Daha önce blog'da Kemikler Şehri'nden bahsedip, içimden geldiği gibi yorum yapmıştım. Ki kendi yazım olmasına rağmen nedense her okuduğumda eğleniyorum. Kitaplara, severek yorum yapmak bambaşka. :D Her neyse, bu yazımda ise Ölümcül Oyuncaklar serisindeki ilk iki kitabın özetçe anlatımını yapıyorum. (Daha sonra 3. ve 4. kitaplarında detaylı yorumları, kısaca özetleri gelecek. Az biraz zaman lazım bana.) Çünkü K.Şehri'nin filmi çıkmadan önce kitabı en baştan okudum. Ve o kadar hoşuma gitti ki bu durum, seriyi en baştan okumaya karar verdim. Zaten beşinci kitabı -Kayıp Ruhlar Şehri- okumadan önce seriye yeniden göz atmam gerekiyordu. Kitaplar çok uzun sürede çıktığı için unuttum. Hazır seriyi en baştan okuyorken kitapların tanıtımlarını, özetlerini ve yorumlarını blog'da yayınlayım dedim. Spoiler vermemeye çalışacağım ama kitapları anlatırken bilmediğiniz bir şey, yazıda geçiyor olabilir. Bu yüzden 'ek bilgi' almak istiyorsanız yazıyı okuyun. Ama seriyi tanımak için iyi bir fırsat. :D
- Kemikler Şehri -
İlk kitapta baş karakterimiz Clary, en yakın arkadaşı Simon ile gittiği Pandemonium'da görmemesi gereken kişileri görür. Gölge Avcılarını. Enstitü'de yaşayan Jace, Alec ve Isabelle birer gölge avcılarıdır. Görevleri ise Aşağı Dünya'da yaşayan iblisleri avlamak. Tam iblisin işi bitirirlerken, Clary'in çığlığı ile donup kalırlar. Sıradan görünen bu genç kızın aslında onları görmemesi lazım. Hiçbir sıradan insan onları göremez. Ama Clary, sıradan bir insan değildir. Bu üç gölge avcısıyla karşılaştıktan sonra gerçekler yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlar. Annesi, garip bir şekilde ortadan kaybolur. Jace ise tam zamanında Clary'nin hayatını kurtarır ve onu Enstitü'ye götürür. Üç gölge avcısının hocası olan Huge, Clary'nin kim olduğunu bulmak için Sessiz Kardeşleri çağırır. Bu kardeşler, dikili ağızlarıyla, gözlerinin olması gereken yerlerde siyah boşluk olan ve kukuleta giyen birer tuhaf yaratıklardır. Clary'nin aklına girerek, zihnindeki engeli kaldırmaya çalışırlar ama çok güçlü bir büyüyle yapıldığı için daha fazla ileri gidemezler. Yine de bir ipucu bulurlar. Clary'nin zihnini büyüleyen kişi, iblis efendisi Magnus Bane'den başkası değildir.
"Alaycılık, hayal gücü iflas edenin son sığınağıdır" - Clary Fray
Bu çılgın adamın, çılgın partisine katılarak gerçekleri öğrenmeye giderler. Elbette bu Clary için kolay olmaz çünkü hayatı sırlarla doludur. Annesi kayıptır, kendisi yabancıların içindedir ve zihni ona gerçekleri göstermemektedir. Bunlar yetmiyormuş gibi o çılgın partide Simon, bir sıçana dönüşür ve vampirler tarafından kaçırılır. (Bu sahne, kitapta favorimdir. :D) Jace ve Clary, Simon'ı bulmak için vampirlerin inine gitmek zorunda kalırlar ve sonrası... Çok karışık ve bol aksiyonlu bir eğlenceydi. Kim vampirlerin uçan motosikletine binmek istemez ki ? Bizimkiler sağsalim kurtulduktan sonra Enstitü'ye geri dönerler.
Başlarında bir de Valentine gibi bir düşman vardır. Bu adam, Gölge Avcıları dünyasında ilk başta dost olan daha sonra düşmana dönüşen biridir. Ve üç ölümcül oyuncaklardan biri olan kupayı ele geçirmek istemektedir. Kupanın yerini ise sadece Clary'nin annesi bilmektedir ve bu yüzden Valentine tarafından kaçırılmıştır. Clary, bir süre sonra bir yeteneğini keşfeder ve kupanın nerede olduğunu anlar. Kupayı bulmasıyla Enstitü'de hiç tahmin edemeyeceğiniz biri Valentine'in adamı çıkar ve işte o zaman işler çok karışır. Kitabın sonunda zaten büyük bir bomba patladı diyebilirim. Okuyunca oldukça şaşıracağınıza eminim. Ben okurken kitabı yere düşürecektim nerdeyse. :D Yazar, bildiğiniz sizi ters köşeye yatırıyor. Bol aksiyon, heyecanlı ve bir o kadar komik, romantik olan bu kitabı tekrar okumak çok hoşuma gitti. Bu anlattıklarım, kitabın daha onda biri. Okudukça ne kadar güzel olduğunu keşfedeceksiniz. Ve elbette, bol bol olmasa da romantik sahneleri göreceksiniz.
"Sevmek yok etmekti ve sevilmek, yok edilecek kişi olmaktı." -Jace
Son olarak şunu söyleyebilirim ki, Clary çok normal bir hayat yaşarken aslında ne kadar anormal bir dünyada yaşadığını farkeder. New York'un büyülü dünyasını artık görür. En yakınındaki insanlar bile olduğu kişiler değildir. Annesinin çok yakın arkadaşı olan ve küçüklüğünden beri Clary'nin yanında olan Luke'un bile sırları var. Clary, Jace'lerle karşılaştıktan sonra gerçek hayatını görür,tanır ve yeni başlangıçlar yapar.
İlk kitapta baş karakterimiz Clary, en yakın arkadaşı Simon ile gittiği Pandemonium'da görmemesi gereken kişileri görür. Gölge Avcılarını. Enstitü'de yaşayan Jace, Alec ve Isabelle birer gölge avcılarıdır. Görevleri ise Aşağı Dünya'da yaşayan iblisleri avlamak. Tam iblisin işi bitirirlerken, Clary'in çığlığı ile donup kalırlar. Sıradan görünen bu genç kızın aslında onları görmemesi lazım. Hiçbir sıradan insan onları göremez. Ama Clary, sıradan bir insan değildir. Bu üç gölge avcısıyla karşılaştıktan sonra gerçekler yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlar. Annesi, garip bir şekilde ortadan kaybolur. Jace ise tam zamanında Clary'nin hayatını kurtarır ve onu Enstitü'ye götürür. Üç gölge avcısının hocası olan Huge, Clary'nin kim olduğunu bulmak için Sessiz Kardeşleri çağırır. Bu kardeşler, dikili ağızlarıyla, gözlerinin olması gereken yerlerde siyah boşluk olan ve kukuleta giyen birer tuhaf yaratıklardır. Clary'nin aklına girerek, zihnindeki engeli kaldırmaya çalışırlar ama çok güçlü bir büyüyle yapıldığı için daha fazla ileri gidemezler. Yine de bir ipucu bulurlar. Clary'nin zihnini büyüleyen kişi, iblis efendisi Magnus Bane'den başkası değildir.
"Alaycılık, hayal gücü iflas edenin son sığınağıdır" - Clary Fray
Bu çılgın adamın, çılgın partisine katılarak gerçekleri öğrenmeye giderler. Elbette bu Clary için kolay olmaz çünkü hayatı sırlarla doludur. Annesi kayıptır, kendisi yabancıların içindedir ve zihni ona gerçekleri göstermemektedir. Bunlar yetmiyormuş gibi o çılgın partide Simon, bir sıçana dönüşür ve vampirler tarafından kaçırılır. (Bu sahne, kitapta favorimdir. :D) Jace ve Clary, Simon'ı bulmak için vampirlerin inine gitmek zorunda kalırlar ve sonrası... Çok karışık ve bol aksiyonlu bir eğlenceydi. Kim vampirlerin uçan motosikletine binmek istemez ki ? Bizimkiler sağsalim kurtulduktan sonra Enstitü'ye geri dönerler.
Başlarında bir de Valentine gibi bir düşman vardır. Bu adam, Gölge Avcıları dünyasında ilk başta dost olan daha sonra düşmana dönüşen biridir. Ve üç ölümcül oyuncaklardan biri olan kupayı ele geçirmek istemektedir. Kupanın yerini ise sadece Clary'nin annesi bilmektedir ve bu yüzden Valentine tarafından kaçırılmıştır. Clary, bir süre sonra bir yeteneğini keşfeder ve kupanın nerede olduğunu anlar. Kupayı bulmasıyla Enstitü'de hiç tahmin edemeyeceğiniz biri Valentine'in adamı çıkar ve işte o zaman işler çok karışır. Kitabın sonunda zaten büyük bir bomba patladı diyebilirim. Okuyunca oldukça şaşıracağınıza eminim. Ben okurken kitabı yere düşürecektim nerdeyse. :D Yazar, bildiğiniz sizi ters köşeye yatırıyor. Bol aksiyon, heyecanlı ve bir o kadar komik, romantik olan bu kitabı tekrar okumak çok hoşuma gitti. Bu anlattıklarım, kitabın daha onda biri. Okudukça ne kadar güzel olduğunu keşfedeceksiniz. Ve elbette, bol bol olmasa da romantik sahneleri göreceksiniz.
"Sevmek yok etmekti ve sevilmek, yok edilecek kişi olmaktı." -Jace
Son olarak şunu söyleyebilirim ki, Clary çok normal bir hayat yaşarken aslında ne kadar anormal bir dünyada yaşadığını farkeder. New York'un büyülü dünyasını artık görür. En yakınındaki insanlar bile olduğu kişiler değildir. Annesinin çok yakın arkadaşı olan ve küçüklüğünden beri Clary'nin yanında olan Luke'un bile sırları var. Clary, Jace'lerle karşılaştıktan sonra gerçek hayatını görür,tanır ve yeni başlangıçlar yapar.
- Küller Şehri -
Nasıl oluyor da senin üzerine hiç çamur bulaşmıyor ?
Isabelle omuz silkti. "Kalbim temiz. Bu, pisliği geri püskürtüyor."
Serimizin ikinci kitabı yine çok hareketli, kitabı fırlatmalık, sinir kriz geçirmelik bir şekilde bitti. Hele sonunda ben bayılacaktım. Resmen kitabın içine dalıp, Jace'i sarsıp "Kendine gel, böyle diyemezsin!" demek istedim. Seriyi tekrar okuduğum halde yine çok heyecanlandım, merak ettim, öfkelendim, şaşırdım... Çünkü yaklaşık iki sene önce falan okuduğum için bu kitabı neredeyse hiç hatırlamıyordum. Tekrar okuyunca rahatladım ve şuan her şey tam yerine oturdu.
"Sevgi, insanın seçeneklerini elinden alır."
Şimdi konudan bahsedeceğim ama ilk kitabı okumayanlar için çoğu şey spoiler olacak. O yüzden spoiler bilgi olduğu yerlere kutucuk koydum. Bakıp bakmamak size kalmış. Hadi bakalım başlıyorum ; İlk kitabın sonunda bazı şeyler öğrenmiştik. Bu bomba etkisi yaratacak bilgi yüzünden Jace ve Clary birbirinden uzak durmaktadır.
"Hayatımdaki her şey değişiyor, oysa dünya aynı kalıyor." -Clary
Clary, Simon'la yakınlaşırken Jace ise Lightwood ailesiyle aralarındaki sorunu ortadan kaldırmaya çalışır. Çünkü Maryse Lightwood -Alec ve Isabell'in anneleri- Jace'e, Valentine konusunda inanmamaktadır. Ve tam bu sırada Enstitü'ye Sorgucu gelir. Sorgucu Imogen Herondale ( Bu isim size bir yerden tanıdık geliyor mu ? Cehennem Makineleri'nden Will Herondale desem ? Bingo ! Yazarımız aile ağacı merakımızı arttırmaya başlattı.) Merkez'e bağlı olan ve çok sert yapılı bir kadındır. Valentine konusunu iyice deşmek için Jace'i bir numaralı kurbanı olarak seçer. Çünkü Valentine yüzünden oğlu Stephen ve oğlunun sekiz aylık karısı Celine ölmüştür. İntikam almanın tam sırasıdır. Fakat bir sorun vardır. Jace'i sorgulaması için Ölümcül Kılıca ihtiyacı vardır. Kemikler Şehri'nde, Sessiz Kardeşlerin mekanında yer alan bu kılıç, kaybolur. Tahmin edin, kim çalar ? Valentine ! Sessiz Kardeşleri öldürmek için ise en kuvvetli ve en korkutucu iblis olan Agramon'u çağırır. Agramon, karşısındaki kişiye en korktuğu kişi gibi görünür ve korkutarak öldürür. Böylece Sessiz Kardeşleri de öldürür ve kılıcı ele geçirirler. Fakat Valentine, kılıcın güçlerini kullanabilmek için bir peri, bir kurtadam, bir iblis ve bir vampirin kanına ihtiyacı vardır. Peri ve iblis kanlarını elde eder. Geriye kurtadam ve vampir kanları kalır. İşte bu sırada bizimkilerin hayatı alt üst olur. Çünkü kurtadam kanı için Luke'un sürüsünde olan sevimli Maia ile Simon kaçırılır. Clary ve diğer kalanlar yerlerinde durur mu hiç ? Hemen toplanırlar.
"Bazen tehlikeyi aramak zorunda kalmazsın, o seni bulur." -Isabelle
Valentine'in saklandığı yeri Jace bulur. Büyük bir siyah gemide, bir çok çeşit iblislerle saklanmaktadır. Tabii her şey yolunda gitmez. Sorgucu, Jace'i Enstitü'ye kitler. Etrafına bir pentagram çizerek dışarı çıkmamasını sağlar. Ama Jace yerinde durur mu ? Yeni farkettiği bir yeteneği sayesinde özgür kalır ve Clary'lerle birlikte gemiye doğru yol alırlar. Magnus Bane'de en büyük yardımcılarından biri olur. Alec sağolsun. :D Gerçekten çok büyük ve etkileyici bir savaş olur. Sorgucu da sonunda savaşa katılır. Hatta çok şaşırdığım bir şekilde yardım etti. Ve diğer kitapta patlayacak bir bombanın habercisi bile oldu diyebilirim. :D Savaşta Clary, yeni farkettiği mükemmel bir yeteneği sayesinde gemiyi öyle bir havaya uçurdu ki... Okurken hayal edince resmen büyülendim. Hatta o mükemmel yeteneğini kıskandım bile diyebilirim. Gri kitapta olmayan yeni mühürleri çizme gibi bir yeteneğe sahip artık.
"Ama en çok değer verdiğin insanlara gerçekleri söyleyemiyorsan zaman içinde kendine de gerçekleri söylemeyi bırakıyorsun." -Luke
Kitabın sonunda her şey bitmiş gibi duruyordur ama Valentine yine bir şekilde kaçmıştır ve başlarına bela olmaya kesin devam edecek. Clary ve Jace'in aralarındaki sorun çok daha karmaşık bir hale geldi. Alec ve Magnus ikilisinin durumu da vahim gibi. :D Bu kitapta en küçük Lightwood, Max'i de tanıdık. Çok sevimli bir çocuk. Sonracağıma, Luke'u nedense çok seviyorum ve her defasında eski anılarını anlattıkça içim gidiyor. Clary'nin annesine fena aşık bir adam. Ah bu arada ! Clary'nin annesi hala hastanede, ölü gibi uyumaktadır. Kitabın sonunda onunla ilgili bir gelişme oluyor. :D Baya sevinmiştim. Yani öyle işte. Yine dolu dolu bir Cassandra kitabıydı. Kitabın içine düştüm resmen. Bu kitapta en favori sahnem ise Isabell, Simon, Jace ve Clary'nin perilerin mekanına gidip Seelie Peri Kraliçesi'nin önüne çıkmasıydı. Bu kitapta periler, göründükleri gibi değiller ve zaten o sahneyi okuyunca anlayacaksınız. Baya zor durumda kaldılar ama ben baya sevdim. :D
"Küçük bir çocukken bir kelimeyi tekrar tekrar ve hızla söylediğinde, bir süre sonra anlamını kaybettiğini farketmiştim." -Jace
"Kaç kez söylediğinin önemi yok. Gerçekliğini değiştiremezsin." -Clary
Ve bu kitapta en dikkatimi çeken şey ise Jace'in ruh hali. Onu o kadar iyi anladım ki... Ve onun yaşadıklarını yaşasaydım, onun kadar güçlü olur muydum bilemiyorum... Beni etkileyen bir kitap oldu. Tekrar okumak cidden iyi geldi. Seriye gömülün, Cassandra'nın hayal gücüne dalış yapın, derim. :D Bir de son olarak bu kitapta Cassandra'nın betimlemelerine bayıldım. O kadar çok dikkatimi çekti ki bu cümleler, paylaşmadan edemedim ; Aralarındaki şey bir mum alevi kadar titrek, yumurta kabuğu kadar kırılgandı. / O öpücük vücudundaki bilinmeyen bir damarı açmak gibiydi.
Sevgiler, öpücükler ; Jane
Nasıl oluyor da senin üzerine hiç çamur bulaşmıyor ?
Isabelle omuz silkti. "Kalbim temiz. Bu, pisliği geri püskürtüyor."
Serimizin ikinci kitabı yine çok hareketli, kitabı fırlatmalık, sinir kriz geçirmelik bir şekilde bitti. Hele sonunda ben bayılacaktım. Resmen kitabın içine dalıp, Jace'i sarsıp "Kendine gel, böyle diyemezsin!" demek istedim. Seriyi tekrar okuduğum halde yine çok heyecanlandım, merak ettim, öfkelendim, şaşırdım... Çünkü yaklaşık iki sene önce falan okuduğum için bu kitabı neredeyse hiç hatırlamıyordum. Tekrar okuyunca rahatladım ve şuan her şey tam yerine oturdu.
"Sevgi, insanın seçeneklerini elinden alır."
Şimdi konudan bahsedeceğim ama ilk kitabı okumayanlar için çoğu şey spoiler olacak. O yüzden spoiler bilgi olduğu yerlere kutucuk koydum. Bakıp bakmamak size kalmış. Hadi bakalım başlıyorum ; İlk kitabın sonunda bazı şeyler öğrenmiştik. Bu bomba etkisi yaratacak bilgi yüzünden Jace ve Clary birbirinden uzak durmaktadır.
"Hayatımdaki her şey değişiyor, oysa dünya aynı kalıyor." -Clary
Clary, Simon'la yakınlaşırken Jace ise Lightwood ailesiyle aralarındaki sorunu ortadan kaldırmaya çalışır. Çünkü Maryse Lightwood -Alec ve Isabell'in anneleri- Jace'e, Valentine konusunda inanmamaktadır. Ve tam bu sırada Enstitü'ye Sorgucu gelir. Sorgucu Imogen Herondale ( Bu isim size bir yerden tanıdık geliyor mu ? Cehennem Makineleri'nden Will Herondale desem ? Bingo ! Yazarımız aile ağacı merakımızı arttırmaya başlattı.) Merkez'e bağlı olan ve çok sert yapılı bir kadındır. Valentine konusunu iyice deşmek için Jace'i bir numaralı kurbanı olarak seçer. Çünkü Valentine yüzünden oğlu Stephen ve oğlunun sekiz aylık karısı Celine ölmüştür. İntikam almanın tam sırasıdır. Fakat bir sorun vardır. Jace'i sorgulaması için Ölümcül Kılıca ihtiyacı vardır. Kemikler Şehri'nde, Sessiz Kardeşlerin mekanında yer alan bu kılıç, kaybolur. Tahmin edin, kim çalar ? Valentine ! Sessiz Kardeşleri öldürmek için ise en kuvvetli ve en korkutucu iblis olan Agramon'u çağırır. Agramon, karşısındaki kişiye en korktuğu kişi gibi görünür ve korkutarak öldürür. Böylece Sessiz Kardeşleri de öldürür ve kılıcı ele geçirirler. Fakat Valentine, kılıcın güçlerini kullanabilmek için bir peri, bir kurtadam, bir iblis ve bir vampirin kanına ihtiyacı vardır. Peri ve iblis kanlarını elde eder. Geriye kurtadam ve vampir kanları kalır. İşte bu sırada bizimkilerin hayatı alt üst olur. Çünkü kurtadam kanı için Luke'un sürüsünde olan sevimli Maia ile Simon kaçırılır. Clary ve diğer kalanlar yerlerinde durur mu hiç ? Hemen toplanırlar.
"Bazen tehlikeyi aramak zorunda kalmazsın, o seni bulur." -Isabelle
Valentine'in saklandığı yeri Jace bulur. Büyük bir siyah gemide, bir çok çeşit iblislerle saklanmaktadır. Tabii her şey yolunda gitmez. Sorgucu, Jace'i Enstitü'ye kitler. Etrafına bir pentagram çizerek dışarı çıkmamasını sağlar. Ama Jace yerinde durur mu ? Yeni farkettiği bir yeteneği sayesinde özgür kalır ve Clary'lerle birlikte gemiye doğru yol alırlar. Magnus Bane'de en büyük yardımcılarından biri olur. Alec sağolsun. :D Gerçekten çok büyük ve etkileyici bir savaş olur. Sorgucu da sonunda savaşa katılır. Hatta çok şaşırdığım bir şekilde yardım etti. Ve diğer kitapta patlayacak bir bombanın habercisi bile oldu diyebilirim. :D Savaşta Clary, yeni farkettiği mükemmel bir yeteneği sayesinde gemiyi öyle bir havaya uçurdu ki... Okurken hayal edince resmen büyülendim. Hatta o mükemmel yeteneğini kıskandım bile diyebilirim. Gri kitapta olmayan yeni mühürleri çizme gibi bir yeteneğe sahip artık.
"Ama en çok değer verdiğin insanlara gerçekleri söyleyemiyorsan zaman içinde kendine de gerçekleri söylemeyi bırakıyorsun." -Luke
Kitabın sonunda her şey bitmiş gibi duruyordur ama Valentine yine bir şekilde kaçmıştır ve başlarına bela olmaya kesin devam edecek. Clary ve Jace'in aralarındaki sorun çok daha karmaşık bir hale geldi. Alec ve Magnus ikilisinin durumu da vahim gibi. :D Bu kitapta en küçük Lightwood, Max'i de tanıdık. Çok sevimli bir çocuk. Sonracağıma, Luke'u nedense çok seviyorum ve her defasında eski anılarını anlattıkça içim gidiyor. Clary'nin annesine fena aşık bir adam. Ah bu arada ! Clary'nin annesi hala hastanede, ölü gibi uyumaktadır. Kitabın sonunda onunla ilgili bir gelişme oluyor. :D Baya sevinmiştim. Yani öyle işte. Yine dolu dolu bir Cassandra kitabıydı. Kitabın içine düştüm resmen. Bu kitapta en favori sahnem ise Isabell, Simon, Jace ve Clary'nin perilerin mekanına gidip Seelie Peri Kraliçesi'nin önüne çıkmasıydı. Bu kitapta periler, göründükleri gibi değiller ve zaten o sahneyi okuyunca anlayacaksınız. Baya zor durumda kaldılar ama ben baya sevdim. :D
"Küçük bir çocukken bir kelimeyi tekrar tekrar ve hızla söylediğinde, bir süre sonra anlamını kaybettiğini farketmiştim." -Jace
"Kaç kez söylediğinin önemi yok. Gerçekliğini değiştiremezsin." -Clary
Ve bu kitapta en dikkatimi çeken şey ise Jace'in ruh hali. Onu o kadar iyi anladım ki... Ve onun yaşadıklarını yaşasaydım, onun kadar güçlü olur muydum bilemiyorum... Beni etkileyen bir kitap oldu. Tekrar okumak cidden iyi geldi. Seriye gömülün, Cassandra'nın hayal gücüne dalış yapın, derim. :D Bir de son olarak bu kitapta Cassandra'nın betimlemelerine bayıldım. O kadar çok dikkatimi çekti ki bu cümleler, paylaşmadan edemedim ; Aralarındaki şey bir mum alevi kadar titrek, yumurta kabuğu kadar kırılgandı. / O öpücük vücudundaki bilinmeyen bir damarı açmak gibiydi.
Serinin Camlar Şehri ve Düşmüş Melekler Şehri kitaplarında görüşmek üzere ! Serinin diğer kitaplarını yeniden okumak için sabırsızlanıyorum. Final kitabı gelmeden önce Kayıp Ruhlar Şehri'nin de dedikodusunu yaparız. :D
Sevgiler, öpücükler ; Jane
Gercekten okadar iyi ozetledinki bende bu serinin fanatigiyim ve serinin ikinci filmini sabirsizlikla bekliyorum
YanıtlaSilVe film hakkinda cok kotu yorumlar yazmislar bnce bukadar halsizlik yapmamalari larim bayildik ben alaca karanlik gibi tutulacagina eminim
YanıtlaSilSerinin tamamını okudunuz mu? Bir şey sormam gerekiyorda: Jace ve Clary kardeş olmadıklarını kaçıncı kitapta öğreniyorlar?
YanıtlaSil3.kitabın -Cam Şehri- ortasında ya da sonunda öğreniyorlar.
Silo mühür yada işaretlerin anlamı ne????? meraktan ölüyorum...
YanıtlaSilClary'nin özel yeteneğinden bahsediyorsan, daha önce hiç bilinmeyen işaretler-mühürler çizebiliyor. Birçok anlamları olabiliyor tabii. Mesela; cesaret veren, iblisleri donduran, gölge avcıları arasında bağ kurma gibi çok çeşit mühürler keşfedip, çiziyor. :D
Silseninki dışında birkeç biog daha okudum ve seninki en iyiysi kesinlikle . ben şu anda camar şehrini okuyorum ve camlar şehrini de özetledin mi göremdim ama özetini okumak isterim :) xxxx
YanıtlaSilbu arada bilgisayar kelimeleri düzeltmiş ben de okumadan yolladım . hatalar için özür dülerim
YanıtlaSilkitabın sonunda clary kiminle birlikte oluyor
YanıtlaSil2.film çekilecek mi??
YanıtlaSilçok güzel bi film gercekten.şimdiye dek izlediğin ve en sevdiğin film ne diye sorsalar artık bu film soyleyecegım
YanıtlaSilBirinci kitap ta Jace doğum gününde clary i opmuş muydu bilen cevap versin lütfen yoksa sadece film de miydi o sahne
YanıtlaSilDoğrudur. Kitapta da aynı sahne vardı. :D
Silhayatımda izledigim en güzel filmdi kitabınıda çok merak ediyorum hemen başlicam . bide ikinci filmi çıkıcakmıı ben kardeş olmadıklarını ögrenmelerini çok istiyorum ve merak ediyorum.ikinci filmi çıkıcakmı çıkıcaksa nezaman çıkıcak biliyomusun ?
YanıtlaSilFilmi çıkmıyor ama dizisi 12 ocakta başlıyor oyuncular farklı ve filmi kitabına göre berbat :D
YanıtlaSilBir şey sormak istiyorum kitapların herhangi bi yerinde seks gibi konular geçiyor mu
YanıtlaSilNeredeyse hayır son kitapta küçük bir bölüm var ama
YanıtlaSilkitap çok güzel. hayranıyım.
YanıtlaSilSizin kitabı çok sevdim və heyran kaldim sizin kitab oskar layiq bence
YanıtlaSil