Bu tatili bir daha baştan yaşayabilir miyiz ? Gelmiş geçmiş en iyi yarıyıl tatilimi geçirdim diyebilirim. Benim için çok verimliydi. Gündüzleri inekledim, geceleri film izledim. Hiç mi hiç kitap okumadım. Sağolsun Cassandra Clare, Mekanik Prenses'ten sonra ne bir şeyler okumak istedim ne de romantik bir şeyler görmek istedim. :D Bu yüzden bende bol bol macera, aksiyon, komedi ve fantastik filmler izledim. Yazarken bile içim kıpır kıpır oluyor. Şansıma hep iyi ve kaliteli filmler izledim. Eh, izlediğim filmlerin adlarını ve ekibini görünce zaten kalitesiz bir yapım olmalarının imkansız olduğunu anlayacaksınız. :D
Tatilin ilk günü Frozen'ı ve We're The Millers'ı izledim. Frozen, bir animasyon filmi. Oscar'a aday. Ve bir Disney filmi olduğu için hemen izledim. Tahmin edebileceğiniz gibi bayıldım ! Gelmiş geçmiş en iyi animasyonlardan biriydi. Cidden Oscar'lık. :D Kurgusu ve sahneleri çok anlamlı, eğlenceliydi. Kesinlikle izleyin derim. Film bitiminde zaten habire "Do you wanna build a snow maaan ?" şarkısını söyler oldum. Let It Go'yu çok uzun zamandır dinliyordum. Her ikisini de dinleyin ve filmi kesinkes izleyin diyorum.
We're The Millers'ın fragmanını daha önce TV'de görmüştüm. Eh, kadrosu güzel olunca izleyeyim dedim. Jennifer Aniston, Emma Roberts ve Jason Sudeikis başrollerde. Biraz küfür içerikli bir film. Yani beni rahatsız etmedi ama burada uyarayım. Yine de çok komik ve eğlenceli bir filmdi. Kurgusu hoşuma gitti. Birbirinden bağımsız dört kişi bir araya geliyor ve aile gibi gözükerek Meksika'ya bir "iş yapmaya" gidiyorlar. Uyuşturucu kaçakçılığı... Ama öyle komikler ki... izlerken habire sırıttım. Benim çok hoşuma gitti. :D Komedi severler izlesin kesinlikle.
Çok küçükken TV'de Mr & Mrs Smith'i izlemiştim. Ama hiç hatırlamıyordum. Bu tatilde filmi yeniden izleyeyim dedim. Demez olaydım. Bu filmden sonra kendime gelemedim resmen. :D Aksiyonun dibine vurmuş adamlar. Resmen filme aşık oldum. Ki ben Brad Pitt ile Angelina Jolie'yi pek seven biri değilim. Aslında hiç ilgimi çekmezler. Bu filmden sonra çifti bir sever oldum ki... Anlatamam. Öyle böyle değil. Film zaten her zaman izlenecekler listeme eklendi. Geç izlediğim için kendime baya söylendim. Çünkü cidden müthiş bir film. Aşık oldum resmen. :D Bu filme kelimeler yetmez. Gidin izleyin, tekrar tekrar...
Büyük bir aksiyon filminden sonra yine komedi tarzına döndüm ve Horrible Bosses'ı izledim. Bizdeki adı ile Patrondan Kurtulma Sanatı. Şans eseri filmi izledim ve burada da karşıma Jennifer Aniston ile Jason Sudeikis çıktı. :D Filmi ilk başta pek anlamadım. 3 kafadar patronlarından şikayet edip durmakta ve patronlarından kurtulmak için kiralık bir katil tutmak isterler. Fakat bu kiralık katil bunlara ne yapmalarını anlatır sadece ve bu üç şapşal öyle karmaşık ve eğlenceli bir plana atılırlar ki izlerken acaip eğlendim. :D Olayların oluş biçimi bile çok güzeldi. Bu film sayesinde Jamie Foxx'u tanıdım. Jason Bateman'ı daha da sever oldum. Kadrosu on numara yani. :D Komedi severler için ayrı bir öneririm.
White House Down'ı izler izlemez zaten blog'da detaylı bir yorum yazısı hazırladım çünkü cidden filme hayran kaldım. Gerek oyuncuları gerekse kurguları falan... Hatta hızımı alamadım. Aksiyon sever bir arkadaşım var. Onu aradım ve "kesinlikle bu filmi beraber izlemeliyiz" dedim. Onunla da tekrar izledim. Tek diyebileceğim bu haftasonu kesinkes izleyin ! Detaylar için ; White House Down
Ve şimdi geldik, bu tatilde izlediğim en mükemmel film serilerini anlatmaya. Her tatilimde bir film serisi izlemeye çalışıyorum ama bu sefer kendimi aştım ve Görevimiz Tehlike ile Karayip Korsanları serilerini peşpeşe izledim. Pişman mıyım ? Deli miyim ben pişman olayım. :D Keşke daha fazla zamanım olsaydı da diğer film serilerine de gömülseydim.
Karayip Korsanları'nı inadımdan geç izlediğim için kafamı duvarlara sürtmek, kendimi camdan aşağı atmak ve gözlerimi oymak istiyorum. Hangi akılla ben bu filmi izlememişim, bilmiyorum ! Bir de seriyi izlerken aklıma habire ; 2010'da TTS- Eclipse'ı sinema salonunda izlerken yan salondan Karayip Korsanları Gizemli Denizlerde'yi izleyenlerin seslerini duyuyordum. Habire bir gürültü, kahkaha falan. Eclipse'ı doğru düzgün bile izleyememiştim. O anlar aklıma geldi de... Nasıl pişman oldum anlatamam. Neyse, filmden söz edeyim. Son pişmanlık fayda etmez. :D
Sonunda Kaptan Jack Sparrow ile tanıştım. Bu kadar sempatik, eğlenceli, umursamaz ve sarhoş tipli birini daha tanımak çok iyi geldi. :D Filmin neden bu kadar çok tuttuğunu anladım. Böyle sağlam bir karakter ile değil dört film milyon film çekilir. Johnny Depp yine oyunculuğunu konuşturmuş. Adamı zaten çok seviyorum. Gerek kişiliği gerekse oyunculuğu... Ama Kaptan Jack Sparrow sayesinde aşık oldum. Filmdeki konuşmaları, aksanı, hareketleri... Her şeyi etkileyiciydi.
Orlando Bloom'u daha da sever oldum. Onun karakteri de çok etkileyiciydi. Keira Knigtley'i ilk bu filmde gördüm. Oyunculuğu çok hoşuma gitti. Film serisinin kadrosu zaten çok sağlam. Son filmde Sam Claflin ile Amanda Seyfried'i görünce kalp krizi geçirecektim. :D Sam'e bayılıyorum çünkü. Amanda da favorilerimden. Bu yüzden bu film serisine tutuldum. Favorilerimden oldu kesinlikle. Aslında bir bakıma iyi ki geç izlemişim dedim. Çünkü filmlerin arasında uzun bir zaman var. Özellikle Ölü Adamın Sandığı 'nı-ikinci film- izledikten sonra diğer filmi nasıl izledim hatırlamıyorum. Çünkü çok heyecanlı bir yerde bitti. Ki zaten ikinci film favorim. :D Son filmde merak edici bir şekilde bitti. Artık 2016'da sinema salonunda kamp kururum.
Müthiş kadro, eğlenceli karakterler, komik sahneler, heyecanlı bölümler ve Kaptan Jack Sparrow, Karayip Korsanları'nı başka türlü nasıl anlatırım bilmiyorum. Artık her fırsatta filmlerini izlerim. :D
Minik Not : Sparrow'un çığlığını mutlaka duymalısınız. :D Filmde, her çığlığında kahkaha krizine giriyordum. Bu kadar komik biri olamaz ! Adamın ses tonu bile bazen komik geliyor. Aksanına kalp kalp kalp.
Görevimiz Tehlike filmlerine gelirsek... Adeta benim için yapılmış filmler sanki. :D Aksiyon'u ayrı bi seviyorum filmlerde. Durmadan aksiyon sahneleri olsun, hiç sıkılmadan izlerim. Bu film serisini de o yüzden izledim. Ki zaten uzun zamandır bildiğim bir seri. Sinema salonlarında kocaman afişlerini görüyordum ama izleme fırsatım olmadı hiç. Geçen TV'de Görevimiz Tehlike 4'ü veriyorlardı. Bir göz atayım dedim. Elimde kumanda, gözlerim hipnoz olmuş, ekranın karşısında heykel gibi kalmışım. O kadar heyecan verici bir sahne vardı ki... Sonra durdum ve dedim ki "TV'yi kapat. Seriyi baştan izle. Böyle olmayacak !" Ve dediğimi yaptım. İlk film açıkçası pek hoşuma gitmedi. Ki bu normal. 1996 yapımı, ne bekleyebilirim ki ? Yine de Ethan Hunt'ın peşini bırakmadım ve peşpeşe filmleri izledim.
İlk filmden sonra diğerlerinde zaten aksiyon tavan yaptı. İkinci film çok iyiydi, cidden. Ama benim favorim üçüncü film. Film bitiminde detaylı bir araştırma yaptım ve karşıma yapımcı ve yönetmen koltuğunda J.J. Abrams çıktı. Bu adama kesinlikle bayılıyorum. Lost, Fringe ve Once Upon A Time dizilerinde beni kendine hayran bıraktı. Bu adamın her projesini gözüm kapalı izlerim. Tom Cruise ile mükemmel bir iş çıkarmışlar. O kadar güzeldi ki... Romantik bir şey falan görmek istemiyordum ama bu filmde romantik ve aksiyon çok uyumluydu. Bitmesin istedim. Tom Cruise neden babam yaşında diye bile söylendim. :D Ethan Hunt karakterine çok uymuş. Ve bu filmde geçen günlerde vefat eden Philip Seymour Hoffman ile City of Bones'dan tanıdığım Jonathan Ryhs Meyers vardı. Kadrosu harikaydı.
Son filmde ise karşıma sürpriz bir isim çıktı. İzlerken bir an kalbim durdu zaten. Yok canım, o olamaz falan derken Josh Holloway olduğunu kabul ettim. J.J. Abrams yine yapımcı olur da eski oyuncularını geride bırakır mı hiç ? İkili Lost'tan sonra bir araya gelmiş yine. Tabii filmde umduğum kadar yer almadı ama olsun. Jeremy Renner'ı doyasıya izledim. Bu adamı bu sene çok sever oldum. :D O yüzden son filmi de çok sevdim. Artık bir diğer filmi 2015'te sabır küpü olup, beklerim.
Benim tatilim böyle geçti işte. Cidden kurguları, oyuncuları ve efektleri müthiş olan filmler izledim. Hayatıma renk, aksiyon ve yenilik kattılar. Frozen'dan Anna ve Olaf sayesinde baya eğlendim, Millers ailesi ile kahkahalar attım, Smith'lerle aksiyona doydum, üç kafadar ile patronlara karşı yapılan planlarda yer alarak yeni şeyler öğrendim, John Cale ile dövüş teknikleri öğrendim, Kaptan Jack Sparrow ile hayatın tadını çıkardım ve Ethan Hunt sayesinde birkaç pratik şey öğrendim.
Artık gelecek tatilimde -sanırım yaz tatili oluyor o- diğer film serilerini izlerim. Öneri de istiyorum. Az biraz film zevkimi anlamışsınızdır. :D Umarım iyi bir tatil geçirmişsinizdir ve bu yazım ile film konusunda yardım edebilmişimdir. Şimdiden iyi seyirler, iyi eğlenceler !
Sevgiler, öpücükler : Jane
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder