Merhabaaa
Bu aralar çok akıcı ve güzel kitaplar okuyunca kendimi sadece kitaplara kaptırdım. Ama Bir Milyon Güneş bunlardan biri desem yalan olur. Nasıl desem... Serinin hem pısırık hem de acayip şaşırtıcı kitabı çıktı. Elbette ilk kitaba göre yazar seviye atlamış. Karakterler cuk oturmuş, olaylar belli bir boyuta yerleşmiş ama... Sanki bir şeyler eksikti ya. Tam doyamadım. Okurken zorluk çekmedim ama tam beklentimi de vermedi.
Ama nedense bu seriyi seviyorum. Olayların uzay boşluğundaki bir gemide geçmesi falan bana baya esrarengiz geliyor. Önceki kitapta da olaylar hep sonlara doğru patlamıştı. Bu kitapta da aynısı oluyor.
Bu kitapta lider artık Çırak. Ve inanın bana bu hiç de iyi olmuyor. İsyanlar mı dersiniz, Çırak'ı tehdit etmeler mi... Neler neler. Gemide olaylar baya karışıyor. Çırak bir yandan bu olayların üstesinden gelmeye çalışırken diğer yandan Amy'i korumaya çalışıyor. Eh, Amy de pek yerinde durmuyor. Sık sık ailesini ziyaret ediyor. Ve beklenmedik bir şeyle karşılaşıyor. Orion -önceki kitapta sıradan biriymiş gibi görünüp de aslında yüz yıllar önce Çırak adayı olan biri- Amy'e sırlarla dolu bir sürü ipucu bırakmış durumda. Harley'in tabloları, bazı mekanlardaki yazılı kağıtlar ve daha neler neler.
Bir sır ortaya çıkıyor ki... Okurken böyle ağzım açık kaldı. Orayı okuyunca sizin de tepkinizi görmek isterdim. Tahmin edemezsiniz bence. Ben bile lay lay lom okurken o yere bi geldim sanki ayağımı çukura uzatmışım da son anda toparlanmışım gibi oldu. Kitabın kurtarıcı yönü buydu.
Kitap hakkında pek bir şey diyemem. Ama sonu öyle merak edici bitiyor ki... Son kitabı en en en kısa zamanda okuyacağım. Çok fena şeyler olacakmış. Bakalım. Ona ne zaman sıra gelecek.
Ya, seri sıradan gibi duruyor ama bir şans verin derim. Dediğim gibi ben seviyorum. Ufak şaşırtmalı şeylerle kitap yürüyor. Okutturuyor kendini. Yazarın dili zaten çok basit ve sade. Kitabın kapakları zaten...
Hadi ben kaçar. Yeni kitap yorumları arka arkaya gelecek.
Kocaman sevgiler, öpücükler: Jane
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder