Pages

Rainbow Rowell etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Rainbow Rowell etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Haziran 2019 Çarşamba

Kitap Önerisi: Sabit Hat - Rainbow Rowell

Merhabalaaar

Rainbow Rowell'ı çoook sevdiğimi söylemiş miydim? *-* Sarılmak istediğim yazarlardan biri kendisi. Geçen hafta New York Kitap Fuarı'na katıldığını duyunca ağlayasım geldi. O fuarda olabilirdim ben de ama ekonomik durumlar sağ olsun bu sene her şey yalan oldu. -.-
Neyse, sinirlenmeyeceğim sinirlenmeyeceğim. Güzel günler bizi bekler. La la laa laaaaaağ...

Gelelim Sabit Hat'a... Ya ben basit konulu kitapları ayrı seviyorum sanırım. Klişe olmadığı sürece. :) Böyle saf, sade, kendi halinde olan karakterleri ve akışkan kurgusu olan kitapları herkese önermeden duramıyorum. Hatta kitap şu an bir arkadaşımda, tatilde okuyor. *-*

Sabit Hat da sırıtarak ve "yiaa" diyerek okuduğum bir kitaptı. Kitabın arka kapak yazısındaki şu cümle direkt beni kendine çekmişti zaten: Aşkta ikinci şansı yakalasaydınız, aynı kararları mı verirdiniz? Yani böyle bir şey yaşamadım özel hayatımda ama kurgu olarak nasıl işlenmiş çok merak ettim.

Evli ve iki çocuklu Georgie, çok önemli bir dizinin senaryosu için Noel'de çalışması gerekir ve bu da ailesiyle olan planını iptal etmesi anlamına gelmektedir. Bu duruma çok bozulan eşi Neal, kızları alıp annesine gider. Georgie bir yandan senaryo üzerinde çalışırken diğer yandan her gün eşine telefonla ulaşmaya çalışır. Ama ya çocuklar ya da kayın validesi telefona çıkar. Morali bozulduğu ve yalnız kalmak istemediği için annesinin ve kız kardeşinin yanına gider. Ergenliğinde kaldığı odasına gidip, oradaki sabit telefondan tekrar eşine ulaşmaya çalışır. Ve bam! Neal'le telefonda konuşmaya başlarlar. Fakat telefondaki Neal, 17 yaşındadır.

Ahhhh, şimdi yazarken bile içim kıpır kıpır oldu. Çok eğlenceli diyaloglara şahit olacaksınız. Georgie'nin baştaki şaşkınlığı, sonra olayları toparlayışı, kız kardeşinin her şeyi yanlış anlaması... Hem komik hem dram hem de fantastik bir hikaye! Rainbow ne yazsa gözüm kapalı alırım artık.

Okumadığım son bir kitabı (İlişkiler) kaldı, onu da alıp okuyacağım en kısa zamanda.

Ne olur okuyun bu kitabı. <3 Duygusuz gibi duran ama aşka aşık olan bir yengeç öneriyor bu kitabı size. 💚

Kocaman sevgiler, öpücükler: Jane 

30 Ağustos 2018 Perşembe

Kitap Yorumu: Asla Vazgeçme - Rainbow Rowell

Merhabalar

N'abersiniz? Sanki yavaştan havalar soğuyor? Dün akşam üşüdüğüm için uyandım ve burnuma dokundum. "Aaa üşümüşüm valla, en sevdiğim mevsim geliyor sanki," deyip geri uyudum. Bir yaz çocuğu olup da kışı bu kadar sevmek... Ne bileyim, zaten hiçbir zaman normal olduğumu düşünmedim. 
Neyse, konudan sapıyorum yine. Gelelim kitap yorumuna. Efenim, son zamanlarda okumaktan çok keyif aldığım yazarlardan biri de Rainbow Rowell'dır. Şu ana kadar üç kitabını (Eleanor & Park, Fangirl ve Asla Vazgeçme) okudum ve üçünü de ayrı sevdim. Böyle pamuk şeker tadındalar. Yazarın kendisinin de öyle olduğunu düşünüyorum. İsmi bile acayip sempatik değil mi? (Rainbow - Gökkuşağı) 
Asla Vazgeçme'nin değişik bir hikayesi var aslında. Buradaki kurguyu ve karakterleri Fangirl'de okumuştum. Fangirl'deki Cath, Simon Snow adındaki bir kitap karakterinin hayranıdır ve kendince hayran hikayeleri de yazmaktadır. İşte Simon Snow'un hikayesini bu kitapta okuyoruz. Yani yazar kurgu içinden kurgu çıkararak yeni bir kitap yazmış. Tebrikler valla. Büyük yetenek bence ve riskli de... 
Aynı zamanda Harry Potter izleri bol bol göreceksiniz. Hatta direk HP'nin başka bir versiyonu desem yeridir. Simon Snow, Watford Sihirbazlık Okulu'nda seçilmiş bir kişi olarak bilinmektedir. Okuldaki son senesini doyasıya yaşamak isterken başına gelmeyen kalmaz. Oda arkadaşı ve baş düşmanı Baz'ın (Hep bazlama diyesim geliyor ya...) ondan sakladığı sırları ortaya çıkar. En yakın arkadaşı Penelope çok zeki ve her şeye cevap veren bir kızdır. (Çok tanıdık geldi di mi?) Eski kız arkadaşı Agatha ise başta gıcık bir tip olarak gözükse de saftirik biri olduğunu düşünüyorum. 
Kitabı bu dörtlünün ağzından okuyorsunuz. Aslında kurguyu sevdim. Sadece bazen çok karakter olduğu için kafam karıştı. Okudukça her şey kafamda oturdu. Baz'ı ayrı sevdim. 😎 Adeta bir Adrian Ivashkov Jr. modundaydı. Ukala, egoist, bilmiş, gizemli, ağzı iyi laf yapan, güçlü, yakışıklı, varlıklı, zeki... Daha sayayım mı? En sevdiğim erkek tipi. 
Şimdi Baz ve Simon için bir şey diyeceğim ama bu spoiler olur mu bilemedim. Ya da en iyisi okuyunca keşfedin. Ben kitabı okumadan önce spoileri yediğim için olaylar geliştikçe şaşırmadım. Çünkü yazar "bunu" çok güzel gizlemiş. O yüzden öğrenince şaşırabilirsiniz.
Bol gizemli, macera dolu ve esprilerin havada uçuştuğu bu kitabı elbette öneririm. Dediğim gibi, HP izleri çokça var. Ama karakterler bakımından özgün bir kitap.
Rainbow Rowell candır. Bizde çevrilip de okumadığım tek bir kitabı kaldı: Sabit Hat. Zengin olunca alırım, malum para durumları süper düşüşte. :D 
İşte böyle gençler. Kısa zamanda görüşmemiz dileği ile...

Kocaman sevgiler, öpücükler: Jane

Not: Bu bir seriymiş. İkinci kitap 2020'de çıkacak. Amin... Ne diyeyim?

28 Ağustos 2017 Pazartesi

Kitap Yorumu: Fangirl - Rainbow Rowell

Merhabalar

Size şimdi pamuk şekeri tadında bir kitabı anlatacağım. Rainbow Rowell'ın okuduğum ikinci kitabı ve yazarı giderek sevmeye başladım. Özellikle de Fangirl kitabı ile daha da kanım kaynadı. Aslında Fangirl'i İngilizce olarak okumak istiyordum ama sevdiğim bir çevirmen (Müge KOCAMAN ÖZÇELİK) tarafından çevrildiğini duyunca Türkçe olarak pdf formatında okudum. Ve kesinlikle en kısa zamanda alıp, kitaplığıma koyacağım. O yüzden pdf yerine bence direk kitabı alın derim. 😻

Fangirl, dediğim gibi tam pamuk şeker tadında. Kendimle süper özdeştirdiğim bir baş karakter var: Cath. Bu sevimli karakterimizin bir de ikiz kız kardeşi (Wren) var. Beraber üniversiteye başlarlar ama ikizi farklı ortamlarda takılmaları gerektiğini düşündüğü için ayrı yurtlarda kalırlar. Böylece Cath'in hayatına biraz renk gelir. Başta kendi kabuğundan çıkmaz ve yıllardır hayranı olduğu bir kitap serisinin 'hayran yapımı hikayelerini' yazmaya devam eder. Aynı zamanda bunları internette yayınlamaktadır ve bir sürü okuyucusu vardır. Ama bu 'yazar kimliğini' ikizi dışında kimse bilmemektedir. Müthiş yazarlığı dışında Cath çok kendi halinde biri. İkizi gibi alkol kullanmaz, gece dışarılara akmaz ya da arkadaş ortamlarına girmez. Bu demek değil ki tamamen yalnız. Yeni oda arkadaşı Reagan ve onun arkadaşı (aynı zamanda eski erkek arkadaşı) Levi daha ilk günden Cath'le tatlı tatlı uğraşmaya başlar. 


Kitabın genel hatları böyle ama inanılmaz sevimli sahneler vardı. Cath'in yazı yazmak için yalnız kalmaya çalışmaları, Simon Snow (hayranı olduğu kitap karakteri) takıntılığı, Levi ile olan komik diyalogları ve yazarlık dersindeki partneri olan Nick'le geçirdiği vakitler kesinlikle kitabın dolu dolu olmasını sağlamış. Böyle çok eğlenceli bir şekilde okudum. Elbette drama şeklinde birkaç daha olay vardı. Onları anlatmak istemiyorum, okudukça kendiniz keşfedin. 😊 

Cath'te kendimi çok gördüm çünkü; bir zamanlar ben de Alacakaranlık için hayran hikayeleri yazardım. Baya baya takıntılıydım ve hala benim için yeri çok ayrıdır. Yazarlığa merakım var ama daha çok okumayı seviyorum. Edebiyat okumak hayallerimden biri. Gözlük takmayı da seviyorum. Alkol alışkanlığım ve merakım yok. Doğal olarak gece dışarıya akmalar gibi bir olayım da yok. İçimin çok ısınmadığı insanlar dışında çok nadir birileriyle takılırım. Arkadaş ortamı yapmak için kendimi kasmam, genellikle kendiliğinden oluşur. Sonracığıma ilişki konusunda da çok benzerdik. Birini gerçekten sevmeden, benimsemeden ilişki yaşamayı sevmiyoruz. Öpüşmek, elele tutuşmak gibi şeyler çoğu insan tarafından sıradan bir şey gibi görünse de biz o anları özel olarak, taa içimizde hissederek yaşamak istiyoruz. Sıradanlığı sevmiyoruz. Makyaj yapmak ya da sürekli podyuma çıkıyormuş gibi giyinmeyi çekici bulmuyoruz. Ne bileyim, Cath resmen ben. Yazara gidip sarılasım geldi. Böyle karakterler bulunmuyor çünkü. Ya vahşi olacak, ya ağzı iyi laf yapacak ya da ne bileyim ilişkide uzman olan karakterler ön planda bu tarz kurgularda. Gözlüklü, balık etli, ilişki konusunda süper seçici olan kızlarımız nerede? İşte Cath onlardan biri ve onu çok sevdim. Favorilerim arasına girdi bile!

Levi'yi de çok sevdim. Genelleme yapacağım ama günümüz erkeklerinden çok farklı. Eğer üniversitede okuyorsanız ne demek istediğimi anlayacaksınız. 20'li yaşlardaki erkeklerden uzak durun. Levi gibiler hariç. Eh onlar gibisini bulmak da şu an yeni bir kıta keşfetmek gibi bir şey. Günümüzde artık yapay ve çıkarcılık içeren ilişkiler var. Açık konuşacağım erkeklerin tek derdi oranızı buranızı mıncırmak. Ben eski kafalıyım. O yüzden de Levi'yi çok sevdim. Pes etmiyor. Erkeğin yapması gereken şeyleri yapıyor. Çabalıyor, değer verdiğini farklı yollarla göstermeye çalışıyor. Böyle resmen "ah işte aklımdaki tanıma uyan"erkek figüründeydi. Ne demek istediğimi kitabı okuyunca çok iyi anlayacaksınız. Şu an spoiler vermeden ya da sürprizleri bozmadan detay veremiyorum ama okuyun. Bana kitap konusunda güveniyorsunuz, okuyun! 😃

Kitap yorumu diye başka konulara da saptım ama bakmayın bana. Bazen okuduğum kitaplar resmen güncel hayatımdaki olayların eleştirisi gibi geliyor. O yüzden yorumda da araya katabiliyorum. Kısacası demek istediğim; içimi ısıtan bir kitap okudum ve yine okurum. Fangirl'ü çok sevdim. Ben yazsam anca bu kadar sevebilirdim. 💚

Kocaman sevgiler, öpücükler: Jane

29 Ocak 2016 Cuma

Kitap Yorumu: Eleanor & Park - Rainbow Rowell


Merhabalarrr

Fırlatın beni 1980'lere. O zamanın aşkları, müzikleri, imkanları... Yazar kitaba öyle güzel yansıtmış ki... Walkman'le müzik dinlemeler. Pili bitti bitecek durumlar, iletişimin zorluğu ve daha neler neler. Aşkın en saf halini okuyacaksınız. Ama uyarmadı demeyin. Kitabın sonunda göğsünüze bir yumruk yemiş gibi olacaksınız. Devamı olsa mis gibi okunur valla.

Eleanor kızımız kızıl saçlı, tuhaf kıyafetler giyerek fazlalıklarını kapatmaya çalışan, zorlu bir aileden gelen ve kendi halinde takılan biri. En dikkat çekici özelliği zaten o kıvırcık kızıl saçları. Diğer kızlara göre daha toplu ve kıyafet seçimleriyle dikkat çekmesi.

Park ise tam tersine gayet normal biri. Arkadaş çevresi olan, çizgi romanlar okuyan, ailesi çok normal olan bir birey. Ve bu iki farklı insan bir araya geliyor.

Okula otobüsle giderken yan yana oturmalarıyla başlıyor macera. Arada pek konuşma yok. Eleanor'un gözü Park'ın okuduğu çizgi romanlara kayınca ortak yönlerde başlangıcı yapıyorlar. Sonrasında çok mu çok saf bir sevgi, arkadaşlık ve aşk başlıyor.

Böyle okurken eridim. Art niyet yok. İlişkilerinde saçma sapan olaylar yok. Yaşları gereği bir takım ergence şeyler olabiliyor ama kitap öyle pamuk gibi ki onlar göze batmıyor. 

Bu kitabı okuduktan sonra cidden eski zamanlarda aşk yaşanmalıymış dedim. O zamanlar evdeki telefonla idare ediyorlar. Aradı arayacak diye başında beklemeler. Ebeveyn gelince yakalanmamak için aniden telefonu kapatmalar... Şimdi öyle mi ? Bana bir isim verin tüm sosyal medya hesaplarını bulup, Sherlock'u sollarım. :D (Yapmışlığım var yani.) Yani eskisi gibi saf aşklar falan yok. Anca böyle kitaplarda okursunuz.

Bu kitabı çok sevdim. Böyle sımsıkı sarılasım geliyor. Okuyun, okutun. Ne diyeyim, Eleanor & Park efsane olacak karakter çiftlerden biri bence.

Kocaman sevgiler, öpücükler: Jane