Merhabalar !
Bu haftasonum resmen dolu dolu bir şekilde Yelena Zaltana ile geçti. Uyudum, kalktım, yemek yedim ve kitap okudum. Döngü aynen bu şekildeydi. Bir daha bu fırsat ne zaman elime geçer, bilemiyorum.
Usta serisine geçen ekim ayında başlamıştım. Zehir Ustası beni benden almıştı. Çünkü tam sevdiğim türde bir kitaptı. Tarihi, aşk ve entrika dolu bir kurgusu vardı. Aynı zamanda fantastik de! Hal böyle olunca seriye baya bağlandım ve artık devam etmeliyim dedim. Zehir Ustası'nı ilk okuduğum gibi hatırlamıyorum elbette ama Valek, Yelena, Ari ve Janco karakterlerini unutmak imkansız. İlk kitabın sonunda bu karakterlerin yolları ayrılıyordu. Çünkü Yelena'nın bambaşka bir meselesi vardı. Büyü yeteneğini keşfetmek ve ailesine ulaşmak. Akıl hocası Irys ile Zaltana çiftliğine giderek yıllardır görmediği annesini, babasını ve dengesiz ağabeyi Leif'le tanışır. Leif cidden dengesiz ve bir o kadar itici bir karakter. Şahsen kitap boyunca ona sinir olarak okudum. Ve her Yelena'yla yalnız kaldıklarında tedirgin oldum. Adamın ne yapacağı belli olmuyordu ki zaten başına süper bir bela açtı. Yeni, dost mu düşman mı belli olmayan Cahil'e merhaba deyin! (Adı cidden Cahil...) Bu karakteri de çözmek çok zor. Bir öyle bir böyle. Ben bile ne tepki vereceğimi şaşırdım. Yelena n'apsın!
Bu kitapta baya yeni karakterler ortaya çıktı.Çoğunu sevdim. Yelena'nın annesi özellikle komedi. Kadın canı sıkıldıkça ağaç tepelerine çıkıp, saklanıyor. Babası süper yaratıcı biri. Hoş, bulduğu bir karışım yüzünden ortalık karışmıyor değil. Kitabın kurgusu böyle başlıyor aslında. Yelena'nın büyü yeteneği sayesinde Irys, bu olayı çözmesi için ondan baya yardım alıyor ama Yelena henüz yeteneğini nasıl kullanacağını bilemediği için kızımız yine oradan oraya savruluyor. Kaçırılıyor. Dayak yiyor. Atağa geçiyor. Ve bir ata sahip oluyor. Evet yanlış duymadınız. Yelena tam bir kahraman olma yolunda. Atı Kiki'yi çok seveceksiniz. Sizden benden zeki yahu. :D
Konuyu Valek'e getireyim. Bu kitaba başlamamın sebebi Valek'ti açıkçası. Acaba Barrons mu okusam dedim. Sonra yok ya Valek'i bayadır okumuyordum dedim ve başladım. Ama beyimiz 285.sayfada geliyor. (Merak edenlere bildiriyim.) Geliyor ama beni hayal kırıklığına uğrattı. Nerede o ilk kitaptaki Valek? Ya da kitapta az yer aldığı için ben pek şeey edemedim. Böyle geliyor, Yelena'yı ya zor anlardan kurtarıyor ya da kızı yiyip, bitiriyor. Ay bir de papağan gibi 'aşkım' demeye başladı. Ki o kelimeden nefret ederim. Valek söyleyince sanki karşımda da bana söylemiş gibi yağlarım eridi. Ama yine de bu kitapta pek tatmin olamadım. Dediğim gibi az yer almasından kaynaklı olabilir. Kitabın spot ışıkları hep Yelena üzerindeydi ve üçüncü kitapta da öyle olacağı kesin. Çünkü kitabın sonunda olaylar hem tatlı bir olaya bağlandı hem de süper karıştı. Final kitabı aksiyon dolu olmazsa ben de neyim!
Ve tek diyebileceğim kesinlikle okuyun bu seriyi. Hiç sıkıcı bir sahnesi, anı yok. Karakterler yerinde durmuyor. Her yeni gelen karakter ya sizi şaşırtıyor ya da nefis bir şekilde etkiliyor. Bayılıyorum bu seriye! Ateş Ustası'na kadar şimdilik yorum burada bitiyor. Valek'i bol bol görme dileği ile...
Kocaman sevgiler, öpücükler: Jane
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder