Pages

30 Kasım 2015 Pazartesi

Kitap Yorumu: Aşk Tüm Zamanların İçinden Geçer 2 - Safir Mavi


Merhabaaa

Ya ama ben burayı delicesine özledim. Öyle böyle değil. Elim boş gelmemek için de gereksiz bir şey yayınlamak istemedim. O yüzden kitabımı okudum, aklımda şekillendirdim her şeyi ve geldim. Bendeniz, vizelerden sağlam çıkan, günde üç kere notlar açıklanmış mı diye üniversite sitesine hücum eden ve aynı zamanda sosyal olup, kitap okuyan Jane. Tekrardan aranızdayım efenim.

Hem de tanıdık bir seriyle. Aşk Tüm Zamanların İçinden Geçer'i fena sevdim. O yüzden araya başka kitaplar koymadan direk Safir Mavi'yi okudum. Hatta şu an siz bu yorumu okuyorken ben Zümrüt Yeşil'i yarılamış bile olabilirim. :D Çünkü dün akşam ikinci kitap biter bitmez üçüncü kitaba başladım. Sebebi basit; dehşet'ül vahşet bir şekilde bitti. (How I Met Your Mother - Barney dilinden bir kelime.) 

İlk kitap da neymiş diyeceksiniz. Safir Mavi uçurdu beni. Tamam, aksiyon yok. Ama kitap o kadar akıcı ki... Gerçekten sayfaların ne ara değiştiğini anlamıyorum. Diyaloglar, olayların gelişmeleri falan çok anlaşılır gidiyor. Tek sorun şu zaman polemiği idi benim için ama kitabın sonunda ve son kitapta her şey yerine oturdu. Yazar çok derinlemesine düşünmüş ve olaylara çok takılı kalırsanız, benim gibi bir süre duvara boş boş bakıyor olabilirsiniz. :D 

Gelelim Safir Mavi'de neler oluyor. İlk kitabın sonu nasıl bittiyse hemen oradan devam ediyor. Gwen ve Gideon, zamandaki yolculuklarında karşılaştıkları Paul ve Lucy'den sonra olaylar iyice karışıyor. Çünkü, biliyorsunuz Paul ve Lucy son kronografı ortadan kaldırmak ve onun altındaki sırrı açığa çıkarmak istiyorlar. Bunun için de Gwen'le Gideon'un kanı lazım. O olaylar karışık. Hiç değinmiyorum. Çünkü bir sürü karakter ismi ve farklı zamandaki olaylar var. Onlardan söz edersem hem spoiler olur hem de yorum uzar da uzar. Asıl konu şu; Gwen ve Gideon yine zaman yolculukları yapıyorlar. Geçmişteki bazı şeyleri ön plana alıyorlar ve Kont'un davetlerine katılmak zorundalar.

Bunların dışında yeni bir karakter geldi. Daha doğrusu hayalet bir iblis. Xemerius'u takdim ediyorum size; kendisi acayip komik, çenebaz, her yere girip çıkabilen ve sadece Gwen'in gördüğü hem sinir bozucu hem de sevimli bir hayalet. Resmen seriye bambaşka bir renk katmış. Onu okurken sırıtmadan edemiyorum. :D Hayalet Robert'tan bile daha çok sevdim. Gwen ilkten ondan kurtulmaya çalıştı ama sonra öyle bir dost oldular ki... Gwen'in ekstra gözleri oldu desem yeridir. Çünkü Gwen için etrafta ajanlık yapıyor, dedikoduları topluyor ve gözcülük yapıyor. Böyle bir ufaklık istemez miydiniz ?  Okurken bayılacaksınız. Benden söylemesi.

"Çok ilginç," dedim.
"Öyle mi dersin ? Eğer öyleyse bunun tek nedeni, olayları sana son derece eğlenceli bir tarzda özetlemiş olmamdır." -Xemerius

Gelelim Gideon ve Gwen ilişkisine. Alın, vurun beni. Çok sevimliler ama bazen de uyuzlar. Ama karakterlerin yaşlarına bakınca davranışları normal geliyor. Gwen tam 16 yaşındaki ergen bir kız gibi. O yüzden hareketleri gözüme çarpmıyor. Ama Gideon... O eriten yeşil gözlerine rağmen bazen beni sinir ediyor. Ama seviyorum keretayı. :D Çok çakal ve zeki. Ve başı büyük bir belada. Tatlı bela diyelim...

Bakalım atladığım bir şey var mı... Yok valla. Bu seriyi okumadan size ne kadar 'şeker' tadında bir kurgu olduğunu anlatmam imkansız. Sizi zorlamayan, tam tersine eğlendiren ve özgün konulu bir seri. Çevirisine mest oldum. Süper akıcı. Eh, ne diyeyim. Okumaya devam.

Bu hafta içi sağ salim çıkarsam hem serinin son kitap yorumu hem de farklı bir kitap yorumu gelebilir. Hazır kışla beraber soğuklar da geldi. Kahvemle, kitaplarımla günleri öldüreyim diyorum. Ne dersiniz ?

Kocaman sevgiler, öpücükler: Jane

9 Kasım 2015 Pazartesi

Kitap Yorumu: Aşk Tüm Zamanların İçinden Geçer 1 - Yakut Kırmızı


Merhabalar...

Bu aralar buralarda pek aktif değilim ama her şeyi gözetliyorum, merak etmeyin. Mesela, ders aralarında Instagram'a girip kimler fuara gitmiş, kimler fuardan hangi kitapları almış, hangi kitaplar ön planda, hangi kitaplar yeni çıktı, yayınevlerindeki indirimler neler ve daha bir sürü dedikodudan haberdarım. Bedenim Safranbolu'nda olabilir ama ruhum İstanbul Kitap Fuar'ında!

Bakmayın böyle enerjik olduğuma. İçim kan ağlıyor. Görünmez olmak istiyorum bu aralar. Neden mi ? Miss gibi bir seriye başladım ama devam edemeden araya vizeler giriyor. Aşk Tüm Zamanların İçinden Geçer'den bahsediyorum. Bu seriyi o kadar uzun zamandır merak ediyordum ki... Öyle böyle değil. Geçenlerde seriyi set halinde aldığımda kendime inanamadım. Kutuyu elime alıp, "sen benim misin ya, ne kadar şeker bir serisin sen, okumaya kıyamam ben seni" diye aşk yaşıyordum. Cidden aşık oldum. Kapak ve sayfa tasarımlarına, kurgusuna, karakterlerine... Sabırsızlıkla beklediğime değmiş valla.

Bu yoğunluktaki son kaçamağım Yakut Kırmızı oldu. Yorumlamaya bile kıyamadım. (Elbette üşendi.) Şaka bir yana cidden beklentilerimi karşıladı ama elbette gözümden kaçmayan birkaç şey vardı. Hemen dedikodunun dibine vuruyorum.


Serinin isminden de anlaşılacağı gibi olaylar farklı zaman dilimlerinde gelişiyor. Zaman yolculuğu yapabilen gençlerimiz var. Bunlardan biri on altı yaşındaki Gwendolyn. Londra'da ailesiyle beraber yaşıyor. Hatta gıcık bir ailesi var. Gıcık diyorum çünkü gerçekten okurken sinir ettiler. Niye mi ? Bu ailede on iki zaman yolcusundan biri olma adayı olan biri var. Gwen'in kuzeni Charletto olduklarını sanıyorlar ama elbette tahmin ettiğiniz gibi Gwendolyn'dur. Baya olaylar oluyor. Bunun sonucunda ailesine baya gıcık olacaksınız. Neyse, efenim. Çok detaylara girmeyeceğim ama kurgu biraz kafanızı karıştırabilir. En özet halinde şöyle diyeyim; Gwendolyn ve bir diğer zaman yolcusu Gideon (yeşil gözler, omuzlara gelen saçlar ve göz devirici hareketler kalp ben) bir görev nedeniyle geçmişe gidiyorlar. Ama önlerine her defasına bir engel çıkıyor. Ve zamanda yolculuk etmek de öyle kolay bir şey değil. Düşünsenize, buradan aniden kaybolup, 1950'lerin Londra'sının ortasına löp diye çıkıyorsunuz. İnsanların tepkilerini hayal edin. Ya da belki de bir yangının içinde belireceksiniz. Ya da tam savaşın ortasında... Böyle sorunlar olmasın diye de bir çözümleri var. Ama işte bu çözümden dolayı geçmişte bir karışıklık olmuş ve şimdi de o sorunu çözmeye çalışıyorlar. Kahramanlarımız Giden ve Gwendolyn. Aralarındaki uyum şahane. Valla bak. Zıtlaşmalar, göz devirmeler, ters cevaplar, açıklarını kollamalar... Bayıldım! :D

Konunun geneli böyle ama okumadan olmaz elbette. Her karakterden bahsetmedim ki şimdi aklıma geldi. Gwendolyn, etrafta kimsenin göremediği hayaletleri görebiliyor. Robert isminde bir hayalet var. Şimdiden favori karakterim oldu. Sırf onun için bile okuyun derim. :D Gerçekten Gwen'in hayaletlerle konuşması ayrı bir komedi oluyor.

Sonracığıma... Zaman konulu kurguyuları sevdiğim için serinin ilk kitabını sevdim. Bazen gereksiz diyaloglarla karşılaştım. Ama kitap süper akıcı. Cidden. Yazarın hayal dünyası ilginç ve sürükleyici. Hele Yakut Kırmızı öyle bir bitti ki ikinci kitap gözümün önünde adeta "gel beni oku" diyor ama ne yazık ki kendimi kaptıramam.

Son olarak, bu seriyi Alman bir yazar yazmış. İlk kitabın filmi de mevcut internette. Fragmanını izledim ve filmi de izlemeye karar verdim ama tüm seriyi okuduktan sonra izleyeceğim.
Şimdilik bu kadar. Sıradaki kitap ne olacak bilmiyorum. Bekleyelim bakalım.

Kocaman sevgiler, öpücükler: Jane