"Henüz okunmayan bir kitap, ezberlenen bir kitaptan çok daha heyecan vericidir."- Camille
Biri benim yerime Cassandra'nın kızıl saçlarını yolsun. Hayır, anlamıyorum; bu kadının Jace'le ne alıp veremediği var. Bütün işkenceleri, kötülükleri Jace'e yüklüyor. Özellikle bu kitapta cidden can alıcı sahneler var. Kitap okuyarak, sürünmeye hazırsanız... işte başlıyoruz !
Önceki kitapta yazarımız birçok gizemli bilgiler vermiş, son sahnede ise asıl bombayı patlatmıştı. Sebastian, geri dönmüştü ve Jace'le beraber ortadan kaybolmuştu. Bu kitapta ise her şey kaldığı yerden devam ediyor.
Meclis, Sebastian ve Jace'i ararken bir yandan da Clary'i sorguya çekiyorlar. Çünkü onu en son gören kişi o ve daha bilinmeyen bir sürü şey var. Camlar Şehri'nde Jace'in ölümden geri dönmesi ve mühürleri olmadığı için savunmasız kalması, Simon'ın alnındaki Kabil mührü sayesinde Lilith'i öldürmesi... Tüm bilgiler açığa çıkar. Ve bir süre sonra Meclis bu iki genci aramayı bırakır. Fakat gördükleri anda öldürecekleri kesindir.

"Kıymetli bir şeyi kaybedip de onu tekrar bulduğunuzda, genellikle bıraktığınız gibi bulmama ihtimaliniz çok yüksektir." - Seelie Kraliçesi
Fakat Jace, eski Jace değildir. Lilith'in, tam kalbinin üstüne çizdiği mühür sayesinde Sebastian'a bağlıdır. Onun her dediklerini yapıyor, onunla eğleniyor ve ondan kopamıyor. Ve en kötü yanı ise biri zarar görürse diğeri de zarar görüyor. Yani birini öldürdükleri anda diğeri de ölecektir. Yine de Clary sonuna kadar mücadele edip, Jace'i geri getirmeyi çalışır. Bu bölümlerde Sebastian'la baya uğraşması gerekti. Kayıp Ruhlar Şehri'nde gerçekten güçlü, inatçı ve daha olgun bir Clary görüyoruz. Şahsen ben hayran kaldım.
"Bazı insanlar vardır... Bu insanlara sanki evren özel bir kader çizer. Kimine güzellik kimine işkence yapar." -Magnus Bane
New York'da da durumlar karışıktır. Magnus, Jace'in izini sürmek için gece gündüz araştırma yapar. Hatta bir ara herkes Magnus'un evinde toplanır. Isabelle, Simon, Jordan, Maia falan... Çok eğlenceli ve heyecanlı sahneler vardı. Magnus ve Simon'ın diyalogları baya hoşuma gitti. :D Ama Magnus'la Alec'in ilişkileri hem iyi hem kötüydü. Çünkü Alec, arkasından iş çevirir. Jordan ve Maia ise bu kitapta en mutlu çift diyebilirim. :D Çok sevimliler ve eğlencelilerdi.
"Bazen çaresizlik ağır basar." -Isabelle
Simon ve Isabelle'ye gelirsek... Aralarındaki ilişki tuhaftı. Ama her ikisi de bu kitapta ön plandaydı ve cidden çok komiklerdi. Özellikle Simon, son iki kitaptır baya komiğime gider oldu. Kahkaha attıran sahneleri baya vardı. Gidip, Simon'a sarılasım geldi. :D Ve bu kitapta çok cesurca bir şey yaptı. Bu yüzden Kabil mühründen oldu ama yaptığına değdi.

"Gerçek aşkı bulduğunda hayatındaki diğer insanlara ihtiyaç duymazsın." - Camille
Ve her zaman dediğim gibi bu kitapta resmen döktürmüş. Özellikle kitabın son 50 sayfalarında falan çok can alıcı sahneler koymuş. Böyle o bölümü okurken gerçek hayattan soyutlandım. Kitap bittiğinde bile dönüp, o bölümü tekrar tekrar okudum. Çok anlamlı ve etkileyici sözler vardı. Kısa bir an gerçek Jace'i görüyoruz. O yüzden bu kitapta Jace'i bolca özleyebilirsiniz. Ve kitabın adı cuk diye uymuş. Gelecek kitabının adının da nereden geldiğini son sayfalarda öğreneceksiniz. Yazar cidden oturup, düşünmüş, hayal etmiş ve döktürmüş. En büyük işkenceyi elbette yine Jace'e vermiş. Okuyunca şaşırıp, "yok daha neler" diyebilirsiniz. :D
Son olarak bir şey söyleyeceğim ama bu aklınızı biraz karıştırabilir ve Mekanik Prenses'i okumamış olanlar varsa kocaman spoiler yemiş olurlar. O yüzden Cehennem Makineleri'ni okumuş olanlar yazıya göz atsın.

"Her şeyin fazlası zarar. Fazla karanlık insanı öldürebilir. Fazla ışık insanı kör edebilir." - Simon Lewis
Hala bu seriyi okumayan varsa cidden okusun. Cassandra Clare, genç fantastik yazmayı bile nadir yazarlardan biri. Bu seriyi kaçırmak istemezsiniz...
Sevgiler, öpücükler: Jane
Not: Kitabın kalınlığı gözünüzü korkutması. Çok akıcıydı ve sayfaların nasıl değiştini anlamayacaksınız bile.
Not 2: Çok güzel alıntılar vardı fakat bazıları spoiler niteliğinde olduğu için burada paylaşmıyorum ama benim hazinemde yerlerini aldılar bile. :D
Not3: Bu kitapta yazar, karakterleri belli bir mekanda sıkıştırıp, bırakmamış. Jace ve Clary'i Venedik'de, Paris'de ve Prag'de görmek mümkün. Paris'de olan bölümlerini az biraz tahmin edebilirsiniz. :D
Not4: Hadi şu alıntıyı okuyun ve Jace hakkında söylediklerimin ne kadar doğru olduğunu anlayın: "Her zaman bir iblis tarafından öldürüleceğimi düşünmüştüm." diye devam etti Jace. "Ya da kafayı sıyırmış bir Aşağı Dünyalı tarafından. Ya da belki bir savaşta öleceğimi sanıyordum. Şimdi anlıyorum ki seni öpmemek beni her an öldürebilir."
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil