'ın ruh gücü ön plandaydı ve onu sürekli tehlikeye soktu. Sydney ise kendini aştı diyebilirim. İkisi de tam lider rolündeydi bu kitapta. Ve son kitapta tüm ekip bir aradaydı. Rose, Dimitri, Eddie, Neil, Sonya, Lisa, Christian (ki iki kere gözüktü, kayboldu), Sydney'in uyuz babası ve kardeşi Zoe, Bayan Terwilliger, Marcus ve daha hatırlamadıklarım bile. Sürpriz bir isim var. İlk okuduğunuzda dikkat etmeyeceksiniz ama yazar öyle bir bomba bilgi vermiş ki... Sanırım ömür boyu şoktan çıkamayacağım. Beni acayip şaşırttı. Öyle böyle değil. Hatta herkese söyleyip, çıldırtmak istiyorum şu an ama ben iyi bir kızım. Yok size spoiler. :D
Konuyu derinlemesine anlatmayacağım. Çünkü çok fazla şey gerçekleşti ve spoilerle bağlantılı. Ama minik bir şeyden bahsedeceğim. Çünkü alıntıları da ona göre paylaşacağım. Spoiler değil çok. Zaten üstünden geçeceğim öyle. Şey, kitabı okumadan önce birkaç spoiler almıştım. Sydney'le Adrian'ın bebeği ve Rose'la Dimitri'nin bebeği olacak ehehe mutlu aile tablosu gibi şeylerdi. YALAN. Evet, ortada bir bebek var ama bu çiftlere ait değil. Bebekle ilgili olan bölümlere ayrı bayıldım. Adrian'ın, Rose'un, Dimitri'nin ve Sydney'in tepkileri beni öldürdü. Özellikle Adrian'ın tepkileri... İçindeki baba sevgisi ortaya çıktı resmen. Daha 22 yaşında bir de kereta. :D
"Adrian Ivashkov, bebeklere fısıldayan adam." -Rose (Adrian burada bebeğe klasik rock şarkıları söylüyordu.)
Rose bir kahkaha attı. "Ah, bugünleri de mi görecektim? Dimitri Belikov, sert çocukların tanrısı, bir bebek koltuğunu arabaya yerleştiriyor."
... Dimitri bir kahkaha attı. "Rose Hathaway, namlı isyankar, anaç yanını gösteriyor."
...Böylece Dimitri ve ben de bebeğe bakmak durumunda kaldık, ki bu da çılgın bir sitcom ortamı yarattı.
Bunların dışında... Serideki eski isimler karşınıza çıkacak. Bazılarını ilkten hatırlayamadım. Ama yazar her biri hakkında hatırlatıcı bilgiler de yazmayı unutmamış. Seviyorum bu kadını ya. Bir de bu kitapta da yine hem Adrian'ın hem Sydney'in gözünden olayları okuyoruz ama Adrian'ınkiler daha ön plandaydı. Bir bölüm fazla daha anlatmıştı ve bölüm uzunluğu Adrian'ın daha fazlaydı. Resmen Richelle, Al Jane, her şeyi son kitaba sakladım. Adrian ön planda, gönlü keyfi yerinde, bak yüzü de gülüyor daha ne istiyorsun benden demiş. Teşekkürler efenim. Sydney kazığını unutmadım ama. Ehehehe.
Richelle ablamız |
Başka da bir şey yok sanırım. Daha anlatırım da spoiler olur ya da saçmalarım falan. En iyisi burada bitirmek. Hoş, bitirmek de istemiyorum. Sanki yazıyı yayınladıktan sonra Ivashkov'u tamamen kaybedecekmişim gibi. -.- Bakın, bu seriyi kesinkes okuyun. Ama Adrian'a yan gözle bakmak yok. Anlaştık mı ? Durun, göz yaşlarım birikmeden yazıyı bitireceğim. Ne diyebilirim ki ? Hem VA serisi hem de Kanbağı serisi diğer vampir kitaplarından çok farklı. Çünkü ekstra eğlenceli, komik, kurgusu sağlam ve şaşırtıcı. Richelle ablaya sevgiler! Canımsın. Bazen Ivashkov'u bize tanıttığın ve anlattığın için yanına gelip, sarılmak istiyorum. Ama para yok. Pasaport yok. Vize desen uzun iş. En iyisi uzaktan öpeyim seni. Saçmalıyorum. Kaçıyorum.
Sevgiler, öpücükler: Ivashkov'una bağlı bir Jane
Not: Ya son kez bi şey diyeyim mi ? Sanki Richelle bu ekibi kolay kolay bırakmayacakmış gibi geliyor bana. Yakut Çember'in son bölümünü okurken bile sanki devam edecekmiş gibi hisettim. Bakın yazıyorum buraya. Richelle'nin parasının suyu biraz çeksin 'ehehe bu ekibi özlediniz di mi ? alın size yeni yan seri' diye önümüze tüm ekibin olduğu bir seri koyarsa harbi balıklama atlarız. Ben atlarım yani. Üstüne ekstra para vererek hem de!
bir yan seri eddie ve jill üçlemesi fena olmazdı hani. ben onlarıda seviyorum.
YanıtlaSil