Merhaba !
İşte yine ben. Bu sefer yazmak için hem sabırsızlanıyorum hemde çok heyecanlıyım. Kitap daha az önce bitti. Her şeyi taze taze aktaracağım. Ve neden heyecanlı olduğumu da anlayacaksınız. :D
Yazın yeni bir seriye, Melez Sözleşmeleri'ne başlamıştım. İlk kitabı Melez'i okuduktan sonra serinin diğer kitaplarını alıp, okumaya fırsat bulamadım. En sonunda fuarda topladım hepsini ve benden mutlusu yok. Uzun bir aradan sonra serinin ikinci kitabı, Safkan'ı uzun bir zaman süre içinde okudum ve rahatladım. Kitabı tam bir haftada okudum ! Bu benim için çok uzun bir süre çünkü normalde ince kitapları -ki kitap 406 sayfa, bana göre kesinlikle ince !- üç-dört günde falan bitirirdim. Ama bu dönem kitap okumak için ya haftasonlarını ya da akşamları bekleyebiliyorum. Hatta bu haftasonu kendimi odama kapatıp, sadece kitap okudum. Bir yandan da vicdanımı rahatlattım : "Kitap okuyarak ders çalışmamazlık etmiyorsun Jane ! Türkçe'deki paragraf konusunda pratik yapıyormuşsun gibi düşün." diyerek kitabı yedim bitirdim. :D Güzel fikir değil mi ?
Bu kadar gevezelik yeter. Kitaba doyasıya yorum yapıp, konusundan bahsetmek istiyorum. İlk kitap için Melez yazısına uçun !
İlk kitapta asi kızımız ve Melez olan Alex'i, yasak aşkı Safkan Aiden'ı ve sürpriz yumurtadan fırlamış gibi aniden ortaya çıkan Apollyon Seth'le tanışmıştık. Bu kitapta, bu süper çılgın karakterleri bol bol görmek mümkün. İlk kitabın sonunda Alex, iblise dönüşen annesini öldürdüğü ve peşinde yakın arkadaşı Caleb'i de sürüklediği için gözetim altındadır. Bir yandan Aiden bir yandan da Seth, Alex'e, Akit'ten uzakta olduğu yıllarda kaçırdığı derslerin telafisini vermektedirler. Ki bu durum kitapta bir çok eğlenceli, ateşli ve "ahh ahh" dedirten cinsten sahnelerin oluşmasını sağlamış. Alex, çok yoğun olduğu bir dönemde iken yine yerinde durmaz ve geceleri dışarı çıkma yasağı olduğu halde içecek almak için dışarı sızar. Fakat Akit'te iblisler gezinmektedir. Ve ilk kitapta İblislerin, artık sadece Safkanları değil Melezleri de dönüştürebildiklerini öğrenmiştik. Alex'de bunlardan bir kaçıyla karşılaşır. Kendisi yaralanır yaralanmasına ama bir kişinin ölmesine sebep olur. Ve benim kitapta çok sevdiğim bir karakterdi. :( Okurken bir yandan da yazara sövdüm, işkenceli hayaller kurup yazarı yerden yere vurdum. Bu ölüm karşısında Alex ciddi anlamda sarsılır. Destekçisi ise dibinden ayrılmayan, her an didiştiği ama bir o kadar da eğlendiği kişi Seth'tir. Aiden'da yanında olmak ister ama bu yasak ve imkansızdır. Hatta bu kitapta bir Safkanla bir Melezin aşk yaşaması sonucu ne ceza verdiklerini de gördüm. Dehşet verici. Ve iğrenç bir şey. Yazar çok arap saçına döndürecek bu olayı, benden söylemesi. Neyse, Alex her ne kadar yıkılmış olsa da Konsey'in karşısında yargılanmak üzere New York'taki Akit'e giderler. Bu Konsey'de Alex, iblis annesi ve planları hakkında sorgulanır. Bakan Telly'e acaip gıcık oldum ! Hayatımda bu kadar tiksindirici, uyuz bir karakter daha görmedim ! Alex, kendini yine iyi tuttu. Ben bile okurken kitabın içine dalıp, kadının saçlarını yolasım geldi. Her ne kadar Alex'te bunu yapmayı dilese de zaptetti kendini. Yoksa ebediyen köle olur.
"... Kafamda sadece kendimi ve seni düşünecek kadar yer var. " -Seth
"... Kafamda sadece kendimi ve seni düşünecek kadar yer var. " -Seth
Fakat bu Akit'te anormal şeyler olmaktadır. Birileri Alex'in kuyusunu kazmaya çalışıyordu. Baya yollar denedi. Zorlama büyüsü yapıldı, Karışık iksir içerildi.- ki bu en eğlencelisiydi, Alex'i kudurmuş ve sarhoş olarak görmek feci komikti- Falan filan ama tabii Alex bunları da atlattı. Kitabın sonlarına doğru artık pek bir şey olmaz dediğimiz an yazar bizi ters köşeye yatırdı. Son anda Akit'te bir iblis saldırısı oldu ve neler oldu neler... Furiler ortaya çıktı. (Furiler, Tanrıların alt sınırındaki varlıklar olarak düşünelebilir. Bir Akit'te engellenemeyecek bir saldırı olduğunda ortaya çıkarlar. Aslında heykel şeklindeler fakat saldırı sırasında asıl benliklerine dönüşürler ve gözleri ne Melezleri ne Safkanları görür. Önüne gelen her şeyi yerle bir edebilirler.) Akit'te resmen bir savaş meydanı gerçekleşti. Alex cidden çok iyi savaştı. Seth ve Aiden'da öyle tabii. Sonu ise tehlikeli, merak uyandırıcı ve "İşte şimdi işler karışacak." dedirten cinstendi.
"Neden mütevazı olacakmışım ? Harikayım ben." -Seth
"Neden mütevazı olacakmışım ? Harikayım ben." -Seth
Kitabın geneli böyleydi. Ama Seth'e özellikle değinmek istiyorum. Daha ilk kitapta okur okumaz "Kesinlikle Seth'i seçiyorum." dedim. Bu kitapta aynı düşünce içindeydim. Aralarda Aiden dikkatimi çekti, hoşuma giden hareketleri ve sözleri vardı ama son sayfalarda Seth daha ağır bastı. Ki cidden Seth benim tercihim. Çok eğlenceli, hayatını dolu dolu yaşayan, esprili, tamam biraz çapkın -biraz değil fazla çapkın-, ısrarcı ve gerçekten eğlenmeyi bilen biri. Bu kitapta Alex'le bir havuz sahneleri var ki... Okurken hem çok eğlendim hemde kıskandım. Çok güzel ve komikti gerçekten. Seth, karşı cinse nasıl davranılacağını çok biliyor. Eh bir de Alex'in ikinci Apollyon olması aralarındaki bağın daha da kuvvetlenmesini sağladı.
Kitapta zaten Seth sayesinde gülüp, eğleniyorsunuz. Şahsen ben gülmekten öldüm artık. Yazar müthiş bir karakter oluşturmuş. Bende bir tane Seth isterim. :D
Alex'i ilk kitapta çok sevmiştim. Bu kitabın başlarında biraz şımarık kız çocuğu gibi görsem de sevmekten vazgeçmedim. Alex'le cidden hiçbir ortak noktamız yok. Ne fiziksel olarak ne hobi olarak ama düşüncelerimiz aynı. Benim yapmak istediklerimi, yapmayı plandığım şeyleri o anında yapıyor. Bende de bir cesaret tüfeği olsa da alnıma dayayıp, Alex gibi çılgın olsam. :D Ama Alex'te en çok sevdiğim özellik ise her şeyi çok içten yaşaması, hissetmesi... Hani belki kitabı okuyunca ne demek istediğimi anlayacaksınız. Çünkü bende onunla aynı düşünceler ve "acabalar?" içindeyim. Ve yazar bu kitapta Alex üzerinden çok güzel betimlemeler yapmış. Bir yandan okuyup bir yandan hayal edince cidden hoşuma gitti ve çoğu sahne de güldüm. :D
"Diğer Safkanlar gibi olsaydım senin için sonuçlarını bile düşünmeden şimdiye kadar sahip olurdum sana. Onlar gibi olmamak için her gün savaş veriyorum ben. " -Aiden
"Diğer Safkanlar gibi olsaydım senin için sonuçlarını bile düşünmeden şimdiye kadar sahip olurdum sana. Onlar gibi olmamak için her gün savaş veriyorum ben. " -Aiden
Aiden'a gelirsek... Küçük Dimitri diyebilirim. Çok benziyorlar. O yüzden ilgi alanımda değil ama bu onu sevmediğim anlamına gelmiyor. :D Söylediği sözler, etkileyici hareketleri... bazen kafamı karıştırdı ama Aiden her zaman sevilecek karakterler arasında olsa da benim için ikinci planda. Belki ilerleyen kitaplar da bambaşka düşüncelere sahip olurum. :D Yine de onun neden soğuk ve içine kapanık bir karakter olduğunu anlayabiliyorum. O bir Safkan. Melez'e kendini kaptıramaz. Doğru değil. Yasalar bunu gösteriyor ve o da karşısındakinin hayatını mahvetmemek için kendini geri çekiyor. Ama burnuma, ilerleyen kitaplarda Aiden'ın sınırları aşacağı kokuları geliyor. :D Benden söylemesi !
Ve cidden son olarak ( Yazı baya uzun oldu ama...) ; bu serinin kitap kapaklarına bayılıyorum ! Melez'in kitap kapağının anlamını öğrenmiştim. Safkan'ınkini de son sayfalara doğru öğrendim. Çok doğru bir seçim olmuş. Yazarı tebrik etmek lazım amma ; yazarın üslubu bana birilerini hatırlatıyor. Daha özgün olmalı. Yine de bu demek değil ki ben bu yazarı okumayı sevmiyorum. Bayılıyorum hatta ! İki seriside şuan kitaplığımda ön planda. Kitapları ince olsa da -ki genellikle 350 sayfadan aşağı bir kitabı yok- içeriği dolu dolu oluyor. Safkan'ı elime ilk aldığımda "Off, bu çok ince ! Hemen biter." diyordum ama beni yanılttı. Okurken başım bile döndü. Dopdolu bir kitaptı. İlgilenenlere duyurulur.
Serinin bir sonraki kitabında görüşmek üzere ! (Ki bu uzun bir süre olabilir. Kitap okumaya kısa bir mola veriyorum.) Seth benimdir ! :D
Sevgiler, öpücükler : Jane
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder