Yeni karanlık bir dünyaya hazır mısınız ? Ben varım diyorsanız, Gölge ve Kemik'in dünyasına adım atın. İlk kitap olmasına rağmen esrarengiz kurgusu sizi içine çekecek.
Evet, bu kadar reklam kokan cümleleri bir kenara bırakıp, bilindik Jane yorumuna geçiyorum. Gölge ve Kemik'i açıkçası indirimde diye almıştım. Hatta ikinci kitabı da gözüm kapalı almıştım. Neyse ki hayal kırıklığına uğramadım. Gerçekten, serinin ilk kitabı olmasına rağmen Gölge ve Kemik'i çok sevdim. Akıcı ve sürükleyici bir şekilde kısa sürede bitirdim. Değişik, karanlık ve dediğim gibi ilgi çekici bir tarafı var. Özgün bir konuya sahip ve ben bu konuyu nasıl anlatsam şuan bilemedim.
Kafanız karışabilir. Çok normal. Ben okurken ilkten hiçbir şey anlamadım. Sonra birkaç şey yerine oturdu. Yazar, kendi hayal dünyasını oluşturmuş. Zaten kitabın başında bazı terim açıklamaları ve bir harita var. Kitap tamamen hayal ürünü. Kurguda geçen yer isimleri falan hep yazarın hayal dünyası. Ama etkilenmedim diyemem. Güzel düşünmüş ve aktarmış. Benden tam puan alır.
"Çok tuhaf," dedim bir süre sonra."Oysa güzelliğin her zaman insanın hayatını kolaylaştıracağını sanırdım."
Konuya gelirsek... Kitap Alina Starkov adındaki bir kızın gözünden anlatılıyor. Alina, cılız mı cılız bir kız. Aynı zamanda yetim ve tek yakını Malyen Oretsev. Malyen de yetim. Zaten beraber büyüyorlar, aynı yerde kalıyorlar. Resmen her şeyi beraber yaşıyorlar. Kitabın başında bunların küçüklük zamanlarından minik bir kesit var. Yetim olmalarına rağmen bazı özel yetenekleri var.
Aradan yıllar geçiyor ve Alina'nın anlattığı bölüme geldiğimizde kızın haritacı olduğunu ve Malyen'in de bir izci olduğunu öğreniyoruz. Alanlarında çok iyiler. Malyen ağırbaşlı, fena yakışıklı (çoğu soylu kız gözüne kestiriyor) ve gerçekten izcilikte yetenekli biri. Alina ise cılız olmasına rağmen biraz cazgır biri. Çenesi hiç durmuyor. Her şeye bir cevap. Ağzında laf hazır. Bir o kadar da aşık. Malyen'e elbette. Ama henüz bir şey beklemeyin. Spoiler.
Gölge ve Kemik, eski zamanlarda geçiyor havası veriyor. Öyle de olabilir. Teknolojiye ait hiçbir şey yok. Tarihi aşk okuduysanız aslında ne demek istediğimi anlayacaksınız. Her tarihi kurguda olduğu gibi burada da normal kesim ve özel kesim var. İşte bu özel kesime Grisha deniliyor. Bunlar özel yetenekleri olan insanlar. Grisha'lar da kendi aralarında sınıflara ayrılıyor ama bu konuya detaylı girmeyeceğim. Kitabın içinde açıklamalarıyla beraber var.
İnsanların Grisha olup olmadığını belirlemek için bir test var. Hemen her çocuk bu teste sokuluyor. Alina ve Malyen de teste girmiş ama geçememişlerdi. Ama bir şeyi gözden kaçırmışlar. Alina hiç de göründüğü biri değil ve bunun da farkında değildir.
"Bir şeyleri istemek," diye fısıldadı, "bizi zayıf kılar."
Grisha'ların konusuna adım attığıma göre Karanlıklar Efendisi'nden bahsedebilirim. Kendisi, Kral'dan sonra en yetkili kişi ve adından da anlaşıldığı üzere karanlığı yönetebiliyor. O da fena yakışıklı, yürüyen karizma ve sadece ismiyle bile insanları etkileyebiliyor. Alina ile karşılaşmaları çok uzun sürmedi. Volcra adı verilen düşmanlar tarafından saldırıya uğruyor Alina, Malyen ve diğer topluluklar. Bunun sonucunda Alina birden kendini Karanlığın Efendisi'nin karşısında buluyor.
Sonrasındaki olaylar cidden okunmaya değer. Zaten karşılaştıklarından sonraki bölümlere bayıldım. Kitap bir açılıyor ki... Şaşırtmalı sahneler vardı. Bazı şeyler tam oturmamış ama kitabı okurken hiç göze batmıyor. Bence. Serinin ilk kitabı olmasına bağlıyorum bu eksiklikleri. Yine de kesinlikle şansı hakkeden bir seri. Ben severek devam edeceğim. En bi' sevdiğim kurgulardır böyle tarihi, esrarengiz ve ormanda geçen kurgular. Saraylar, entrikalar, saraydaki yaşam ve oradaki insanlar... Oradaki insanlar demişken saraydan sadece Genya'yı sevdim. Alina'nın yeni dostu diyebilirim. Ki kitapta tek sevebildiğim karakter de Genya. Alina'ya pek ısınamadım. İleriki kitaplarda nasıl olur, bilemem. Malyen'i de sevdim. Sağlam karakterlerden. Karanlığın Efendisi önünde eğiliyorum zaten. Her şeye rağmen.
Kitabın sonu merak edici bitiyor. İkinci kitap da elimde. :D Ehem, ne zaman okurum bilmiyorum ama yakında yorumu gelirse şaşırmayın. Şimdilik bu kadar.
Kocaman sevgiler, öpücükler: Jane