Bridgerton Ailesi'ni özlediniz mi? Açıkçası ben çok özlemişim ama farkında değilmişim. İkinci kitabı elime alana kadar bu aileyi çok sevdiğimi unutmuşum bile. Bu kadar ara verdiğim için bile kendime söylendim. Resmen bu hafta hayatıma renk kattılar. Bu kadar eğlenceli, komik ve bazen hüzünlü bir aile yok. Bridgerton olmak isterdim. Bridgerton... Şu asiliğe bakın yahu!
Bir tarihi aşk meraklısı olarak iyi ki bu seriye başlamışım dedim. Çok doğru bir seçim yapmışım. :D İlk kitapta Daphne&Simon çiftini ve Bridgerton ailesini tanımıştım. Her kitapta hemen her kardeşi görmek mümkün ama onların tek tek ön planda oldukları kitapları okumak bambaşka. Mesela ilk kitapta Anthony pek ilgimi çekmemişti. Kız kardeşini aşırı koruyan, serseri ve en büyük kardeş olduğu için biraz soğuk tipli biri olarak görmüşüm. Bu kitapta ise... Hem beni çok sinir etti hemde baya güldürdü. Ama ne yazık ki Anthony'i de kaptırdık.
Yakışıklı bir adam eğlenceli bir şeydir, iyi görünümlü bir adam da dikkate değer birisidir ama onurlu bir adam, ahh sevgili okuyucu, işte o tüm kadınların etrafına üşüştüğü asıl kişidir.
Bu kitapta Bridgertonların en büyüğü ve ailenin reisi Anthony başrolde. Kendisi artık 30'lu yaşlara gelmiş, mantık evliliği yapmayı planlayan, biraz küstah ve çapkın biri. En azından Kate Sheffield böyle düşünüyor. Kız kardeşini bu heriften uzak tutmak için elinden gelen her şeyi yapar. Çünkü Anthony, hiçbir zaman aşık olmayacağı birini aramakta ve bu kişi Kate'in küçük kız kardeşi Edwina'dır. Bir baloda kızı gözüne kestirir. Fakat karşısına ablası Kate çıkınca işler karışır. Çünkü Kate, inatçı, zeki ve dediğim dedik biridir. Anthony'i yerle bir etmeye hazırdır. Anthony ise ablasını ikna etmek yerine daha çok zıtlaşır. Ve ortaya çok eğlenceli, komik, kahkaha attıran sahneler çıkar. :D
Olaylar tam böyle ilerlerken Anthony'nin annesi Lady Bridgerton, bir Kır Partisi düzenler. Eşit sayıda erkekleri ve kızları davet eder. Amacı oğullarından birini -özellikle Anthony'i- evlendirmek ve yeni çiftler oluşturmak. Davetliler listesinde elbette Sheffiel kardeşler de vardır. Kate, üvey kız kardeşine göre daha arka planda kalan biridir. Evlenme yaşı gelmiş hatta geçiyordur. Fakat onun önceliği hep kardeşi olmuştur. Onu üvey olarak görmüyor zaten. Üvey annesi Marry'i de öyle... Bu yüzden kardeşinin taliplerine karşı hep sert bir tavır sergilemektedir. Anthony'i de Lady Whistledown'ın gazete yazılarından ne kadar çapkın ve küstah biri olduğunu biliyor. Bu yüzden onu, kardeşinden uzak tutmayı kendini görev bilir.
Fakat ne var ki bu partide Anthony'le işler umduğu gibi gitmez. Hala zıtlaşırlar fakat bir yanlış anlaşılma yüzünden evlenmek zorunda kalır. Bundan sonrası ise hem eğlenceli hem sinir bozucu hemde iç çektiren sahnelerle dolu.
Her bir dakikanı ömrünün son anıymış gibi yaşamalısın. Ve her gününü hiç ölmeyecek gibi geçirmelisin.
Kitapta çok eğlenerek okuyacağınız birçok sahne var. Zaten yazar olayları öyle güzel anlatıyor ki, ben film izliyormuşum gibi hissettim. Bölüm başlarındaki Lady Whistledown'ın komik yazıları beni benden aldı. Bu aslında takma ismi. Kimliği bilinmiyor. Fakat ben kim olduğunu öğrendim. :D Hem şok oldum hemde öğrendiğimden beri onun yazılarını daha zevkle okur oldum. Elbette bu spoileri vermeyeceğim. İlerleyen kitaplarda kim olduğunu öğreneceğiz...
Gelelim Anthony ve Kate çiftinin durumuna... Bu kadar komik bir çift daha olamaz. Nedense ilkten zıtlaşan çiftlere karşı ayrı bir ilgim var. Çünkü çok komik oluyorlar. Kitapta bunu bol bol görmeniz mümkün. Yazar birçok yerde kahkaha attıran sahneler yazmış. Birbirlerinin ayaklarını, ellerini ezmeler mi dersiniz, laf atışmaları mı... Daha neler neler. Özellikle bir sahne çok hoşuma gitti. Habire açıp orayı okudum. :D
Bazen... bazen korkularımızın açıklayamadığımız sebepleri olur. Bazen bu sadece iliklerimize kadar hissettiğimiz bir şeydir ama dile getirdiğinizde insanlara aptalca gelir.
Tabii sadece eğlence yok. İkisinin de farklı korkuları ve sorunları var. Anthony genç yaşta, çok sevdiği ve örnek aldığı babasının ölümüne şahit olunca kendisinin de genç yaşta öleceğini düşünmektedir. Ve asla onun gibi mükemmel biri olamayacağına inanır. Bu yüzden evlenene kadar gününü gün eder. Evlilikte ise sadece mantık ön planda olmalı der. Bunun sonucunda Kate'e aşık olmamak için direnir. Evlenmeden önce açıkça bunu da belirtir. Elbette bu sahnelerde sinir krizine girdim.
Kate ise çok küçük yaşta annesini kaybetmiş. Buna rağmen üvey annesi Marry ona öz annesini aratmayacak şekilde bakmış. Fakat Kate'in de farkında olmadığı bazı korkuları var. Bu korkusunu Anthony'le beraber yeniyor hatta. Bu durum çok hoşuma gitti.
Bunların dışında... Diğer Bridgerton kardeşlerden Colin de ön plandaydı. Ki kendisi, en merak ettiğim kardeşlerden biri. Onun kitabını okumak için sabırsızlanıyorummm. :D Bu kitapta da baya komikti. Ailenin sempatik çocuğu diyebilirim. Yani genel olarak kitap çok iyiydi. Okumaya doymadım. Seriye devam etmek için sabırsızlanıyorum.
Bir tarihi aşk romanı okumak istiyorsanız kesinlikle ilk bu seriyi öneririm. Keşke birileri beni 1800'lü Londra'sına fırlatsa. Kendimi Bridgerton Malikanesi'nde bulsam. :D
Sevgiler, öpücükler: Jane
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder