Merhabalar
2017'nin sonlarına doğru birbirinden çok zıt kitaplar okuyarak kendimi bile şaşırtmaya başlamıştım. Bu yeni alışkanlığım 2018'de de son hızla devam ediyor. Biraz da şuan çalıştığım işimden kaynaklı sanırım. Bazen okumam gereken kitaplar oluyor ve bu yüzden evde Burhan Sönmez'in İstanbul İstanbul'unu okurken işe gidip gelirken metroda Patrick Ness'in Canavarın Çağrısı'nı okumuş olabilirim. Merak etmeyin, beynim yanmadı. La Casa De Papel gibi bir İspanyol dizisine de başlamış olsam da... Anlayacağınız beynimi sürekli meşgul ediyorum ve bundan gayet memnunum. 😃
Ama tabii meselemiz bu değil. Canavarın Çağrısı'na geri dönelim. Evet, şimdi de Çocuk Klasikleri'ne sardım. Ki bu klasiklerin yeri bende her zaman ayrıdır. Nedense yaşım ilerledikçe, çocukluğumda okuduğum ya da okumadığım kitaplara geri dönmeyi seviyorum. Daha bir bilinçli okuyorum.
Patrick Ness'i ilk kez Canavarın Çağrısı kitabıyla tanımış oldum. Ki yayımlanan başka ünlü kitapları da var. Ama iyi ki açılışı bu kitapla yapmışım dedim. O kadar akıcı, dokunaklı ve anlamlı bir kitaptı ki... Kitabı okurken birkaç kere metroda ineceğim durağı kaçırıyordum. Kitap resmen beni etkisi altına aldı ve cidden bitsin istemedim. Sonunun öyle de bitmesini istemezdim. Paramparça etti beni. İnanılmaz etkilendim.
Konusundan bahsedeyim. 13 yaşındaki Conor hayatının en zor döneminden geçen bir çocuk. Daha hayatın gerçekleriyle yüzleşemeden annesinin hastalığıyla baş etmek zorunda kalıyor. Her geçen gün gözlerinin önünde annesinin eridiğini gören Conor, buna engel olamadıkça farkında olmadan bir Canavar'ı çağırır. Buradaki Canavar'ı, kitabı okurken siz yorumlayacaksınız. Aslında yazar bir nevi okurlarını kurgusuna davet ediyor. Herkesin Canavar'ı farklıdır. Conor'ın Canavar'ı ise onu korkutmaya gelmemiştir. Gerçeğin ta kendisiyle yüzleşmesi için onu zorlamaya başlar.
Her gece yarısı 12.07'de Canavar ortaya çıkar. Conor başta bunun bir kabus olduğunu ve ondan korkmadığını dile getirse de Canavar, ona gerçekleri söyletmeden ortadan kaybolmaz.
En acı verici durum ise gerçeği fark ettiği an. Conor'ın yerinde kimse olmak istemezdi bence. Hayal edilmesi ya da empati kurulması zor bir durumla karşı karşıya ve o daha küçücük bir çocuk! İnanılmaz bir kitap.
Canavarın Çağrısı, çok etkilendiğim kitaplar arasında yerini aldı bile. Bu kitabı bir kez daha sakin kafayla okurum kesin. Size de şiddetle öneririm. Çocuk kitabı diyerek ön yargılı yaklaşmayın kesinlikle. Bu kitap, anlayana cidden duygulu bir şeyler katıyor.
Bir de kitaba yorum yapanların bazı yazılarını okudum. Kimileri bazı şeyler yarım kalmış gibi demiş. Ben bir yarımlık göremedim ama kafamda birkaç soru işareti oluşmadı değil. Mesela Canavar'ın her seferinde 12.07'de görülmesi? Sanki yazar biraz geleceğe yönelik bilgi vermiş gibi. Spoiler olacağı için tam detaya girmiyorum.
Kitabı kesinlikle öneriyorum. Filmi de varmış. Az önce fragmanını izledim ve kitaba baya bağlı kaldıklarını görünce izlerim bunu dedim. En kısa zamanda filmi de izleyeceğim.
Kocaman sevgiler, öpücükler: Jane
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder